30 Ekim 2015 Cuma

Dünya’da ve Türkiye’de Neden Güçlü Demokratik Hareketler Yoktur?


Gerek Türkiye’de; gerek dünyada demokrasi mücadelesinin böylesine güçsüz olmasının ve son duruşmada ardında bilince çıkmamış demokratik özlemler bulunan toplumsal hareketlerin demokrasiye düşman politikaların aracı haline gelmelerinin, biri üst diğeri alt sınıflardan kaynaklanan iki temel nedeni vardır.
Birincisi egemen sınıfın korkaklığıdır; yani Burjuvazinin korkaklığı. Ama bunu şöyle de ifade etmek mümkündür: sınıfların çıkarları ve karakterleri özdeş değildir veya çakışmaz.
Kapitalizm (Ya da bir bütün olarak burjuvazinin tarihsel ve genel çıkarı) kendi saf mantığı içinde, demokrasi ile yani insanların biçimsel eşitliği ile çelişmez.
Çünkü işgücü denen metanın maddi ve manevi özellikleri onun kullanım değeri üzerinde herhangi bir etkide bulunmaz. Bütün diğer metalarda ise o malın maddi ve manevi özellikleri onun kullanım değerini belirler.

27 Ekim 2015 Salı

#İstifa Hareketi ve Erdoğan

Kuran’ın Ali İmran Suresi’nin 185’inci ayetinde ve bazı mezarlıklarda “Her canlı ölümü tadacaktır.” diye yazar.
Türkiye’de ve hatta Ortadoğu’da yaşayan herkes “Erdoğan’dan nasıl kurtuluruz” sorusuyla karşılaşacaktır.
Bu cumartesi, #istifa hareketi, daha da kısa adıyla #istifa bu soruyu sorarak ve ona somut bir cevap vererek yola çıktı.
#istifa diyor ki,
Erdoğan bugün baş sorundur, dolayısıyla baş hedef Erdoğan olmalıdır. Çünkü AK Parti, hükümet, başbakan, bakanlar vs. hepsi Erdoğan’ın fiili darbe rejiminin basit avadanlıklarıdır. Onları hedef almak, hem hedef şaşırtmaktır; hem de bir hedefte birleşecekleri dağıtır ve azaltır. Daha fazla hedef, daha sağlam bir birlik ve birleşeceklerin daha büyük bir niceliği anlamına gelmemektedir. En geniş ve sağlam bir birlik Erdoğan’ın #istifa’sı hedefi etrafında sağlanabilir. Sadece Erdoğan’ı hedef almak onu yedek olarak kullandıklarından tecrit edebilir.
#istifa diyor ki,

24 Ekim 2015 Cumartesi

#İstifa Hareketi’ne Katılmak İçin Ne Yapmak Gerekir?

Bir kağıt veya bez parçasına #İstifa yazıp göğsümüze iğneleyeceğiz veya bantla yapıştıracağız.
·       Slogan atmayacağız, bağırmayacağız, müzik çalmayacağız; sessiz olacağız. Elbet yanımızdakiyle konuşabilir, sohbet edebiliriz.
·       Flama, bayrak, pankart taşımayacağız.
·       Böyle yapan başkalarıyla da her gün aynı yer ve saatlerde anlaşıp, orada bulunacağız.
·       Orada, sokaktaki normal insanlar olarak, kimimiz yürüyeceğiz, kimimiz duracağız, kimimiz oturacağız, kimimiz sohbet edeceğiz; kimimiz tavla oynayacağız; kimimiz origamiden turna kuşu yapacağız vs., vs.. Özetle her zaman herkesin yaptıklarından farklı bir şey yapmayacağız; yayaların olağan davranışlarını göstereceğiz. Hepsi bu.
·       Tek fark göğsümüzde #İstifa yazısı olacaktır. Bu da herkesin en temel hakkıdır.
·       Milyonlarca insan böyle davrandığında, bunun karşısında hiç kimse duramaz.

