1915 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1915 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Nisan 2015 Cumartesi

Acı acı ağlıyorum (Rakel Dink)

(Bazan söylenecek her söz anlamsızlaşır. Rakel Dink'in Cumhuriyet'te yayınlanan bu yazısından sonra birşey yazmak anlamsızlaşıyor. Bu çığlığı yaymak gerekiyor. Kim bilir belki birileri duyar. D. K.)
Bu yazıyı okuduğunuz gün 24 Nisan. Ağır ve çok acılı bir yas günü. Bugün sizler için kendi hikâyemi Tanrı’nın yardımıyla kısaca yazmaya çalışacağım.
1959’da şimdi Şırnak’a bağlı olan Ermeni Varto Aşireti’nde doğdum. Adı şimdi Yolağzı Köyü olarak değişmiştir. Varto, babamın dedesinin adı, Vartan’dan gelir. Büyük dede Vartan zamanında Van’dan gelmiş oraya. Cudi Dağı’nın güney eteğinde bulunur. Irak ve Suriye sınırına yakın. Cudi Dağı bizim oradan bakarken çok heybetlidir. Bize komşu Hasana köyünden ise kanatlarını üzerine germiş gibi görünür. Şimdi ise ne Hasana Köyü ne de Ermeni Varto Aşireti var. 1915’te yok etme fermanı gelir. Bizde Kürtçe “Fermana Me Xatibi”

21 Nisan 2015 Salı

Soykırım Kavramının ve Özür Dilemenin Sorunları

Soykırım hukuki bir kavramdır.
1915’deki Ermeni Katliamı, hukuki olarak elbet bir soykırımdır.
Hukuki kavram ve uygulamaların “makabline şamil” olup olmayacağı (yani geriye dönük işleyip işlemeyeceği de) hukuki bir tartışmadır.
Ama çok temel bir toplumsal sorunu, bir hukuki tartışmanın kavram sistemi içinde tartışmak ve oraya hapsetmek; aynı zamanda son derece gerici, karşı devrimci bir ideolojinin, bir gündemin, bir problem koyuşunun egemenliğini sürdürmesine hizmet etmek anlamına da gelir.
Sorun buradadır
Hukuki tartışmalar nedenler üzerine tartışmalar değildir ve nedenler üzerine tartışmaları gündemden düşürürler.
Tam da bu özellikleri nedeniyle var olan sistemin; dolayısıyla sorunun kendisinin bir parçasıdırlar.
Bir sorunu hukuksal kavramlara hapsetmek, var olan sistemi tartışma gündeminden düşürmek; o sistemi savunmak ve sürdürmeye hizmet etmek demektir.

5 Nisan 2014 Cumartesi

Atom Egoyan İle Bir söyleşi ve Ararat Filmi Üzerine Bir Yazı

Radikal’de başlığı “Hrant Dink Ararat’ı hiç beğenmemişti acaip tartışmıştık” olan  yazı  hemen ilgimi çekti. Çünkü yıllar önce Almanya’da Ararat’ı izlediğimde bir yazı yazmıştım.
Hrant Dink filmi beğenmemiş. Hrant’ın aksine filmin beğenilecek birçok yönü olduğunu düşünüyordum ama yine de beni rahatsız eden bazı yanlar vardı.
Ama bunları yazmamış ve yazamamıştım. Çünkü ben elimde olmadan egemen ve katleden ulustandım. Bu gibi eleştirileri yazmak bana düşmezdi. Birden bire egemen ulustan biri olarak imtiyazlarımı savunuyor ve onlara kılıf buluyor durumuna düşebilirdim.
Kaldı ki, filmin gösterimi bile yasaklanmıştı. Bize düşen ancak bu yasaklamaya karşı birşeyler yazmak olabilirdi.