15 Ocak 2018 Pazartesi
Barış Ünlü’nün “Türklük Sözleşmesi” Vesilesiyle Irkçılık ve Milliyetçilik Üzerine Bazı Hatırlatmalar
16 Eylül 2015 Çarşamba
Türkiye’de Niçin Demokratik Bir Hareket veya Parti Yoktur?
4 Eylül 2015 Cuma
Uluslara Karşı Savaşmayanın Gözyaşları Timsah Gözyaşlarıdır
29 Haziran 2014 Pazar
Sosyalistler ve Sol Neden “Ofsayt”ta?
22 Nisan 2014 Salı
Irkçılık, Milliyetçilik, Apartheit ve 1 Mayıs
15 Ocak 2014 Çarşamba
Nazım’ın Doğum Günü Vesilesiyle Değişik Bir Anma (Nazım Hikmet’in Irkçılığı - Bir Metin Analizi)
23 Mayıs 2013 Perşembe
Nişanyan’ı Savunmak ve “Türklüğe, Müslümanlığa Hakaret” Hakkı
17 Mayıs 2013 Cuma
“Kader Bağlayınca”
28 Mart 2013 Perşembe
Sevag'ın Annesinin Mektubu ve Türklerin Kötülük Yapma Hakkına Karşı Mücadele
6 Aralık 1998 Pazar
Bir Feministle Feminizm Üzerine Bir Tartışmadan
Troy'un
senini kısmaya çalıştığımı nereden çıkarıyorsunuz? O yazılarını yazıyor. Buna
engel olan falan yok bildiğim kadarıyla.
İkinci yanlışınız, kadınların ezilen bir cins olarak mücadelelerini desteklemediğim ya da ona ilgisiz olduğum konusundaki kanınız. Bu doğru değil. Bu konuda pek yazmamamın nedeni, erkek olarak, yani ezen cinsten bir insan olarak bu konuda yazmamın riskli olmasıdır. Yani, kadın haklarını savunur gibi yaparken pek ala çok ince bir şekilde, örneğin Troy/El Liberte gibi, erkeklerin imtiyazlarını savunuyor olabilirim. Kaldı ki, böyle olmasa bile, kadınların bir özne olarak kendi konumlarını ve haklarını savunmasının onların mücadelelerini daha geliştirici olacağına inanırım. Erkek olarak kadın haklarını önde savunmaya kalkmak, erkeğin üstün konumunu yeniden üretiyor. Yok etmek istediğini fiiliyatta yeniden yaratmış oluyor. Ben daha ziyade, kadınların mücadelelerine ezenler arasından bir sempati göstermek, kendi cinsine ihanet eden hain bir erkek olarak onları desteklemenin daha verimli olacağına inanıyorum.
14 Nisan 1990 Cumartesi
Adını Sen Koy
Bu sayının adı yok ve sayısı sıfır.
Sıfır!..
Sıfırın
keşfi, insanlık tarihinde ateşin
ya da tekerleğin keşfiyle
kıyaslanabilecek önemdedir. Sıfır
olmasaydı, bugünkü
uygarlık, bu hesaba kitaba dayanan
hesapsız uygarlık
da olmazdı. Bugünkü
hesaba kitaba dayanan hesapsız kitapsız
uygarlığı bilgisayarların,
gen teknolojisinin keşfi nasıl
kurtaramayacaksa, sıfırın
keşfi de onu keşfeden uygarlıkları,
Hint ve Maya uygarlıklarını
kurtaramadı.
Sıfırın
olmadığı bir dünyada eksiler; eksilerin
olmadığı bir dünyada artılar
da olamazdı. Ancak sıfırın
olanaklı kıldığı
yüksek soyutlama düzeyi sayesindedir ki, gerçek
sayılardan çok daha gerçek
olan, gerçek olmayan sayılar
alemi bulunabilmiştir.
Sıfır bir doğum ya da ölüm noktası olarak ele alınabilir. Gerçekte her doğum bir başka ölümdür de. Eski uygarlıklarda her sülale tarihin ve takvimin ilk yılını kendisiyle başlatırdı. O başlayan aynı zamanda bir başka uygarlığın sonu demekti.