Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile muhalefet, “önceden
kazanılacağı” belli bir savaşa değil, “savaşarak kazanmaya” çalışacağı bir
savaşa giriyor.
Şimdi ne yapacağız?
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını başından beri yanlış ve riskli
bulsak, sürekli uyarıcı yazılar yazsak da tarafsız kalamayız, çünkü tarafsızlık
Erdoğan’ı desteklemek anlamına gelir. Erdoğan ve ortakları karşısında mecburen,
“mike mike” Kılıçdaroğlu’nun kazanması için savaşacağız.
Ne var ki bu çabalarımız hiçbir şeyi değiştiremeyecektir.
Nasıl şimdiye kadar stratejik yanlışı umutsuz çabalarla engellemeye
çalıştıysak ve engelleyemediysek, şimdi stratejik bir hatayı doğru taktiklerle
kurtarma çabası da akim kalmaya mahkumdur.
Çünkü “Stratejik
hatalar taktik başarılarla düzeltilemez”
Elbet şunu diyenler de çıkacaktır:
“Varsayalım ki Kılıçdaroğlu’nun adaylığı yanlış, bir stratejik
hata, ama iyi taktikler en kötü
stratejiyi bile kurtarabilir. Kötü taktikler ise en iyi stratejiyi bile
mahvedebilir"
Elbette soyut ve istisnai olarak böyle durumlar varsayılabilir.
Ama o stratejik hataları yapanların taktiklerde doğru davranacağının
bir garantisi olmadığı gibi, aksine, genellikle stratejik hataları yapanlar
aynı zamanda taktik hatalar yapmaya da eğilimlidirler.
Muhalefet stratejik yanlışını taktik yanlışlarla
pekiştirecektir.
Kötü taktiklerin en iyi stratejiyi bile mahvetmesi olasılığı
belki Erdoğan ve müttefikleri için geçerli olabilir.
Dileriz ki Erdoğan ve ortakları, muhalefetin stratejik ve
taktik hatalarını nötralize edecek, daha büyük ve hayati taktik hatalar yapsın.
Ama onların elinde öylesine büyük rezervler ve öylesine geniş
hareket alanları var ki, muhalefet hiç taktik hata yapmasa, kendileri yanlış
taktikler uygulasalar bile, halkımızın dediği gibi, “zor oyunu bozar.” Zor, yani güç, kuvvet. Onlarda bu var.
Erdoğan ve ortaklarını yenmek için sadece doğru bir strateji
ve doğru taktikler değil, çok büyük bir güç
de gerekiyordu.
Bu güç ancak karşı tarafın içinden kazançlarla
sağlanabilirdi, karşı taraf bölünmeliydi.
Karşı tarafın içinden oy alabilecek, karşı tarafı bölebilecek
tek isim Yavaş’tı.
Kılıçdaroğlu ise karşı tarafı bölemez, oradan oy alamaz.
Aksine onları taşlaştırır.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı, Kürtlerden ve İyi Parti’den hiç de
küçümsenmeyecek bir gücü, tarafsızlığa veya Erdoğan’ı desteklemeye itecektir.
Yani Kılıçdaroğlu’nun adaylığı, karşı tarafı birleştiriyor
ama kendi tarafını, yani muhalefeti bölüyor.
Sanılanın aksine Kürtlerin içinde, Barzani’ye yakın ve
Erdoğan’a HDP veya diğer muhalifler gibi bakmayan, Kılıçdaroğlu’na alerjisi,
Erdoğan’a karşı hayal kırıklıklarını bastıracak çok güçlü bir eğilim vardır.
Unutulan, AKP’nin Kürtler arasında ikinci parti olduğudur. Kılıçdaroğlu, bu
kesimden de oy alamayacaktır.
Seçimlerin sonucu şimdiden bellidir.
Erdoğan ve ortakları kazanacaktır.
Kılıçdaroğlu ve Muhalefet yenilecektir.
Biz ise, tıpkı şimdiye kadar olduğu gibi, bu baştan
kaybedilmiş savaşı geri çevirmek için umutsuz bir çaba içinde olacağız.
3 Mart 2023 Cuma
Blog: https://demirden-kapilar.blogspot.com/
Youtube Kanalı: https://www.youtube.com/user/demiraltona
Podcast: https://soundcloud.com/demirden-kapilar
Kitaplarımızı İndirmek İçin:
https://disk.yandex.com.tr/d/MP0-52MFdgdqBg
https://disk.yandex.com.tr/d/2Vez45Mg7W7wzA
https://independent.academia.edu/DemirKucukaydin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder