Kıvılcım Gazetesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kıvılcım Gazetesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Temmuz 2019 Salı

Vedat Orakçıoğlu’nun Ardından

Ferdinand Hodlers’in “Hayat Yorgunları” isimli resmi ve Kıvılcım gazetesi davası sanıklarının ilk ve tek toplu resmiyle yaptığımız kolajın hikayesini bir yıldan az bir süre önce ölen Selim Ergunalp’in ardından yazdığım Selim’i Uğurlarken başlıklı yazıda kısaca anlatmıştım. O resimden iki kişi kalmıştık. Vedat Orakçıoğlu ve ben. Resimde iki uçta oturanlar.
Dün Vedat Orakçıoğlu’nun öldüğü haberi geldi. Şimdi o resimden son kalan olarak Vedat’ın anısına bir şeyler yazma görevi bana kaldı.
Bu, bir annenin ölen çocuklarını gömmesi gibi.
Bir anlamda “politik çocuklarımdı” hepsi. En azından hepsinin önce “Doktorcu” sonra da bir kısmının (Selim ve Vedat’ın) “Troçkist” olmasına vesile olmuştum. Benimle ilişkilerinden sonra hayatları olağan bir akışı bırakarak başka bir yöne akmaya başlamıştı. Dolayısıyla bir sorumluluğum vardı hep.
Aslında önce benim ölmem gerekirdi. Resimdekilerin içinde en sağlıksız, en sık ve ağır hastalanan bendim. Ama hepsi benden önce gittiler. Bana da arkalarından yazmak düştü.

11 Ekim 2018 Perşembe

Selim’i Uğurlarken


Ayrılık yaklaşıyor her gün biraz daha,
Güzelim dünya elveda
Ve merhaba
Kainat
Nazım Hikmet
(Dördüncü Enternasyonal’den Münihli Alman yoldaşlarının Selim için yazdıkları “Nachruf”un (Anma yazısı veya konuşması) başına koydukları şiir)
Münih merkez istasyonu (Hauptbahnhof) yakınında, adı Vietnamca “Su” anlamına gelen küçük çocuğu ile beni uğurlamaya gelen, artık kocaman olgun bir adam olan Selim’in oğlu Adem’e yarım buçuk Almancamla, “babanı nasıl algılıyordun bir çocuk olarak?” diye sordum.
Sordum, çünkü kanımca bizim gibi hayatını sosyalizm için devrimci mücadeleye veren insanların çocuklarının bizler hakkındaki izlenimleri, algıları bizlerin onlar hakkındaki düşünce, izlenim ve algılarından çok daha önemlidir. Tıpkı büyüklerin çocuklardan öğrendiğinin çocukların büyüklerden öğrendiğinden daha fazlası olması gibi.
Eğer tam doğru anladıysam, Adem, mealen “Babam yaptıklarıyla gurur (“Stoltz”) duyuyordu, ama aynı zamanda bulunduğu durumdan mutlu değildi. Ama biz çocukları ve ailesi için elinden gelen her şeyi yapıyordu” dedi.