Mücadele Biçimleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mücadele Biçimleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Nisan 2017 Perşembe

Antrakt (Ara) Bitti

Referandumun bitişi ve Türkiye’nin Şengal ve Rojava’ya saldırılarıyla birlikte, güçlerin yer alışı, 7 Haziran sonrasından, referandum arifesindeki günlere kadar olduğu gibi, fabrika ayarlarına dönmüş bulunuyor.
Çekirdeğinde Erdoğan-Ergenekon ve Genelkurmay’ın bulunduğu, parlamentoda AKP, MHP, CHP tarafından temsil edilen, Kürt Özgürlük Hareketi ve müttefiklerini tecrit edip ezmeye yönelik devletçi-ulusalcı-İslamcı bloktakiler tekrar yerlerini aldılar.
Referandum öncesinde Erdoğan’ın başkanlık hevesi nedeniyle bu blokta geçici bir çözülme olmuş; ulusalcı-devletçi-İslamcı bloktaki, ulusalcılar ve devletçi kesimin bir kısmı, hem laik yaşam tarzındaki kesimlerle bağları; hem de Erdoğan’ın elde ettiği güçle ilerde kendilerini de tasfiye edeceği korkusuyla, geçici bir süre başkanlığa karşı saflarda yer aldılar ve egemen cephedeki bu çatlak, referandumun sunduğu sınırlı olanaklarla da birleşince, bizlerin biraz olsun toparlanmamız için, küçük de olsa bir olanak yarattı.

10 Şubat 2017 Cuma

Barış İçin Akademisyenler, KHK Kurbanları, OHAL Kurbanları Ne Yapmalı?

Bugün en azından 15 Temmuzdan beri, ister “Darbeci”, ister “Fetöcü”, ister “PKK destekçisi”, ister “Terörist” vs. gibi gerekçelerle işinden atılmış, tutuklanmış,  malına mülküne el koyulmuş, aileleri ve yakınlarıyla birlikte milyonlara varan yurttaş eşi görülmemiş bir mağduriyet yaşıyor.
Ama kimse bu mağduriyet yaşayanların bir araya gelmesi ve birlikte mücadeleye girmesi üzerine kafa yormuyor. Hatta bizzat bu mağduriyeti yaşayanlar bile. Bunu bizzat Barış İçin Akademisyenler’de bile gözlemek mümkün. Herkes kendi mağduriyeti ile ilgili, tıpkı “Herkesin #HAYIR’ı kendine” anlayışı gibi.
Ama sorun sadece bu kadar da değil. Herkes referandum sonuçlarına odaklı bir bekleme içinde. #HAYIR propagandası ve kampanyaları yapmanın beklememe olduğu sanılıyor. Dolayısıyla temporal olarak referanduma odaklılık, toplumsal muhalefeti felç ediyor ve eğer böyle devam ederse, tam da bu nedenle, her şeyi referandum atına oynama nedeniyle, referandum büyük olasılıkla kaybedilecektir.

17 Ocak 2017 Salı

#HAYIR ve Mücadele Biçimleri

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.”
İsyan eden köylüler dağa çıkabilir veya dağa çıkanları koruyabilirler.
Sömürgelerde bir “ilk kurşun” sömürgecinin ya da beyaz adamın dokunulmazlığı ya da yenilmezliği efsanesini yıkarak bir direnişin başlatıcısı olabilir.
Köleleşmemiş, henüz tamamıyla direnci kırılmamış toplumlarda “göze göz, dişe diş” diyen bir geleneğin sürdüğü toplumlarda, sert mücadele biçimleri çok daha büyük destek bulabilir.
Ancak Türkiye’deki gibi 5000 yıldır şark despotluğunun hükmü altında yaşamış; her umudu en kısa zamanda o devlet tarafından olmamışa çevrilmiş ve bu tarihsel tecrübeyi bilmeden bilen insanların olduğu bir ülkede, bu yöntemler bir işe yaramazlar.

16 Ocak 2017 Pazartesi

Sade ve Yalın bir #HAYIR Niçin Hayati Önemdedir?

OHAL ile zaten fiilen kurulmuş olan tek kişinin diktatörlüğünü vaftiz edecek olan Anayasa değişikliğinin Meclis’ten geçeceğine kesin gözüyle bakılabilir.
Erdoğan, gelen ekonomik kriz; Suriye’de tekrar çıkmaza saplanma (Örneğin El Bab önlerine takılıp kalma ve büyük kayıp verme); şu an “beka sorunu” diyerek kendisini destekleyen Ergenekon ve Ordu ile papaz olma ihtimallerini ve bunların ortaya çıkaracağı kendi durumunu sarsacak dalgalanmaları minimuma indirmek için, yangından mal kaçırırcasına Referanduma gidecektir.
Elinden gelse hemen yapmak ister. Ancak teknik nedenlerle (Referandumun hazırlıklarının gerektirdiği zorunlu zaman nedeniyle) aşağı yukarı iki veya iki buçuk ay içinde Referandum’un yapılacağına kesin gözüyle bakılabilir.

13 Aralık 2015 Pazar

Strateji ve Taktikte Temel Başlıklar

Strateji ve Taktik kavramları doğrudan ordular savaşından çıkmıştır. Ama biz strateji ve taktikle, toplumsal mücadeleler bağlamında ilgileniyoruz. Toplumsal mücadele söz konusu olduğunda, tümüyle barışçıl ve pasif yöntemler bile izlemeniz, mücadeleyi bir strateji ve taktik sorunu olarak ele almaktan çıkarmaz. Dolayısıyla strateji ve taktik terimlerini kullanmamız, askeri ve şiddete dayanan sorunları tartıştığımız anlamına gelmez.
Ordular savaşındaki strateji ve taktik ile toplumsal mücadelelerdeki strateji ve taktik konuları arasında çok temel iki fark vardır.
Ordular savaşında, aşağı yukarı her iki ordu da eşit durumda sayılırlar; yani savaştan önce, biri galip diğeri mağlup değildir. Galip ve mağlup, savaşın sonunda ortaya çıkar. Toplumsal güçlerin (sınıfların) savaşında ise alt sınıflar ve güçler (ezilen uluslar, ezilen ırklar, ezilen cinsler vs.) daha başlangıçta yeniktir; ezenler daha başlangıçta galiptir.