Antikapitalist Müslümanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Antikapitalist Müslümanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Demokrasi ve İslam ("Demokratik İslam Konferansı" vesilesiyle)

Bu hafta sonu Diyarbakır’da “Demokratik İslam Konferansı” toplanıyor. Bu vesileyle Demokrasi ve İslam ilişkisini sosyolojik, yani Marksist kavramlara ele alıp incelemeye ve Konferansın somut anlamını kavramaya çalışalım.
Allah’ı fizik veya metafizik bir olgu olarak (Allah var mıdır? Varlığı kanıtlanabilir mi? İnsan yaratılmış mıdır yoksa maymundan mı gelmiştir?) veya epistemolojik bir sorun (Allah’ın varlığı kanıtlanabilir mi? Akıl mı inanç mı?) olarak veya hukuki bir sorun (yani bir inanç ve vicdan hürriyeti sorunu) olarak ele almak, kavramsallaştırmak tam da Aydınlanma’nın Din ve Allah kavramlarıyla düşünmenin tam kendisidir.
Diğer bir ifadeyle sosyolojik (toplumsal) bir olguyu, fizik, epistemolojik veya hukuki kavramlarla ele alıp tanımlama girişimi olmaktan öteye gitmezler. Ama bu girişimin kendisi sosyolojik olarak bir dinin, yani modern toplumun dininin, yani Aydınlanma ve onun karşı devrimci biçimi olan ulusçuluğun din kavrayışı ve tanımlamasından başka bir şey değildir.

5 Şubat 2014 Çarşamba

Muhammet ve Marks – Donkişot’ta İhsan Eliaçık’ın “İslam ve Mülkiyet” Söyleşisinin Düşündürdükleri

Dün akşam, Kadıköy, Yeldeğirmeni’ndeki “İşgal Evi” Don Kişot’ta, İhsan Eliaçık’ın “İslam ve Mülkiyet” konulu söyleşisi vardı. Buz gibi havaya rağmen küçük salon tıklım tıklım doluydu. Toplantıyı tertipleyen arkadaşlar konuyu seçerlerken muhtemelen, Don Kişot’taki “işgal Evi”nin, mülkiyet hakkına bir tecavüz olarak değerlendirilebileceği gibi bir kaygıyla davranmış olmalıydılar. Gerekçesi ne olursa olsun, isabetliydi ve güzel bir toplantı oldu. “Roket soba” henüz hala verimli çalışamadığı; salonun deliklerinden buz gibi hava girdiği için buz gibi salonda; geçen yazın Gezi Günlerini aratmayan sıcak bir atmosfer vardı ve “Gezi Ruhu”nun, henüz ölmediği ve yaşadığı, hissediliyordu.
Toplantıda konuşulanların yol açtığı kimi düşüncelere geçmeden önce, Don Kişot “işgal evi” hakkında kısa bir açıklama yararlı olabilir.
*
Don Kişot “işgal evi”, aslında bir işgal evi değildir. Müteahhidin biri, 15 kadar önce, oraya bir apartman dikmeye kalkmış ve aynı binayı birbirinden farklı beş kişiye satmış. Yani dolandırıcılık yapmış. Sonra da inşaat öyle yarım kalmış. Bina yıllardır yarım kalmış bir inşaat olarak öylece duruyormuş ve adeta bir çöplüğe dönüşmüş.