taktik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
taktik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Mayıs 2023 Cuma

“Millet İttifakı”nın Yanlışlarını Engellemediği İçin Yenilginin Baş Sorumlusu HDP’dir ve HDP İkinci Turda Nasıl Bir Strateji İzlemeli?

 Bu yazıda ikinci turda stratejinin ne olması gerektiğini tartışmaya çalışacağım.

Bu tartışmanın muhatapları ve öznesi Kürt Özgürlük Hareketi ve Sosyalistlerdir (Kesinlikle CHP değil).

Bu nedenle hepsini kapsayacak bir tanımlama olarak, kısaca “Demokratlar” veya “Sol” diyelim, gerçekten “Demokrat” veya “Sol” olup olmadıkları veya bu satırların yazarının onları öyle görüp görmediği ayrı bir konu.

Ama önce birinci tur öncesinde yapılan yanlışlara ve bunların hala gündeme alınıp tartışılmamasına ve sistemli bir ders çıkarılmamasına ilişkin olarak birkaç belirlemede bulunalım.

12 Mayıs 2023 Cuma

Muhalefet kendi yanlışlarına rağmen zafer kazanmış olacaktır. - Aykırı Görüşler - 6

Seçimlerden önceki bu son videoda bugüne kadar muhalefetin ve bizim izlediğimiz politikalar karşılaştırılıyor ve Muhalefetin yaptığı ölümcül yanlışların halkın aşağıan iteklemesiyle düzeldiği eğer bir zafer gelirse bunan yanlış politikalara rağmen olacağı savunuluyor.

29 Nisan 2023 Cumartesi

Ahmet Şık'ın Özrü ve TİP'in Sosyalizm ve Demokrasi Karşıtı Politikası

Bugün attığım bir Tweet dizisini buraya aktarayım:

Ahmet Şık, samimi bir şekilde özür diledi, pişmanlığını belirtti. Artık "vurun abalıya"yı bırakalım. Ama TİP'in politikasının ne sosyalizmle ne de demokrasi mücadelesiyle uyuşmadığını, Erdoğan'a hizmet ettiğini politik ve teorik olarak en sert biçimde eleştirelim. +

TİP'in politikası hem sosyalist teori, hem strateji ve taktik bakımından yanlıştır. Çünkü oy istemek taktik, görüşleri savunmak ilkeseldir. Farklı kategorilerdendir. Görüşler her düzeyde savunulabilir ve savunulmalıdır. Teoride uzlaşma ve esneklik olmaz. TİP de bunu yapabilir.+

Ama kime oy verilmesinin isteneceği teorik veya programatik değil, taktik bir sorundur. Yani Teorik uzlaşmazlığın aksine son derece esneklik gerektirir. Yani TİP'e verilecek oyların, YSP veya CHP'nin vekil kaybına yol açması ihtimali olan yerlerde, kendine oy istememeli.+

Eğer böyle davranırsa, hem teori, hem de taktik bakımından doğru bir sosyalist ve demokratik davranış göstermiş olur. Ve amaçladığını söylediği sosyalizm propagandasını gerçekten böyle yapmış ve örnek sunmuş olur.+

Yani TİP, eğer sosyalizmin sesini duyurmak istiyorsa, YSP ve CHP'yi en sert biçimde acımasızca eleştirir ama verili durumda aynı zamanda oyların onlara verilmesini isteyebilir. Bu ikisi birbiriyle çelişmez, birbirini tamamlar. Gerçek sosyalizm savunusu böyle olur.+

Halbuki TİP'in yaptığı hem sosyalizme uymuyor hem de iktidara hizmet ediyor. Meclise girmeyi esas hedef olarak tanımlıyorlar. Gerçek sosyalistler için o sadece küçük bir olanaktır. O kadar. Gerçek sosyalist meclise değil, ezilenlerin içine girmeyi amaçlar.+

TİP'in bu yanlış çizgisi de Devlet ve iktidar tarafından ödüllendiriliyor. Her yerde onlarla söyleşiler yapılıyor. Babala TV gibi devlet ve iktidarın gizli açık desteğine mazhar yerlerde bol bol konuşma imkanları sunuluyor. Bunlar tesadüf değildir.+

Eğer TİP'liler bir parça sosyalist iseler "biz nerede yanlış yapıyoruz ki bu kadar itibara mazhar oluyoruz?" diye düşünmeliler. Bu devletin, tam da bu çizgilerinden dolayı böyle önlerini açtığını görmeliler. Bir an önce yanlışlarını terk edip bu önerdiğim çizgiye gelmeliler.

