Kılıçdaroğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kılıçdaroğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Haziran 2023 Salı

Kassandra’nın Laneti (2023 Başkanlık Seçimleri’nde HDP’nin, Sosyalistlerin ve Demokratların İzlemesi Gereken Yol Üzerine Doğrulukları Bir Hezimetle Kanıtlanmış Yazılar)

Kitabı Sunuş

Bu derlemede 2023 Mayıs ayında yapılan başkanlık seçimleri öncesinde yazdığımız yazılar ve yaptığımız videolar yer almaktadır.

Bütün bu yazı ve videoların muhatabı özel olarak Kürt Siyasi Hareketi, daha genel olarak da sosyalistleri, demokratlar ve liberallerdir.

Yuvarlak hesap bir yıllık bir dönemi kapsadığı söylenebilir.

Bu video ve yazılarda açıklanan strateji ve taktikleri 2022 yaz başında, önce Clubhouse isimli sosyal medyada ortaya atıp tartışmayı ve bir ön yoklama yapmayı denedim.
Bu tartışma denemem gerek “bizim işimiz Türkiye’yi demokratikleştirmek değil, biz Kürtler kendi çıkarımızı öne alıp ayrı devletimizi kurmayı hedeflemeliyiz” diye düşünen ve bunu çeşitli biçimlerde ifade eden “Kürdistani”lerin adeta konuşturmamaya varan engellemesi ve sabotajı ile karşılaştı.

Buna paralel olarak, aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını isteyen CHP’li Türk ve Kürtlerin açık engellemesi hatta sabotajıyla karşılaştı.

Aslında birbirinden hiç hazzetmez görünün Türk ve Kürt ulusalcıları önerilerimiz karşısında birleşiyorlardı.

9 Mart 2023 Perşembe

6 Mart gelişmelerinin bir değerlendirmesi, Sosyalist ve Demokratların Yapması Gerekenler...

Bu videoda 6 Mart günü yaşanan ani değişmelerin değerlendirmesi, bu gelişmelerin tabanın ve halkın baskısıyla gerçekleştiği, iki başkan yardımcısının Akşener'in döneşene kolaylaştıracak makyaj olduğu, ama sinerjiyi de arttıracağı, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını güçlendireceği, HDP'nin oyun kuruculuğu yapamayınca oyun dışına düşmesi, Tavrının ne olması gerektiği; TİP, EMEP, Yeşiller Sol Gelecek'in yapması gerekenler ve Kürt Özgürlük Hareketinin yapması gerekenler ele alınıyor.

Kılıçdaroğlu, Akşener, Yavaş ve HDP Üzerine - Hangi verilerle Hangi Çıkarsamalar

Bu videoda biraz sohbet havasında son altı ayda neyi neden yaptığım ve yazdığımı daha ayrıntılı olarak arka plan bilgilerle anlatıyorum. Bu ilk bölümde, bu devlete karşı mücadelede nelere nasıl dikkat etmek gerektiği konusunu somut olay ve kişiler üzerinden ela alıp anlatıyorum.

3 Mart 2023 Cuma

Baştan Yitirilmiş bir Savaşı Çevirmek İçin Umutsuzca Savaşacağız

 Akıllılar, önce kazanır, sonra formalite icabı savaşır; akılsızlar ise savaşarak kazanmaya çalışır” diyor Sun Tsu.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile muhalefet, “önceden kazanılacağı” belli bir savaşa değil, “savaşarak kazanmaya” çalışacağı bir savaşa giriyor.

Şimdi ne yapacağız?

Kılıçdaroğlu’nun adaylığını başından beri yanlış ve riskli bulsak, sürekli uyarıcı yazılar yazsak da tarafsız kalamayız, çünkü tarafsızlık Erdoğan’ı desteklemek anlamına gelir. Erdoğan ve ortakları karşısında mecburen, “mike mike” Kılıçdaroğlu’nun kazanması için savaşacağız.