·       #İstifa Hareketi

23 Ekim 2015 Cuma

Sivil Bir Direniş Hareketi İçin Davet


Herkes bu günlerde seçimlere odaklanmış durumda. Ama unutulan bir gerçek var. Erdoğan seçimlerden bağımsız olarak bir sorundur. Erdoğan sorunundan kurtulmak, seçimlere bağlı değildir. Erdoğan fiili bir darba yapmıştır ve bunu da kendisi açıkça ifade etmiştir.
O halde bu darbe rejimine son vermek, en acil sorundur. Erdoğan oradan gitmeden hiçbir sorun gündeme alınamaz ve çözümlenemez durumdadır. Bu basit gerçeği atlayan her politik davranış bu gerçeğin duvarına çarpacaktır.
Bu önermelerden hareket eden bir yurttaş girişimi, Erdoğan İstifa isimli e-mail grubunda, bir süredir, Erdoğan’ı istifaya zorlamak için ne yapmak gerekir diye tartışıyordu[1].
Tartışmalar sonunda sadece #istifa parolasıyla, (kim olduğunu izaha bile gerek yok diye düşünerek) bir sivil hareket başlatmayı ve tüm yurttaşlara bu yönde bir çağrı yapmayı kararlaştırdılar. Bu cumartesi, yani yarın (24. Ekim. 2015) Kadıköy’de ve mümkün olan diğer yerlerde, bu #istifa hareketini başlatacaklar.

14 Ekim 2015 Çarşamba

#Erdoğanİstifa Yurttaşlar Girişimi'nin Bildirisi ve Çağrısı

Yurttaşlara Çağrı
Türkiye’deki tüm sorunların kökü Erdoğan’dır.
Kürtlerle savaş, onun başkanlık ihtirası için başlamıştır; Suriye’de milyonlarca insanın düştüğü durum onun emperyal hayallerinin bir ürünüdür. Yolsuzluk, katliam… Medya operasyonları, yargıya müdahale, delil karartma ve saymakla bitiremeyeceğimiz icraatlar…
Erdoğan’ı demokratik yollarla saraydan def etmeden Türkiye’deki hiçbir sorun çözülemez!
Erdoğan’ı seçimler yoluyla gönderebileceğimizi sananlar sahte hayaller yayarak Erdoğan’a zaman kazandırıyor. Ancak Erdoğan için başkanlık ve hesap verme arasında üçüncü bir seçenek yoktur. Dolayısıyla kendisinden “milli irade”ye saygı duyması beklenemez. Erdoğan orada olduğu müddetçe seçimlerin olacağının veya olsa dahi bunun adil olacağının garantisi yoktur. Seçimde yenilirse, bunu kabul edeceğinin de…

12 Ekim 2015 Pazartesi

Ne Yapmalı?

Gazeteci Can Dündar dünkü yazısını şöyle bitiriyordu:
“Korkmayalım. Yılmayalım. Sinmeyelim.
Şahsi iktidarı için meydanı ateşe veren Nemrud’lara karşı, yangına su taşıyan karıncalar gibi, barışın yanında kümelenerek hiç değilse safımızı belli edelim.
Bu yangını söndürelim.
Nemrud’u devirelim.
Bu güzel sözler ne yazık ki somut içerik ve biçim hakkında bir şey söylemiyor; kategorik olmaktan öteye gitmiyordu
“Bu somutluk bir gazetecinin değil; politikacıların görevidir.” Denebilir.
Peki, politikacı ne yapıyor?

10 Ekim 2015 Cumartesi

Ankara Katliamından Sonra Tekrar Hatırlatmalar – Erdoğan Herşeyi Yapacaktır

Aylardır defalarca yazdık ve yazıyoruz. Erdoğan için geri dönüş yoktur, en kanlı güçlerle ittifak içindedir ve her şeyi yapacaktır. Seçimler olacakmışçasına seçimlere odaklı politika yanlıştır. Hemen şu an Erdoğan’a karşı kitle direnişleri örgütlenmelidir.
Maalesef bunlar uzayın sağır boşluklarında kaybolup gidiyor.
Aşağıda son iki ayda yazılanlardan birkaç örnek:
*
“Erdoğan’ın darbesini, imparatorluk tacıyla (sultan kavuğuyla) donatmasının önündeki en büyük engel HDP olmaya devam ediyor. Erdoğan, sultasını kurabilmek için ne yapıp edip HDP’nin seçimlere katılmasını engellemek veya bunu engelleyemiyorsa, seçmeni HDP’ye oy veremez durumda bırakmak zorundadır.
Bu durumda Erdoğan’ın darbesine ve dikta rejimine karşı savaşın esas alanı HDP olacaktır.”
20-08-2015 – HDP’yi Savunmak

