Kutsal kitapta anlatılan insanların birbirinin dilini anlayamamaları ile
ilgili Babil Kulesi öyküsü, aslında sanıldığından çok daha doğru olarak gerçeği
aktarır.
1960'larda, Türkiye'de Sol ve Demokratik muhalefetin dili ortaktı. Ne
kadar farklı programları savunsalar da aynı dil ve kavramlar içinde
yapıyorlardı bunu. Dolayısıyla herkes her söyleneni anlıyordu. Sol hareket,
tıpkı Babil kulesini yaparak göğe erişmeye çalışan hükümdar gibi, neredeyse
güneşi feth edecekmiş gibi görünüyordu.
Ne var ki 1975'lerden sonra sol harekette diller farklılaştı. Program ve
stratejiler artık aynı dille değil, farklı dillerle ifade edilmeye başlandı.
Kimse birbirinin dilini anlamaz oldu. Belki aynı şeyleri söylüyorlar, aynı
programları savunuyorlardı; ama bunu her hareketin, her fraksiyonun, kendi özel
dili ve varsayımları içinde, ancak o jargonu çok iyi bilenlerin anlayabileceği
bir dille yapıyorlardı.