27 Ekim 2022 Perşembe

Yanlış Sorulara Doğru Cevaplar Verilemez.

Bu videoda Seçimler konusunda Muhalefet, Sosyalistler ve HDP'nin tavrı eleştiriliyor. Onların doğru sorular sormadığı dolayısıyla doğru cevaplar veremediği gösterilmeye çalışılıyor. Yanlış Sorulara Doğru Cevaplar Verilemez: Günün Doğru Sorusu: "Erdoğan Karşısında Kim kesin Zafer kazanır?"dır. Buna bağlı ikinci soru: "bu aday en doğru ve sağlıklı biçimde nasıl belirlenebilir"dir.

15 Mayıs 2018 Salı

Önemli Olan Demirtaş Değil HDP’dir! Neden?


HDP maalesef kendi örgütsel ve politik yetersizliğini Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını öne çıkararak örtmeye çalışıyor.
Ortada böyle bilinçli bir davranış olmasa bile en azından kampanyalara bakınca böyle bir izlenim doğuyor.
Halbuki bu seçimde önemli olan Demirtaş’ın ilk turu geçip Erdoğan’ın karşısına çıkabilmesi değil, HDP’nin barajı geçmesidir.
HDP barajı geçtiğinde AKP’nin mecliste çoğunluğu kaybetmesi nedeniyle kartlar yeniden karılacak ve Erdoğan’ın başkanlığına son vermenin yolu açılabilecektir.
Hedef ilk turda mecliste çoğunluğu almak, ikinci turda en çok oy alıp ikinci tura kalana Erdoğan karşısında oy vererek Erdoğan’ın diktasına son vermektir.

18 Ocak 2017 Çarşamba

HDP Niçin “#HAYIR” Demiyor?

Yanlış biliyorsun? HDP “#HAYIR” diyor” demeyin.
#HAYIR, HDP “#HAYIR” demiyor.
HDP, “#HDPhayırDiyor” diyor.
Bu ikisi çok farklıdır.
#HAYIR dediğinizde politik mücadele verirsiniz. Başkalarının, hatta düşmanlarınızı bile altında toplanabileceği bir bayrak açarsınız.
#HDPhayırDiyor dediğinizde ise, kendi kendinizi tatmin etmiş; kendi reklamınızı yapmış olursunuz. Bu başkalarını, hatta size en uzak ve düşman olanları hareket geçirmek; altında yer almaktan gocunmayacağı bir bayrak, bir sembol, bir parola bulmak gibi bir derdinizin olmadığı anlamına gelir.
Politika yapmak ise her şeyden önce, verili anda, en can alıcı, “zinciri sürükleyecek” halkayı yakalamak ve onu tüm gücüyle çekmek sanatıdır.
Politika yapmak hakkındaki tasavvurunuzu, kongrelerinizi yöneten moderatörler gibi, liberal medyacılar belirlemişse; rengârenk #HAYIR’larınızın insanların sempatisin toplayıp, #HAYIR çıkmasına yol açabileceğini sanabilirsiniz.

13 Aralık 2015 Pazar

Strateji ve Taktikte Temel Başlıklar

Strateji ve Taktik kavramları doğrudan ordular savaşından çıkmıştır. Ama biz strateji ve taktikle, toplumsal mücadeleler bağlamında ilgileniyoruz. Toplumsal mücadele söz konusu olduğunda, tümüyle barışçıl ve pasif yöntemler bile izlemeniz, mücadeleyi bir strateji ve taktik sorunu olarak ele almaktan çıkarmaz. Dolayısıyla strateji ve taktik terimlerini kullanmamız, askeri ve şiddete dayanan sorunları tartıştığımız anlamına gelmez.
Ordular savaşındaki strateji ve taktik ile toplumsal mücadelelerdeki strateji ve taktik konuları arasında çok temel iki fark vardır.
Ordular savaşında, aşağı yukarı her iki ordu da eşit durumda sayılırlar; yani savaştan önce, biri galip diğeri mağlup değildir. Galip ve mağlup, savaşın sonunda ortaya çıkar. Toplumsal güçlerin (sınıfların) savaşında ise alt sınıflar ve güçler (ezilen uluslar, ezilen ırklar, ezilen cinsler vs.) daha başlangıçta yeniktir; ezenler daha başlangıçta galiptir.

