7 Ekim 2015 Çarşamba

Bilim, Sanat, Politika ve Milliyetçilik

Bu yılki Nobel kimya ödülünü, İsveç’ten Thomas Lindhal, Amerika’dan Paul Modrich ve yine Amerika’dan (Mardin doğumlu ve çifte vatandaş) Aziz Sancar kazanmışlar.
Türkiye’de muhalif ve demokrat olduğu düşünülenlerin bile nasıl gerici birer miliyetçi olduğu, Sancar’ın Türk mü, Kürt mü, Arap mı olduğu tartışmalarına yansımış.
Milliyetçiler insanların tıpkı gölgeleri gibi olmaszsa olmaz milliyetleri olacağını varsayarlar ve gerici milliyetçiler de bu milliyetin dille ya da soyla veya ırkla, dinle belirlendiğini varsayarlar.
Ama bu gerici milliyetçilik sadece Türkiye’de yok. Bütün dünyada bu milliyetçiler aynıdır. Sadece kiminde daha rafine ve ince, kiminde daha kabadır.
Aşağıda Almanya’da bu işin daha rafine ve ince biçimde yapıldığına dair eski bir yazımız yer alıyor.
Bu vesileyle Albert Einstein’i de anmadan geçmeyelim. Yüz yıl önce, 1915’te, bu yazıda söz konusu da olan Albert Einstein Genel Relativite Teorisi’ni son şekliyle formüle etmişti. 25 Kasım 1915’te yayınlanan bu teori, üç buçuk sayfa kadardı.

Erdoğan Nasıl Gitmez, Nasıl Gider, Nasıl Gitmeli?

Halkın dediği gibi, “bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış, elbet Erdoğan’a da kalmaz”. Elbet bir gün gidecektir.
Bir Çin atasözü, “bir nehrin kenarında uzun zaman durursanız, bütün düşmanlarınızın cenazelerinin önünüzden birer birer geçtiğini görürsünüz” der. Elbet bir gün Erdoğan’ın cenazesi de yeterince uzun yaşayanların önünden geçecektir.
Son zamanlarda neredeyse bütün yazarların ve Facebook yorumcularının, korkularını bastırmak için, karanlıkta ıslık çalarca tekrarladıkları gibi sonunda “demokrasi kazanacaktır.”
Elbet Erdoğan gidecektir ve bu günler de geçecektir.
Ama yine halkın dediği gibi “elbet geçer ama deler de geçer”.