Tek tanrılı dinlerin kutsal kitapları, yazıya geçirildikleri
uzun süredeki çatışmaların damgasını yemiş biçimde anlatsalar ve bunun zorunlu
çelişkilerini taşısalar da, Dicle-Fırat (Mezopotamya) ve Nil Nehri boylarındaki
ilk uygarlıkların tarihlerinin geniş kitlelerin bilincinde ve hafızasındaki
tortusunun yazıya geçmiş hali sayılabilirler.
İlk kez uygarlığa bu nehirlerin boylarında geçilmiştir.
Uygarlığın keşif beratını elinde bulundurduğu tek alet, yani
Devlet, yani çalışanların artı ürününe zorla el koyan mekanizma ve bu
mekanizmadaki imtiyazlılar kastı, ilk kez buralarda ortaya çıkmıştır.
Üretken halk öylesine örgütsüz; devlet öylesine büyük ve
merkezi, istek ve dayatmalarına (keyfiliğine) karşı durulamaz bir güçtür ki, bu
gücü ele geçirenler bir süre sonra kendileri bu güç tarafından ele geçirilirler.
Fetih edenler fetih ettikleri tarafından fetih edilirler. Nemrutlaşma ve
firavunlaşma bu dönüşümlerin, bu metamorfozların, bu karşı devrimlerin ta
kendisidir.