Ne var ki bu çabalarımız hiçbir şeyi değiştiremeyecektir.

1 Mart 2023 Çarşamba

Seçimler ve Adaylık Sorunu Üzerine Söyleşiler ve Yazılar (28 Eylül 2022 – 7 Şubat 2023)

Eylül sonundan başlayarak öncelikle videolar ve podcastlar biçiminde, sonra giderek daha sıklıkla ve yazılarla ceçimlerde muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olması, konuya nasıl yaklaşılması gerektiği gibi konuları, özellikle HDP’yi muhatap ve bir özne olarak görerek, öneriler yaptık. Yazmaya devam edecektik, serinin tam olması, birbirini tamamlayan yazıların adeta bir kitap oluşturması için yazacağımız birkaç konu daha vardı.

Ancak 7 Şubat Depremi ile yazmayı durdurduk. Şimdi tekrar aynı konu gündeme gelmiş bulunuyor. Bütün sol kamuoyu Kılıçdaroğlu’un ardaylığında anlaşmış, “oldu da bitti maşallah” havasında konuyu bir oldubittiye getirmeye çalışıyorlar ve bizim gibi konuyu soğukkanlıca ele alıp, her yönüyle incelemeye çalışanlara karşı, şahsa yönelik, çoğu kez hakarete de varan bir saldırı kampanyası yürütüyorlar.

4 Şubat 2023 Cumartesi

“Millet İttifakı” Yenilgiye, HDP Hezimete Gidiyor - “Millet İttifakı” Yenilgiden, HDP Hezimetten Nasıl Kurtulabilir?

Başlığın zorladığı şu soruyla başlayalım.

Peki neden Millet İttifakı yenilgiye gidiyor da HDP hezimete?

Muhalefetin yenilgisi, Millet İttifakının da HDP’nin de yenilgisi olacak, aynı sonuç Millet İttifakı’nda yenilgi sonucuna yol açarken neden HDP’de hezimet sonucuna yol açsın ki? Bunda bir mantıksızlık yok mu?

Yok.

Aynı olgunun farklı özneler için farklı sonuçlar vermesinin iki nedeni var.

25 Ocak 2023 Çarşamba

Pervin Buldan ve Mithat Sancar’a Açık Mektup – Akşener’in Tuzağına Düşmeyin, Onu Kendi Tuzağına Düşürün

Sayın Buldan ve Sancar,

Bu mektubu “açık mektup” olarak yazmamın sebebi aynı zamanda üzerinizde bir kamuoyu baskısı da oluşturmaya, sizi köşeye sıkıştırmaya ve izlediğiniz çizgiyi değiştirmeye zorlamaktır.

Durum çok kritik ve siz, kendinizin ve temsilcisi bulunduğunuz hareketin de yenilgisine yol açabilecek ölümcül hatalar yapıyorsunuz ve böyle giderse daha ölümcüllerini yapacaksınız.

22 Ocak 2023 Pazar

Yöntem ve Kişi Sorunları Üzerine - Akşener’in Oyununu Engellemek ve Kılıçdaroğlu’nun İhtiraslarını Gemlemek Bakımından Yavaş’ın Adaylığı (4)

Akıllılar, önce kazanır, sonra formalite icabı savaşır; akılsızlar ise savaşarak kazanmaya çalışır” diyor ünlü komutan SUN TZU.

Erdoğan, padişahlığı ve hilafeti önce garantiledi, şimdi formalite seçimi yapıyor, muhalefet ise seçimi kazanmaya çalışıyor.

 Savaşın Önceden Kazanılması ve Şimdiden Yenilmiş Bir Muhalefet

İki gün kadar önce, muhalefetin adım adım yaklaştığı yenilgiyi çarpıcı bir şekilde ifade edebilecek, belki insanları sarsabilecek, düşündürebilecek, çarpıcı bir örnek, bir söz ne olabilir diye düşünür ve yine “büyük usta Sun Tzu’dan yine bir veciz formül mü aramalı?” diye aklımdan geçirirken, aşağı yukarı 45 yıl önce Niğde’de aynı hapishanede yattığımız, sonra da gerillalık ve gerillada komutanlık da yapmış bir eski bir hapishane arkadaşı tanıdığın, yukarıya epigraf olarak koyduğum twiti önüme düştü.

