Birkaç gün önce HDP kongresini yaptı. Yine aynı şekilde
gerçek kongrenin “bileşenler” ve Kürt siyasi hareketini oluşturan güç ve
eğilimlerin arasındaki görüşmelerle, (eski bir Dev-Genç başkanı bu işleyişe “Müşavereler
ile karar alınıyor” diyerek anti demokratik işleyişe demokratikmiş gibi bir
isim vermeyi de beceriyor) alınan kararların aslında sadece sembolik politik
mesajlar vermeye (coşkulu katılım, belli politik güçleri temsil eden misafirler
ve mesajları vs.) yönelik bir mizansen kongre idi bu.
HDP’ye eleştiri ve önerilerde bulunanların (aslında çok da
yok. Bilgen ve Şık’ın en cesur denebilecek çıkışları yaptığı söylenebilir) bile
somut olarak bir şey demediği ve itiraz etmediği bir durum bu.
Bu kabullenme elbette açıklanabilir ve bir dereceye kadar
anlaşılabilir. Bu durumu bir analoji daha iyi anlamayı sağlayabilir. Türkiye’deki
demokrasi mücadelesinin Kürt Özgürlük Hareketi karşısındaki durumu, yirminci
yüzyılda, dünyadaki demokratik, özgürlükçü, barışçı ve sosyalist hareketlerin
Sovyetler karşısındaki durumuna benzemektedir.