“Daha büyük güvenle ve metanetle zafere doğru yürüyebilmemiz için tek bir eksiğimiz var: bütün ülkeler devrimcilerinin, taktiklerinde azami esneklik göstermeleri gereğinin açık ve derin duyusu. Bugün devrimci hareketin en önemli eksiği ve özellikle ilerlemiş ülkelerdeki hareketin en büyük eksikliği işte bu bilincin olmamasıdır ve pratikte bu bilinçten esinlenebilme sanatının olmamasıdır”(Lenin, “Sol” Komünizm: Bir Çocukluk Hastalığı, abç.)
*
“Biz teoride ne kadar uzlaşmak nedir bilmez, en küçük bir prensip
pazarlığını en müthiş aykırılık sayarsak, pratikte o kadar "sivrisinekten
yağ çıkarmak", ya da "domuzdan kıl koparmak" zorundayız.
Buradaki taktik esnekliği işte bu anlama gelir. Esnekliğin burada başlıca iki
anlamı vardır.
1-
Eğilip bükülebilir olmak: Okuma kitaplarında hep görmüşüzdür:
Fırtına ortalığı kasıp kavururken sert meşe, ağır gövdesiyle bir milim
bile eğilmeye razı olmaz, oysa dere kıyısındaki kurnaz saz, fırtına sürdükçe
"yerle yeksan olur", çamurlara doğru eğilir. Fırtına geçtikten sonra
meşe, dalı budağı kırılmış bir küstü kütük şeklinde mahvolmuş görünür. Fakat saz,
hiçbir şey olmamış gibi, yine ayakta dimdik!.. İşte taktik esnekliği derken,
komünizmin anladığı, bu tür yapı ve
prensiplerini bozmaksızın eğilip bükülmedir. Meşe ile saz kıssasından
çıkarılacak hisse de budur: Burjuvazinin saldırısı fırtınalaştı mı, kırılıp
dökülmeden eğilmek, sonra dimdik ve olduğu gibi kalkmak için, fırtınaya
uymaktır.”
(Dr. Hikmet Kıvılcımlı, “Yol”,
“Taktik Ana Halkası: Legaliteden
Yararlanma”. abç.)