18 Ocak 2023 Çarşamba

Akşener ve Yavaş’ın Adaylığı (2)

Akşener’in (İyi Parti’nin) amacını ve özelliklerini doğru tanımlamak Erdoğan’ı yenebilmek için doğru taktikler ve mücadele biçimleri belirlemenin olmazsa olmaz koşuludur.

Çünkü Akşener, sol bilinen medyanın ve orada bol bol konuşan liberal aydınların göstermek istedikleri veya görmek istediklerinin aksine “ülkücüleri” merkeze çekmek değil, ülkücülere merkezi yedeklemek istemektedir.

Amaçları MHP veya Bahçeli ile aynıdır. Sadece MHP’nin çizgisine, “Devlet Ciddiyetine” yakışan, daha akıllıca bir politika önermektedir.

15 Ocak 2023 Pazar

Adalet Yürüyüşü ve Başkanlık Seçimi - Birincisinde Komedi, İkincisinde Trajedi

Marks, “Louis Bonaparte’ın 18. Brumaire’i”nde artık dillere pelesenk olmuş şu sözleri yazar:

Hegel, bir yerde, şöyle bir gözlemde bulunur: bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. Hegel eklemeyi unutmuş: ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak.

Yaklaşan seçimlerden sonra bunu belki şöyle yerlileştirmek gerekecektir:
Türkiye gibi şark ülkelerinde komedi ve trajedinin öncelik sırası değişir, birincisinde komedi, ikincisinde trajedi olarak”.

Neden böyle bir “yerli ve milli” versiyon gerekecek gibi görünüyor? Bu Sunuş’ta biraz bunu açıklayalım. Zaten bu derlemeyi aceleyle yapmamızın nedeni de bu.

9 Ocak 2023 Pazartesi

HDP’ye (ve Selahattin Demirtaş’a ve Emek ve Özgürlük İttifakı’na) Acil ve Açık Bir Mektup

Seçimlerin Hukuki-Biçimsel ve Stratejik-Politik Karakterinin Farkı
Yaklaşan seim hukuken ve usulen Parlamento ve Başkanlık seçimleri olsa da politik ve stratejik olarak, gerçek anlamıyla Başkanlık Seçimi’dir.

(Başkanlık rejimini değiştirme arzuları seçimlerin bu karakterini değiştirmeyeceği gibi, onu ayrıca ele alınması gereken, örneğin seçilecek başkanın kendi yetkilerini kendi yetkilerine karşı kullanması gerektiği gibi, bir sürü paradoksla karşı karşıya bırakır ve aslında çok zor ve karmaşık sorunları gündeme getirir.)

Neden böyledir?

13 Kasım 2022 Pazar

Sadece Geriye Kaçılmaz, İleriye de Kaçılır, Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa İleriye Kaçıyor

 


Politikada sadece geriye kaçılmaz, ileriye de kaçılır. Kılıçdaroğlu ileriye kaçıyor. Günün Acil sorunu Erdoğan'ın nasıl yenileceğidir. Bu soruna bir cevap vermeden, sanki yenilmiş gibi "zafer" sonrasını gündeme almak, ileriye kaçmaktır.

