Komplo Teorileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Komplo Teorileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mayıs 2023 Perşembe

İlk Yapılması Gereken Durumun Umutsuz Olduğunu Görmek ve Bundan Hareket Etmektir (Evet İkinci Tur İçin Umut Yok! Peki Ne Yapılabilir? - Umut ve Umutsuzluk Üzerine)

Seçim yenilgisi bütün muhaliflerin kimyasını bozmuş durumda, kimse durumu ve yenilgiyi kabullenmek istemiyor, kimse yenilginin temel nedenlerine yönelmek istemiyor. Kimse muhalefetin sorunu ortaya koyuşu, görev belirlemesi ve stratejisi üzerinden tartışmıyor.

Tartışmalar ya taktiklere ya propaganda tekniğine veya nelerin öne çıkarılması gerektiğie ya da şu veya bunun yanlış yapıldığına ilişkin düzeyde yürüyor. Kimse stratejik bir yanlışın taktik başarı veya doğru hamlelerle ortadan kaldırılamayacağı gerçeğini hatırlamak istemiyor.

Ama daha da kötüsü var. Bu taktik ve teknik düzeyde olsun yenilginin nedenlerini aramak bile iyi sayılabilir. Bir de yenilgiyi kabul etmeme veya edememe hali var. Bu da komplo teorilerine sarılma, sonuçları seçim akşamı yapılar birkaç milyonluk bir hile ile açıklama biçiminde ortaya çıkıyor.

Bu da komplo teorilerine sarılmak neredeyse tüm muhalefetin sosyal medya müdavimlerini pençesine almış görünüyor.

26 Mart 2017 Pazar

Komplo “Teorileri”, Teori ve Demokrasi Mücadelesi Üzerine

Kimsenin teoriye, Marksizm’e, doğru bir politik çizgi için teorinin önemine ilgi duymadığı bir dönemde yaşıyoruz. Kendini Marksist olarak tanımlayanlar bile artık teoriye en küçük bir ilgi duymuyorlar.
Teori diye komplo “teorileri”nden başka bir şeyin konuşulduğu yok. Devrimci dalganın çekildiği, kitle hareketinin gerilediği dönemler böyledir. İnsanlarda genellikle bir aptallaşma eğilimi baş gösterir. Engels’in “enayiler Sosyalizmi” dediği ırkçılık ve antisemitizm; “enayiler teorisyenliği” denebilecek komplo “teorileri” ortalığı kaplar.
Bunun görmek için Türkiye’de bir kitapçıya girip raflarda sergilenen kitaplara bakmak yeter. Neredeyse kitapların yüzde doksanı komplo teorileridir. Gazetelerdeki yazılar veya internette yazılara yapılan yorumlara ise hiç değinmeye bile gerek yok. Korkunç bir aptallaşma, genelleme yeteneğinin yitirilişi egemen dünyaya, ama en korkunç ölçüde de Türkiye’ye. Bir parça Kürdistan ve Kürtler, orada yükselen mücadeleye bağlı olarak, bu çürüme eğiliminden biraz kendini kurtarmış bulunuyor.

29 Mayıs 2006 Pazartesi

Da Vinci Şifresi’nin Şifresi

Polisiye Roman, akla bir övgüdür. Eğer yeterli veriler varsa, doğru bir akıl yürütmeyle, bağlantılar göz önüne alınarak bilinenlerden bilinmeyene ulaşılabileceğinin bir kanıtıdır her klasik polisiye roman.
Da Vinci Şifresi ise, her ne kadar bir polisiye romana benziyorsa ve Roman daha ilk satırlarında bir cinayetle başlıyorsa, ilk bakışta suçsuz birini suçlu gibi gösteren deliller görülüyorsa da, romanın gerçek kahramanı, polisiye romanların klasik kahramanı Polis Müfettişi değildir. Polis Müfettişinin yanıltıcı delilleri ayıklayıp, çelişki ve tutarsızlıkları göz önüne alarak gerçek bir suçluyu ortaya çıkarışının romanı değildir. Bu sadece romanın akışının arkasına takılmış, arada sırada bir göz atılı verilen, önemsiz bir ayrıntıdır.