“Kötü bir devrimci, sadece ayakları artık yere basmayan değildir;
Sadece, devrimci projenin Gerçekleştirilmesinin toplumsal objektif ve sübjektif
ön şartlarıyla olan bağlarını yitiren değildir. Ama kötü bir devrimci, aynı
zamanda, var olan gerçekliklere, içinde yaşanılan ana, günlük rutinin ufak tefek
şeylerine saplanıp kalan; tarihin beklenmeyen ani ve keskin dönüşlerini önceden
kestirebilme duygu ve düşüncesini kaybetmiş olup, geleceğe yönelikliği bir
kenara iten ve yanardağ gibi patlayışlar tarafından geçilendir de. Bu anlamda
da, geleceğin ufku olmaksızın, gerçekliğin doğru ve tam bir kavranışı olamaz.”
(Ernest Mandel, “Tarihsel maddeciliğin Kategorileri Olarak Umut ve Antisipasyon”)
#HAYIR cephesinde, referandum sonuçlarının bir başarı hikâyesi
olduğuna dair neredeyse bir görüş birliği bulunuyor. Bu nedenle referandumda
ortaya çıkan #HAYIR cephesi veya hareketinin neler yapması, nasıl devam etmesi
gerektiği konusuna geçmeden önce, referandum sonuçlarının bir başarı olmadığına
ya da neye göre başarı olduğuna ilişkin kendi aykırı değerlendirmemizi ve bu
aykırı sonuca yol açan temel bir metodolojik sorunu açıklayalım
Objektivizm ile objektif olmak genellikle çok
karıştırılır.