Antonio Negri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Antonio Negri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Temmuz 2014 Cuma

Radikal Demokratlara veya Gerçekten Demokratlara Çağrı

Demokrat ya da Demokrasi sözcüğünün başına “gerçekten” ya da “radikal” gibi bir sıfatı koymak gerekiyor. Çünkü her şey gibi kavramlar da zamanla eskiyor ve esas anlamını yitiriyor.
Demokrasi kavramı bugün artık, tamamıyla politik alana ilişkin, yani devlete, yönetime ilişkin bir anlam kazanmış bulunuyor; ayrıca bu sınırlama içinde de liberal veya parlamenter bir rejim anlamına geliyor.
Hâlbuki demokrasi özünde, toplumun yapısıyla ilgili; o yapı bağlamında da toplumun kimleri kapsayacağına, kimlerin ilişkilerini düzenleyeceğine ve nasıl düzenleyeceğine ilişkin bir kavramdır. Yani demokrasi aslında bir dindir.
Bu bağlamda örneğin bir “Türk Demokrasisi” olamaz. Bir topluluk veya daha somut olarak da bir ulus Türklükle (veya Fransızlıkla veya Kürtlükle) tanımlanmışsa devletin işleyişi ne kadar “demokratik” olursa olsun, bu demokrasi tıpkı eski Yunan kentlerindeki demokrasi gibi; köle sahiplerinin ya da partricilerin demokrasisi gibi; Türklerin Demokrasisi olur. Türklerin Demokrasisi ise Türk olmayanların eşit haklardan yoksunluğu anlamına gelir. Dolayısıyla demokrasinin özündeki biçimsel eşitlik fikrini ve idealini yok eder ve onunla çelişir. “Türk Demokrasisi” “Köşeli Daire” gibi bir saçmalık veya oksimorondur.

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Michael Hardt’ın Don Kişot’taki Toplantısının Düşündürdükleri

Antonio Negri ile birlikte İmparatorluk ve Çokluk kitaplarının yazarı Michael Hardt, başka bir davetle ilgili olarak Türkiye’ye gelmiş ve bu vesileyle Gezi hareketi ve onun kalıntılarıyla daha doğrudan tanışıp bir izlenim edinebilmek için Yeldeğirmeni’ndeki “Don Kişot İşgal Evi”ne gelipbir sohbet toplantısı yapmak istemiş. Elbette bu memnuniyetle karşılandı ve duyurusu yapıldı.
Teorik öngörüler, varsayımlar ve açıklama denemeleri ile var olan (olgular) arasındaki ilişkiyi sürekli kontrol etmek, gözden geçirmek her ciddi teorisyenin sürekli yapacağı ve yapması gereken bir iştir. Dünyanın durumu (İmparatorluk), güçler (Çokluk) gibi temel sorunları açıklama ve yön verme; bunun için bir kavramsal sistem geliştirme iddiasındaki Hardt’ın ziyareti de kendisi açısından muhtemelen böyle bir anlama sahipti ve daha sonra ele alacağımız soruları da böyle olduğunuima ediyordu.
Doğrusu, bir zamanlar Türkiye’de yayınlandığında epey gürültü koparan “İmparatorluk” ve daha sonra da Türkçe’ye “Çokluk” diye çevrilen ve daha az gürültü koparan; hem de Dünya çapında gelişmeleri ve mücadeleninin sorunlarını açıklamaya yönelik bir sistemli çaba olan iki kitabın iki yazarından birinin, katıldığı böyle bir toplantıya yüzlerce kişi geleceğini ve bizim köhne ve küçük Don Kişot’un gelenleri almayacağını düşünüyordum.