Çatı Partisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çatı Partisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Kasım 2012 Cumartesi

HDK Kongresi ve Ölüm Oruçları

Stratejik yanlışlar taktik manevralarla ve başarılarla düzeltilemez” diye bir söz vardır. Halkımız askeri kavramlar bağlamında değil ama günlük hayatın deneyleri bağlamında aynı sorunu “Akılsız başın cezasını elle ve ayaklar çeker” şeklinde ifade eder.
Bugün HDK Kongresi toplanıyor; aynı zamanda ölüm oruçları kritik, geri dönülmez (irreversibl)  noktaları epeydir aşmış bulunuyor. Bu yazının başlığı bunların zamandaşlığına değil; başlığın altındaki özlü sözlerde dile gelen bağlantıyı ifade etmeye ve vurgulamaya yöneliktir.
Bu benzetmede “Stratejik yanlışlar” ya da “Akılsız Baş”: Halkların Demokratik Kongresi’dir.
Taktik manevralar ve başarılar” ya da “eller ve ayaklar”: Ölüm Oruçları’dır.
Neden böyledir? HDK ve ölüm oruçları arasında ne gibi bir bağlantı vardır?
Ama bunu anlamak için, önce politik ve toplumsal olayları anlamak ve yorumlamak için, son derece önemli bir metodolojik bir sorunu ele almak ve bunu tarihten bir örnekle açıklamak gerekiyor.
Gerçeğin özü ve akıl dışılığı, sadece gerçeğe bakarak anlaşılamaz. O ancak hayallerin ve olası başka gerçeklerin aynasında anlaşılabilir.

4 Haziran 2012 Pazartesi

Radikal Demokrasinin “Kürt Sorunu”nun Çözümüne İlişkin Programı

Çatışan toplumsal güçlerin mücadelesinde sorunların, güçlerin, şeylerin ve olayların nasıl adlandırılacağı da aynı zamanda bir çatışma konusudur. Çoğu kez bu adlandırmada kullanılan kavramlar aynı zamanda bir programı ima ederler.
Bu nedenle, çatışan güçler bir uzlaşma yolu arıyorlarsa, bu aynı zamanda sorunların, güçlerin, şeylerin ve olayların adlandırılmasında tarafların uzlaşabilecekleri bir dili de gerektirir çoğu kez.
Bu nedenle önce yukarıdaki başlığın böyle bir çabanın somut bir örneği olarak görülmesi gerekmektedir.
Yukarıdaki başlıkta “Kürt Sorunu” tırnak içinde kullanılmaktadır. Bunun anlamı şudur: Radikal Demokrasi  sorunu başka bir kavramla tanımlamaktadır ama bir uzlaşma noktası olarak bugünkü yaygın kullanımı kullanmayı kabul etmekte ve kendi adlandırmasında ısrar etmeyi gereksiz görmektedir.
Bu, görüşlerinden vaz geçtiği değil, ama “Galatı meşhur lügatı fasihten yeğdir” diyerek, sadece anlaşılır olabilmek için, bile bile yanlış konuşmayı kabul ettiği anlamına gelmektedir.

18 Ağustos 2009 Salı

Eleştiri Yıkıcı Olmalıdır!

Ertuğrul Kip arkadaş, her ne kadar bana hitaben değil, (ağır delikanlılar ve olgun insanlar öyle somut kişilere hitap etmezler, ortaya konuşurlar isteyen üzerine alır, öyle beş para etmez kişileri muhatap alıp adamdan sayıyor görünmenin de alemi yoktur zaten) ortaya “eleştiri, kısa, özlü, yapıcı olmalı” diye bir yazı yazmış.
Biz de üzerimize aldık ve her ne kadar muhatabımız bizi muhatap almasa da biz onu muhatap alarak bir cevap verelim.
*
Evet, “eleştiri yıkıcı olmalıdır” demenin zamanı şimdi.
Ne demek “yapıcı” eleştiri?
Eskiden beri burjuvazi “eleştiri yapıcı olmalıdır yıkıcı olmamalıdır” bayağılıklarını tekrarlar ve biz sosyalistler bu bayağılıklarla alay ederdik.
Şimdi artık sosyalistler başlamış bu bayağılıkları tekrarlamaya, unutmuşlar bütün devrimci gelenekleri.
Lenin’de, Marks’ta, Engels’te bir tek kelime bulamazsınız “eleştirilerin yıkıcı değil yapıcı” olması gerektiğine dair. Bulamazsınız. Çünkü onlar böyle bayağılıklara pirim vermezlerdi. Onlar için eleştiri bir silahtır. Silahla da oynanmaz, savaşılır.