Dün (21 Şubat) UNESCO tarafından 1999’da Dünya Anadil Günü
olarak kabul edilmiş.
UNESCO’nun bu günü 90’ların sonunda kabul etmesi, çok
dilliliği ve kültürlülüğü korumak ve teşvikle ilgili ve aslında günümüzün dile
dayanan ulusal devletlerini yaşatmak için, onları esnetmenin, yani post modernizmin, uluslararası yani uluslara dayanan bir kurumun bir kararına yansımasından başka
bir şey değildir.
Bugün dünyada demokrasi mücadelesi o kadar geriye gitmiş
bulunuyor ve demokrasi programı o kadar unutulmuş bulunuyor ki, aslında dillere
kaybolan türler gibi bin muameleden başka bir şey olmayan ve dile dayanan bir ulus
ve ulusçulukla hiçbir sorunu olmayan ve aslında onu yaşatmaya yönelik olan bugün
bile, demokrasi özlemlerinin kendini ifadesi için bir tutamak noktası haline
geliyor.
Elbette Türkiye’nin ırkçılıkla tanımlanmış ve özellikle Kürt
dilini inkar ve basıya dayanan sistemi karşısında böyle bir gün de Kürt hareketi
için bir tutamak noktasıdır.