15 Temmuz Darbe Girişimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
15 Temmuz Darbe Girişimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Temmuz 2020 Perşembe

Bir Darbe Rejiminde Darbelere Saldırmak?


Önce şunu bilelim, bugünkü rejim, bir darbe girişimini kıştırtarak veya onu önceden haber alıp kullanarak yapılmış böylece darbe olduğunu gizleyen bir darbe rejimidir.
Tüm darbe rejimleri gibi en sıradan hukuk bile ayaklar altındadır. Herhangi bir başka darbe rejiminden farksızdır.
İçerikçe ve programca da faşist Türkçü ve İslamcıdır. Sela sesleri ile ve Türk bayrakları ile boğaz köprüsünde suçsuz ve teslim olmuş masum askerlerin kafasını keserek yerleşmiştir.
Aslında darbeyi kullanarak darbe yapan Erdoğan-Ergenekon ittifakı daha önce de, 7 Haziran seçim sonuçlarını tanımayarak, CHP’ye hükümet kurma görevi vermeyerek vs. bir darbe yapmıştı.
Buna rağmen iyice tecrit olmaya başlamıştı ki, bu birinci darbeye karşı bir darbe girişimini kullanarak veya kışkırtarak aynı darbe rejimi ikinci bir darbe yaptı.
Bu nedenle biz 15 Temmuz’u “darbe içinde darbe içinde darbe” diye tanımladık. Bu durumu en üzel tanımlayan imge iç içe geçen Rus bebekleridir.

