Diyalektik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Diyalektik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Şubat 2017 Cuma

23 ŞUBAT 1917 Rusya'da Şubat Devrimi Başlamıştı.

23 ŞUBAT 1917 Rusya'da Şubat Devrimi Başlamıştı.
Başlangıçta kadınlar vardı.
Giderek daha fazla insan yürüyen kadınlara katıldı. Giderek savaşa ve Çara karşı sloganlar yükselmeye başladı.
Ertesi gün 200.000 işçi genel greve gitti.
25 Şubatta Genel Grev.
İşçiler Özyönetim organları olan Sovyetleri, (Şuralar, Meclisler) kurmaya başladı.
Çar göstericilere ateş emri verdi. Onlarca kişi öldü.
Gösteriler artarak devam etti.
Tekrar ateş emrine ise askerler uymadı ve isyan edip halka katıldılar.
Kritik noktaları ele geçirdiler.
İşte o devrim böyle başladı.
İkili bir iktidar oluştu.
Bir yanda Sovyetler, Bir yanda eski parlamento (Duma).

16 Mart 2015 Pazartesi

“Birleşik” Haziran Hareketi’nin “Birleşik”i Ne Anlama Gelir?

Birileri “ahlak”tan söz etmeye başladığında bu söz edişin kendisinde “ahlaksız” olan bir durum vardır.
Neden?
Çünkü tarihin gösterdiği bir tek gerçek vardır: ahlaki nasihatler hiç bir zaman nedenleri ortadan kaldırmaz; aksine, bu nasihatler, nedenler ortadan kaldırılmadan sorunların hallolacağı gibi bir yanılsama yarattıkları için, sorunların devamına yol açarlar. Yani son duruşmada aldatıcıdırlar, gerçeğin özünü gizlerler. Gerçek ise devrimcidir: Onu gizlemek ise karşı devrimcidir dolayısıyla ezen sınıflara hizmet eder. Ezen sınıflara hizmet etmek ise ezilenler açısından en büyük ahlaksızlıktır.
Benzeri durum birçok alanda görülebilir: En bilineni ya da bilinmeyeni ama en yaygını da “birlik” veya “birlikçilik”tir.
Her kim ki birlik veya birlikçilik şampiyonluğu yapar, onlar aslında en büyük bölücülerdir. Onlar sadece neyle bölündüklerini gizlerler bu birlik şampiyonluklarıyla.
“Birleşik Haziran Hareketi” de kendini “Birleşik” olmakla tanımlıyor. Niye “bölünük” değil de “birleşik”?

5 Ocak 1993 Salı

Hayat Hızlı Gideni Cezalandıracaktır (5 Ocak 1993 - Özgür Gündem)

İnsanın hiç bir zaman bugünkü kadar çok zamanı olmadı ama hiç bir zaman da bugünkü kadar zaman sıkıntısı çekmedi. Geçen yüzyılda iş saatleri haftada 80 saati buluyordu; bugün birçok ülkede 48 saat yasalaşmış durumda, hatta birçok ileri ülkede 40 veya 35 saatlik iş haftaları giderek kural oluyor. Buna rağmen günümüzün insanının en büyük problemlerinden biri sürekli zaman kıtlığı çekmek; modern toplumda herkes zamanın çok süratli akıp gittiğinden şikayetçi.

Yeryüzündeki insan sayısından daha fazla üretilmiş tek sofistike tüketim aracı belki de saat. Modern şehirlerde hemen hiç bir büyük alan, istasyon, salon yoktur ki orada bir kocaman saat bulunmasın. Zamanı kontrol altına almak için yatırılmış bu muazzam emeğe rağmen insanın zamana köleliği giderek pekişiyor.