9 Aralık 2015 Çarşamba

Strateji ve Taktikler Üzerine Bir Başlangıç

Einstein gibi büyük bilim adamları, güçlü ve doğru bir teorinin özellikle estetik olması gerektiğini; ya da bir teorinin aynı zamanda güzel ve estetikse iyi bir teori olabileceğini söylerler. Fizik gibi matematiksel ve kesin bir dille konuşan bir bilimde bile güzellik ve estetiğin bir kriter olarak aranması anlamlıdır.
Benzer şekilde, Marks, Engels, Lenin, Troçki, Kıvılcımlı gibi büyük Devrimci ve Sosyologlar da (Devrimci Marksistler), Politika, Savaş ve İsyan’dan söz ederken, onun bir sanat olduğunu da söylerler.
Sanat burada olumlu ya da olumsuz, yani değer yüklü bir anlama sahip değildir. Kastedilen,  sadece bilimsel ve ölçülebilir olanın ötesinde, yaratıcılığın yerine ve önemine bir vurgudur.

9 Mart 2015 Pazartesi

Birleşik Haziran Hareketi Erdoğan ve AKP’ye Nasıl Hizmet Ediyor?

Birleşik Haziran Hareketi’nin seçim konusundaki tavrını ele aldığımız önceki yazılarımızda onların son duruşmada CHP’yi destekleyen bir tavır içinde olduklarını ve olacaklarını yazmıştık.
Bu yargının pek de yanlış olmadığını şimdiye kadarki gelişmeler gösterdi.
Ama bu yargı eksik, dolayısıyla da yarım doğru, bir anlamda da yanlış.
Çünkü Birleşik Haziran Hareketi, bugünkü tavrıyla nesnel olarak, CHP’ye bile değil; Erdoğan’ın tek adam yönetimi ve diktatörlük planlarına hizmet ediyor.
Normal CHP’liler bile Birleşik Hazirancılardan bin kat daha sağduyulu düşünüyor ve davranıyorlar.
Çünkü onların iflas etmeye mahkûm küçük bir dükkânı yaşatmak gibi bir dertleri yok. Zaten köklü ve büyük bir partileri var ve bu durum onları küçük hesaplardan azade kılıyor. Kendileri açısından normal, sağlıklı düşünen politikacılar olarak HDP’nin yüzde onu aşmasını istiyorlar; hatta bunun için mesajlar bile veriyorlar anlamak isteyenlere.

2 Haziran 2014 Pazartesi

Gezi’nin Birinci Yılında Forumlarda Başlayan Tartışmalar Üzerine

“Gezi’nin Bakiyesi”olan forumlarda ve Gezi’nin ve bakiyelerinin durumu ve geleceği üzerine kafa patlatanlarda, giderek, örgüt ve mücadele biçimlerinin yanlışlığı veya en azından tartışılması gerektiği üzerine bir konsensüs oluşmaya başladı.
Örneğin dün Yeldeğirmeni’nde yapılan toplantının konusu, bir önceki günün değerlendirmesiydi ve kararlar, karar alıp almamak gerektiği, nasıl alınacağı, alındığında nasıl uygulanacağı; nasıl değiştirilebileceği gibi noktalarda yoğunlaşmıştı. Ama bunlar aslında Taksim’e neden gelinmediği; neden Kadıköy’de eylem yapıldığı;  eylemin şu veya bu aşamasında neden şöyle veya böyle davranıldığı gibi noktalarda yoğunlaşıyordu. Gezi’nin ve Forumların ilk başlarda bir karar almayı reddeden ve olanaksız kılan işleyiş ve yapısından bu noktaya gelinmesi, bir yıl içinde belli bir yol kat edildiğini göstermektedir.
Ama sadece forumlar değil, örneğin dün paylaşılan Foti Benlisoy’un "Ne zaman savaşıp ne zaman savaşamayacağını bilen kazanır" başlıklı yazısı da durumun doğru bir değerlendirmesini yapmaktan; artık bir ricat taktiğine geçilmesi gerektiğinden söz ediyor ve hatta bizim de 1 Mayıs vesilesiyle yazdığımız yazılarda da değindiğimiz[1] Mao’nun (Benlisoy’un da belirttiği gibi aslında Sun Tzu’nun[2]) gerilla savaşı taktiklerine gönderme yapıyor[3]. Aklın yolu birdir.