Sınıflar, örgütler ve kişiler kendi sonlarını genellikle
dünyanın ve her şeyin sonu olarak görürler ve ellerinde güç ve yetki varsa
kendileriyle birlikte tüm ülkeyi, hatta dünyayı bile bir mahva götürebilirler.
Tarih bunun örnekleriyle doludur.
Şu an gerek Erdoğan’ın; gerek Erdoğan-Ergenekon ittifakının
durumu budur.
Her ikisi de en küçük bir demokratikleşmeyi bir yana
bırakalım, en küçük bir hukuk ve adalete dayanan bir işleyişin bile
kendilerinin sonu olacağını bildikleri için, kaçınılmaz sonlarını engellemek
için hem kader birliği yapıyorlar; hem de Türkiye’de yaşayan yurttaşların,
Suriye’den bile daha kötü bir şekilde mahvına yol açacak bir yola girmiş
bulunuyorlar.
Sinikçe “zulmün artsın, sonun çabuk gelsin” diyemeyiz.
Bunu biraz olsun azaltacak en küçük bir olanak bile
değerlendirilmelidir.