15 Eylül 2016 Perşembe

ABD Fethullah Güleni Türkiye’ye Vermemelidir

Evet, ABD Fethullah Gülen’i Türkiye’ye vermemelidir.
Bunu başta HDP olmak üzere bütün muhalefet partileri açıktan bir talep ve tavır olarak ortaya koymalıdır.
Erdoğan’ın ABD’den Gülen’i talep etmesi karşısında tarafsız bir bekle gör tavrı fiilen Erdoğan’ın diktatörlüğüne ve darbesine hizmet etmektedir.
Maalesef şu ana kadar muhalefetin bütün tavrı bu oldu. Başta HDP, hiçbiri bu konuda bir tavır açıklamadı. Sanki bir maçın seyircileri gibi davranıyorlar. Bunun derhal değişmesi gerekiyor.
Erdoğan’ın yasa, hak ve hukuk dışı darbe rejimine karşı açık ve net bir duruş hayati önemdedir.
Erdoğan ancak böyle bir tavırla köşeye sıkıştırılıp onun elinden hücum önceliği alınabilir.
Tabii bunun için Erdoğan rejiminin yasa ve hukuk dışı olduğunun ön kabulü gerekir.
Muhalefet ya da muhalif olan herkes, başta HDP olmak üzere, Erdoğan’ın meşru kabul edildiğine dair en küçük bir izlenim verecek her türlü tavırdan kaçınmalıdır.
Erdoğan hiçbir şekilde muhatap alınmamalı; eline geçirdiği yetkileri hak ve hukuku ortadan kaldırıp kendi kişi diktatörlüğünü meşrulaştırmaya çalışan bir darbeci olarak tanımlanıp ona öyle muamele edilmelidir. Politika bu ön kabullerden hareketle yapılmalıdır. Ancak bu takdirde Türkiye’deki gerçek duruma uygun bir politik duruş sergilenebilir. Gerçek durum budur çünkü. Böyle bir durum yokmuş gibi har davranış, duruş ve politika olayların duvarına çarpacaktır ve çarpmaktadır.
Böyle yapılmadığı takdirde, eninde sonunda herkes bu noktaya yine gelecektir ama iyice köşeye sıkışmış; savunulacak hiçbir alan kalmamış, demoralize olunmuş bir şekilde. O zaman ise artık çok geç olacaktır.
Başta HDP olmak üzere muhalif olan herkes her yerde ve her biçimde tavrıyla “alan savunması” ve “pres” uygulamalıdır.
Örneğin hükümetten hala müzakere masasına dönmeyi talep etmek fiilen bu hükümeti ve Erdoğan’ı sanki meşru ve demokratik bir yönetimmiş gibi ele almak anlamına gelmektedir.
Yapılması gereken, Erdoğan mahkemeye çıkmadıkça ve kendini tüm delil, iddia ve savunmaların herkesin erişimine açık; tüm mahkeme safahatının canlı olarak tümüyle yayınlanacağı bağımsız bir mahkeme huzurunda aklamadıkça, Erdoğan’ın tanınmayacağı açıkça ilen etmektir.
Erdoğan orada durdukça, Türkiye’de barışın hayal olacağı; savaşın sürmesinin gerçek nedeninin Erdoğan’ın suçları ve ihtirasları olduğunu söylemek ve buna uygun tavırlar koymaktır.
*
Eğer bu satırların yazarını adam yerine koymuyorsanız, düşmanınızdan öğreniniz. Bakın Erdoğan’a o tam da sizlere ve muhalefete karşı böyle davranıyor.  Tam da böyle davrandığı için sizleri ve tüm muhalefeti hallaç pamuğu gibi atıyor.
Bugün izlenen politik çizginin yanlışlığının nasıl bir şey olduğunu ve ne gibi sonuçlar doğuracağını görmek için örneğin 7 Haziran sonrasında HDP’nin seçim hükümetine bakan verme politikasına bakılabilir.
HDP başlangıçta açık ve net bir tavırla, seçimlerin sonuçlarını tanımayarak bir darbe yaptığını; böyle bir hükümete katılarak oyuna ortak olmayacağını söyleyecek ve inisiyatifi ele alıp Erdoğan’ı ve CHP’yi baskı altına alacak yerde hükümete katıldı ve birbiri ardınca aşağılamalara maruz kaldı; sonunda başlangıçta durması gereken noktaya geldi ve hükümetten çekildi ama bu artık köşeye sıkışmışlık içinde hiçbir etkisi olmayan, moral bozucu bir yenilgiden başka bir şey değildi.
15 Temmuz darbesinden beri bu politikaların ve yeni yenilgilerin tekrarından başka bir şey görmüyoruz. Örneğin Kılıçdaroğlu da Yenikapı’ya gitti ve orada Erdoğan’ın kitlesi tarafından yuhalanıp aşağıladı. Çıkmam dediği saraya çıktı.
HDP’nin bizim önerdiğimiz gibi sıkı bir tavrının olmaması da CHP’nin böyle tuzaklara düşmesini kolaylaştırmaktadır. Çünkü solundan böyle bir baskı yoktur.
Hâlbuki CHP’nin tabanı hiçbir zaman olmadığı kadar, Erdoğan’a karşı açık ve radikal politikaların özlemini duymaktadır ve böyle bir politik çizgiyi desteklemeye hazırdır.
Uzlaşmaz ve radikal bir tavır, CHP’nin tabanında bulacağı yankılar üzerinden, CHP yönetimi ve dolayısıyla da Erdoğan’ın üzerinde bir baskı oluşturur.
Erdoğan aslında yeteneksiz ve çapsız bir politikacıdır. Onun böyle çok yetenekli gibi görünmesinin nedeni karşısındakilerin ondan da daha kötü politikacılar olmasıdır.
*
ABD’nin Fethullah Gülen’i Türkiye’ye vermesine karşı çıkmak ve bunu örneğin Erdoğan’ın da mahkemeye çıkıp yargılanması koşuluna bağlamak, şu anlama gelir: Türkiye’de insan hakları, hukuk vs. geçersizdir; ABD mahkemeleri Fethullah Gülen’i bir darbeden suçlu olarak görse bile, bunun Türkiye’deki mahkemelerde hakka ve hukuka uygun olarak yargılanma olasılığı yoktur.
Bu da gerçek durumdur.
Politikalar gerçek durumdan hareket etmelidir.
Elbette Gülen’in, savunduğu programın Erdoğan’dan bir farkı yoktur. Ama Fethullah Gülen yargılanacaksa Erdoğan da yargılanmalıdır.
HDP’nin böyle (veya daha iyi düşünülmüş ama esası böyle olan) bir duruş sergilemesi; bir politika izlemesi gerekiyor.
HDP böyle bir politika izlemediği takdirde, böyle bir duruş sergilemediği takdirde, sonunda yine bu noktaya varacaktır ama iki seçim arasındaki hükümete katılma yanlışında olduğu gibi artık köşeye sıkışmış olarak ve moral bozucu yenilgilerin ardından.

15 Eylül 2016 Perşembe

20 Temmuz 2016 Çarşamba

15 Temmuz Darbe Girişimi Üzerine Sorulara Cevaplar

H.Y - Soru:
15 Temmuz 2016 akşamında  içinde çok sayıda general ve bürokratın da bulunduğu bir darbe girişimi oldu. Bu askeri kalkışmayı nasıl tanımlayabiliriz? Darbe girişiminin arkasında hangi güçler olabilir? Darbenin bir AKP kurgusu olduğu yönünde iddiaların doğruluk payı ne olabilir? Bu aşamadan sonra Türkiye'yi nasıl günler bekliyor? Kürdler bu olayı nasıl algıladi, nasıl bir tutum takınmalıdırlar?

D.K. - Cevap:
15 Temmuz darbe girişimi sanırım bir erken doğum ya da düşük olarak tanımlanabilir. Erken doğuma ya da düşüğe  zorlanma da var gibi görülüyor. Büyük olasılıkla darbeciler tasfiye edileceklerdi ve deşifre olmuşlardı. Belki de kasıtlı olarak tasfiye edilecekleri ve deşifre oldukları bilgisi de onları erken ve hazırlıksız bir harekete zorlamak için kendilerine uçurulmuş da olabilir. Bu nedenle hazırlıksız bir şekilde ya devlet başa ya kuzgun leşe demek zorunda kaldıkları görülüyor. Komplo teorilerine uygun düşen bir yığın acemilikleri böyle açıklanabilir.