Türk Sorunu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Sorunu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Kasım 2019 Cumartesi

33 Yıl Öncesinden Türk Aydın ve Sosyalistleri ve Beşikçi Üzerine


Değerli Recep Maraşlı bugün Facebook’ta Celal Temel’in paylaştığı bir anıyı paylaşmış, öyle haberim oldu.
Anıyı okuyunca ben de geçmiş yıllara gittim ve o zamanlar yazdığım ve o sırada İsveç’te Orhan Kotan’ın çıkardığı Kürdistan Press’te yayınlanan bir yazımı hatırladım. Bizim yazdığımız yazı da şimdi paylaşılan ve tekrar hatırlanan olguların, doğruluğunun o zamandan kalma bir şahidi ve kanıtı idi.
Bu nedenle o yazıyı paylaşmak artık unutulmuş bir dönemin hatırlanmasına hizmet edebilir.
Ama önce Celal Temel’in yazısı, sonra da Türk Aydın ve Sosyalistleri ve Beşikçi hakkında bizim yazımız.
Bu vesileyle şunu not edeyim.
Elbette bu günkü demokrat tanımım farklıdır. Bugünkü demokrat tanımıma göre ben de o zamanlar demokrat değilimdir, bu günkü tanımıma göre o zamanki duruşumla akıllı bir Türk milliyetçisi sayılabilirim.
Çünkü Demokrasi insanların biçimsel eşitliği demektir. (Sosyalizm ise bu biçimsel eşitliğe ekonomik veya sosyal eşitliğin de eklenmesidir.)

18 Mart 2015 Çarşamba

Erdoğan Doğru Söylüyor: “Kürt Sorunu” Yok! Ama Türk Sorunu Var

Yukarıdaki başlığa bakarak kelimelerle oynadığımız sanılmasın. Gerçekten de sorun “Kürt Sorunu” değildir. Sorunun böyle tanımlanması ne demokratiktir ne de bilimseldir. Sorunun bilimsel olarak doğru tanımlanması, onu Türk Sorunu olarak tanımlamaktan ve buna uygun somut bir programdan geçer.
Sorunların nasıl tanımlandıkları ve adlandırıldıkları ile nedenleri ve çözümleri arasında her zaman derin ve zorunlu bir ilişki vardır.
Örneğin sorunu “Doğu”, “Güneydoğu” veya “terör” olarak tanımlama veya adlandırma sadece basit bir adlandırma sorunu değil, aynı zamanda nedenlere ilişkin bir tanımlama ve sonunun çözümüne ilişkin bir program anlamına gelir. Örnekteki adlandırmaların temel yanılgısı, politik bir sorunu ekonomik, idari, hukuki veya asayiş sorunu olarak kategorize etmesindedir. Ama politik bir sorunu politika dışı bir sorunmuş gibi tanımlamanın ve adlandırmanın kendisi bizzat bir politik tavra, çizgiye ve programa karşılık düşer.