Kimse programları okumaz, o programların somut ifadesi olan sembollere, bayraklara, kişilere göre tavır alır geniş kitleler. Hele o programlar komisyonlarda, bin bir denge gözetilerek hazırlanmışsa her şeyi ve hiç bir şeyi söylemekten öteye gidemezler.
Altılı Masa, sadece seçim sonrası için programı öne alarak ileriye kaçmıyor, bizzat kendisinin belirlediği bu görevi de yapmıyor ve bundan da kaçıyor. Seçim sonrası için yapılacakları, Parti liderleri bir araya gelir birkaç saat içinde belirleyebilirler.
Komisyonlar Program ve strateji belirlemez, belirlenmiş ve üzerinde anlaşılmış program ve stratejilerin ayrıntıları ve ifadeleriyle uğraşabilirler. Komisyonlara program görevini vermek, aslında görevden kaçmaktan başka anlama gelmez.
Napolyon, hallolmasını istemediği işleri komisyonlara havale ederdi. Bu her zaman da böyle olmuştur. O halde Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa, programı komisyona havale ederek, aslında kendi belirlediği görevi yapmaktan da kaçmaktadır.
Günün acil sorunu Erdoğan'ın nasıl yenileceğidir. Bu da Erdoğan'ı yenecek, kitlelerin önüme çıkabilecek adayın kim olacağı sorusunu getirir. Muhalefetin böylesine derin fay hatlarıyla bölündüğü bir ortamda en geniş kesimlerin desteğini alabilecek aday kim sorusu önem kazanır.
En geniş kesimlerin desteğini alacak aday kim olmalı sorusu ise bunun en sağlıklı nasıl belirlenebileceği sorusunu gündeme getirir. Anket şirketlerinin ve çoğunluk esasına dayanan seçimlerin mantığı ve paradigması geniş kitlelerin en kabul ettiği kişiyi bulmayı sağlamaz.
En geniş kabul güreni bulmanın yolu en az reddedileni bulmaktan geçer. En az reddedileni bulmak ise, herkesin tüm adaylar hakkında ne kadar reddettiğine ilişkin bir puan vermesi ile bulunabilir. En az ret (direnç) puanı alan en kabul edilebilirdir.
Biz en az reddedileni bularak başkanı veya başkan adayını veya başka bir kararı almaya OYDAŞMA diyoruz. Bu yöntemin tanınması ve kavranması için bir deneme anketi hazırladık. Aşağıda linki bulunan ankete katılın. Sadece katılmakla kalmayın size en uzak görüştekilerle de paylaşın.
Aşağıdaki linke tıklayarak ankete katılabilir ve başkalarına maille yollayabilir, sosyal medyada paylaşabilir, başka haberleşme mecralarında paylaşabilirsiniz. Böylece örneğin muhalefetin adayının en doğru biçimde nasıl tespit edilebileceği hakkında bir fikir edinebilirsiniz.
(Lütfen katılınız ve başkalarıyla paylaşınız.)
Toplumda En Geniş Kesimin Desteğini Alacak Bir Cumhurbaşkanı İçin Deneme, Öğrenme ve Fikir Edinme Oylaması https://forms.gle/qmfhU4f8PT8GCT9H7

25 Kasım 2021 Perşembe

Helalleşme Yetmez (Ama Tam Aksi Anlamda): İktidara Barışçıl bir İktidar Değişimine Razı Geldikleri Takdirde Hukuki Yollara Başvurulmayacağına Dair Bir Teklif de Yapılmalıdır

 


Helalleşme üzerine yazılmamış bir şey yok.

Ama neredeyse hepsi demokratikleşme yolunda iyi gelişmelerin bir başlangıcı, daha ileriye gitmek için bir adım, Türkiye’nin bu kutuplaşmadan çıkması için gerekli bir adım vs. olarak görüyorlar ve öyle destekliyorlar.

Biz ise başka bir gerekçeyle geriye doğru atılması gereken ikinci bir adımın ilk adımı olması gerektiğini düşünüyor ve bu anlamda olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz

Ne demek istiyoruz?

Hellaleşme iktidarı köşeye sıkıştırması, hareket alanını daraltması, tecrit etmesi nedeniyle olumludur. Sonuçları konusunda hiç hayale kapılmamak gerekir. Bu politika “demokratikleşme” veya “hukukun geri gelmesi” veya “parlamenter sisteme geçilmesi” vs. ile sonuçlanacağı için değil, (böyle olmayacaktır. Bunu sağlayacak program, güçler vs. yok) çok daha kötüye doğru bir gidişi engelleme yönünde bir hamle olduğu için olumlu bulunabilir.

