Bu yazı serisine gelince gerek sosyalist veya Marksist
olduğunu düşünenlerin, gerek böyle bir iddiası bile olmayanların, üretici
güçlerdeki bu eşi benzeri olmayan eşiğinde bulunduğumuz devrimi, ekonomi politiğini ve sosyolojinin, yani kısa adıyla
Marksizmin, kavramlarıyla ele almaktan ne kadar uzak olduğu, bu devrimi kimi
“bilim kurgu” yazarlarının saçma denebilecek kavram ve bakış açısıyla anlamaya
çalıştıklarını ve bu nedenle yazdıklarımızı anlayamadıklarını, çok farklı
diller konuştuğumuzu görünce, geçen yazıda açtığımız bu parantezi biraz daha
uzatıp, bazı somut örneklerle kavramsal netlikler sağlayarak konuyu açmayı
deneyelim.
Geçen yazıda temel bir yanlış anlamayı engellemek için, aslında
geleceğe ilişkin tahminler yapmadığımızı, gelişmeleri sadece bazı sabitler
bağlamında ele alıp ortaya çıkacak aşılmaz sınır ve çelişkileri göstermeye
çalıştığımızı yazdık.
Işık hızı veya büyüyen bir cismin yüzeyinin karesi hacminin
küpü kadar artacağı gibi örnekleri verip, bunların yaratacağı aşılmaz sınırlardan söz ettik.
Toplumdan bir örnek olarak da robotların bütün kullanım
değerlerini “ürettiği” bir toplumda artı değer üretiminin, dolayısıyla da
kapitalizmin mümkün olmadığını, çıkarsamalarımızın örneğin böyle bir ekonomi
politik ve sosyolojik bir sabite dayandığını söyledik.