17 Ocak 2018 Çarşamba

Afrin

Bundan neredeyse yarım yüzyıl önce 1969’un son aylarında gerilla savaşanı öğrenerek Türkiye’de yeni bir Vietnam yaratıp, Vietnam halkının sırtındaki yükü hafifletmek ve aynı zamanda Amerikan Emperyalizmi ve onun Orta Doğudaki bekçisi İsrail Siyonizm’ine karşı o zamanlar en Marksist olduğunu düşündüğümüz, referansımız olan Denizlerin de gittiği,   Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi’nde  savaşmak için Suriye’ye giderken Afrin’den geçmiş ve birkaç geçe nezarette tutulmuştuk.
O zamanlar bir gün gelip Afrin’in bir gün gelip dünyada bütün projektörlerin odaklanacağı bir yer olacağı aklımızdan bile geçmezdi.
Bugün Türk ordusu eğer Afrin’e saldırırsa muhtemelen herkesin isimlerini ezberleyeceği Zimnara (Adı tam doğru yazamamış veya hatırlayamıyor olabilirim) köyünde tutuklanmış, sonra Cinderes (nahiye gibi) üzerinden Afrin’e götürülmüş, orada birkaç gece polis karakolunda kaldıktan sonra da Halep’e götürülmüştük.
Yani Türk devletinin eğer Rusya’dan izin alırsa, Afrin’e saldırısının izleyeceği yollardan geçmiştik.
Dört buçuk ay sonra dönerken de yine Halep üzerinden şimdi Türk ordusunun işgal ettiği Cerablus’tan Kargamış’a geçerken yakalanmış, sonra da Antep’te işkenceli sorgulardan geçmiştik.