24 Kasım 2021 Çarşamba

Helal Olsun!


Kılıçdaroğlu sözlerini, Pers/İran uygarlığının binlerce yıllık birikimini damıtmış Mevlana’nın dizeleriyle bitirmiş “Dünle birlikte gitti cancağzım ne varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Biz söze onun sözlerini bitirdiği yerdern başlayalım.

Şimdilerde, yani modern veya modern ötesi (postmodern) zamanlarda, sözü tam hatırlayamıyorum ama, anlamca, Mevlana’ya ya nazire edercesine “dünün güncel gazetesi bugünün çöp paketidir” diye bir söz var.

Yeni sözlerin bile bir günde veya Twitter’da birkaç saat, hatta dakikada, çöp olduğu bir dünyada, yeninin dolayısıyla herşeyin “ışık hızıyla” eskimesinin, bu giderek hızlanan ve Borges’in yaşayamadığı için ömrünün sonunda pişmanlığını anlattığı şiirler yazdığı An’ı bile yaşamayı olanaksız kılan bu diktatörlüğünde, “yeni şeyler söyleme”nin kendisi bile

30 Kasım 2017 Perşembe

#İSTİFA’nın Zamanıdır

Erdoğan’ın başkanlık seçimiyle veya uluslararası sıkışmışlığı sonucunda devlet için taşınamaz bir yük oluşuyla vs. bulunduğu mevkii terk edeceğini düşünmek, sahte hayaller yaymaktır.
Çünkü Erdoğan için geri dönüş yoktur. En küçük bir geri adım, bir zaaf belirtisinin sonu olacağını herkesten iyi bilmektedir.
Bulunduğu yerde kalmak için HERŞEYİ yapmaya hazırdır.
Bugüne kadar yaptıkları bunu gösterir.
Erdoğan bir tek şekilde iktidardan uzaklaştırılabilir: Milyonların katıldığı sivil bir yurttaşlar hareketiyle.
Şu an Erdoğan’ın #İSTİFA’sını talep eden; bayrağı ve parolası bir tek #İSTİFA sözcüğünden oluşan bir sivil direniş hareketinin oluşması için şartlar olağanüstü uygundur.
Ayrıca Erdoğan Kılıçdaroğlu’nun iddialarını ispat etmesi durumunda, #İSTİFA edeceğini söyleyerek bu silahı bizlere kendi eliyle vermiş bulunmaktadır.

10 Temmuz 2017 Pazartesi

Adalet Yürüyüşü ve Mitingi’nin Ardından

Basına ve bizim sosyalistlerin abartılı rakamlarına güvenmediğim için, kötümser yorumlarıyla bilinen ve mitinge katılacağını bildiğim bir arkadaşa katılım nasıldı diye sordum.

Onun verdiği cevap özetle şöyleydi. “Biz alana girmeyi bile başaramadık. Benim hayatımda gördüğüm en büyük mitingdi, bir buçuk milyon kadar vardı. Ben bu kadar bir de Paris’te milyonluk bir miting görmüştüm” dedi.

Murat yetkin, bugün “polis kaynaklarına göre 1 milyon 750 bin” dediğine göre iki milyona yakın insandan söz edilebilir.

Sanırım bu Türkiye’nin tarihindeki en büyük miting ve kitle mobilizasyonudur.

19 Haziran 2017 Pazartesi

Sahada Olmak ve HDP’nin Yanlışı

Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüş karşısındaki tartışmalara bakınca, yeni kuşakların, bizler için birer aksiyom olan kimi alfabetik önermeleri bile bilmediği görülüyor.

Bu nedenle, klasik sosyalist geleneğin “her zaman taze” (evergreen) kimi kabullerini hatırlatmak yerinde olacaktır.