Che’nin Che Olmadan Önceki Yolculukları (“Motorsiklet Günlüğü”nün Düşündürdükleri)

... rastlamayacaksın yabanıl Poseidon'a
taşımıyorsan onu eğer kendi ruhunda
ruhun dikmiyorsa eğer onu karşına.
... Hep aklında olsun İtaki.
Oraya varmaktır hedefin senin.
... yaşlı biri olarak yanaş adaya,
yolda kazandıklarınla zengin biri olarak
zenginlikler bekleme İtaki'den.
Bu güzel yolculuğu İtaki verdi sana.
Yola çıkmazdın o olmasaydı eğer.
... Yoksul görünüyorsa da sana, aldatmadı seni İtaki.
Böylesine bilgeleşmişken, bunca kazanımla,
anlamış olmalısın artık, ne demektir İtakiler.
(Kavafis - H. Milas, Ö. İnce)

İlk bakışta her yolculuğa bir hedefe varmak için çıkılır; yol ve yolculuk o hedefe varmak için bir araçtır. Ama derinden ve sonuçlara bakılınca, hedefin kendisi yola çıkmak için bir araçtır. Yolun kendisinde yolcu ve amaçlar da değişir. Yol bu oluş, bu gidiş, bu değişimin metaforu olarak görüldüğünde, yolun ve yolculuğun kendisidir gerçek amaç.

7 Ekim 2015 Çarşamba

Bilim, Sanat, Politika ve Milliyetçilik

Bu yılki Nobel kimya ödülünü, İsveç’ten Thomas Lindhal, Amerika’dan Paul Modrich ve yine Amerika’dan (Mardin doğumlu ve çifte vatandaş) Aziz Sancar kazanmışlar.
Türkiye’de muhalif ve demokrat olduğu düşünülenlerin bile nasıl gerici birer miliyetçi olduğu, Sancar’ın Türk mü, Kürt mü, Arap mı olduğu tartışmalarına yansımış.
Milliyetçiler insanların tıpkı gölgeleri gibi olmaszsa olmaz milliyetleri olacağını varsayarlar ve gerici milliyetçiler de bu milliyetin dille ya da soyla veya ırkla, dinle belirlendiğini varsayarlar.
Ama bu gerici milliyetçilik sadece Türkiye’de yok. Bütün dünyada bu milliyetçiler aynıdır. Sadece kiminde daha rafine ve ince, kiminde daha kabadır.
Aşağıda Almanya’da bu işin daha rafine ve ince biçimde yapıldığına dair eski bir yazımız yer alıyor.
Bu vesileyle Albert Einstein’i de anmadan geçmeyelim. Yüz yıl önce, 1915’te, bu yazıda söz konusu da olan Albert Einstein Genel Relativite Teorisi’ni son şekliyle formüle etmişti. 25 Kasım 1915’te yayınlanan bu teori, üç buçuk sayfa kadardı.

Erdoğan Nasıl Gitmez, Nasıl Gider, Nasıl Gitmeli?

Halkın dediği gibi, “bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış, elbet Erdoğan’a da kalmaz”. Elbet bir gün gidecektir.
Bir Çin atasözü, “bir nehrin kenarında uzun zaman durursanız, bütün düşmanlarınızın cenazelerinin önünüzden birer birer geçtiğini görürsünüz” der. Elbet bir gün Erdoğan’ın cenazesi de yeterince uzun yaşayanların önünden geçecektir.
Son zamanlarda neredeyse bütün yazarların ve Facebook yorumcularının, korkularını bastırmak için, karanlıkta ıslık çalarca tekrarladıkları gibi sonunda “demokrasi kazanacaktır.”
Elbet Erdoğan gidecektir ve bu günler de geçecektir.
Ama yine halkın dediği gibi “elbet geçer ama deler de geçer”.