Halk özellikle eski uygarlık beşiklerinde, yani Türkiye gibi Şark despotluklarında örgütsüzdür.

20 Nisan 2017 Perşembe

CHP’nin Cevabı: “Ben Mecliste Kalıyorum, #HAYIR Diyenler Sokaktan Çekilsin”

CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun yaptığı sadece tutarsızlık değildir.
Zaten kimsenin bir parça bile tutarlılık beklediği yoktu.
Ama yaptığı, bizzat sokağa, direnmeye çağırdığı insanları sırtından hançerlemektir; vatandaşlık hakkını kullanmak üzere direnmeye çağırdıklarına ihanettir.
Neden ve nasıl?
CHP önce şunu diyor:
“"Yasa, 'Mühürsüz oy pusulası geçersizdir' diyor. Takdir hakkını hâkime bile bırakmıyor. Hukuk buna ‘Emredici hüküm’ diyor. Anayasa Mahkemesi’nin de aynı doğrultuda kararı var.”
Yani hak ve hukuku koruması gereken organlar bizzat hak ve hukuku çiğnemiştir.
Halkın dediği gibi “işi yapan kadı, kadıyı kime şikâyet edeceksin”. “Balık baştan kokmuş”.
Et kokarsa tuz basılır. Ya tuz kokarsa”.

20 Şubat 2017 Pazartesi

Çok Önemli - Kılıçdaroğlu, Erdoğan ve Bahçeli’nin Gizli Buluşması

MardinNusaybinKuruköy - Xerabê Bava
Kuruköy, Kuruköy, Kuruköy, Kuruköy, Kuruköy (Xerabê Bava)
*
Böyle bir buluşma oldu mu, var mı, yok mu bilmem.
Zaten politika gizli sırları açığa çıkararak yapılmaz.
Gören göz için her şey apaçıktır.
Yukarıda isimleri sıralanan zevatın, bu memleketin Kürt yurttaşlarının yaşama hakkına, en temel haklarına yapılan saldırılar karşısında bir ölüm suskunluğuyla ittifak ettiklerini görmek için buluşup buluşmadıklarının önemi yoktur.
Aynı suskunlukta buluşuyorlar zaten.
*
Bir cinayet işleniyor sesiniz kısılmış, kimseye bir şey duyuramıyorsunuz.
“Yüreklerin kulakları sağır,
Bağır bağır bağırıyorum”
demiş şair.
Ne mutlu ona ki, bağırabiliyormuş. Bağıramıyoruz bile. Sesimiz kısılmış, ağımız bağlanmış.

19 Eylül 2016 Pazartesi

Yapı ve Politika: Cemaatlerin “Sızma” Hakkını Savunmak

Açın bakın en demokrat bilinenlerin eleştirilerine ve önerilerine, hepsi Politika’nın eleştirisine takılıyorlar ve yapıyı gündeme almayan politika eleştirisinin, bu yapının sürmesi varsayımına dayanan egemen gündeme ayaklarıyla oy vererek, zımnen ve fiilen var olan Yapı’yı savunmak anlamına geldiğini unutuyorlar.
Bir demokrat, bir devrimci ya da bir sosyalist ise Yapı’yı eleştirir, onun alternatiflerini oluşturmaya ve egemen kılmaya çalışır; tartışmayı yapı üzerine çekmeye; gündeme yapıyı getirmeye çalışır.
Bu çabalar günlük politikanın bataklıklarında debelenenlerce ve bir ömür yitirenlerce hor ve etkisiz görülebilir; ütopyacılık olarak değerlendirilebilir.
Ama uzun vadede kalıcı etkiler yaratacak olan; örneğin Gezi gibi, “yıldızın parladığı anlar”da yol açıcı olabilecek olan, her zaman böyle çabaların tortusudur.
Gezi’nin en büyük zaafı böyle bir “tortu”dan, “miras”tan, “hazırlık”tan yoksunluğu idi. O nedenle şimdi izi ve tozu kalmadı.