20 Aralık 2022 Salı

Yapay Zeka ile Bir Sohbet

Bir süre önce http://www.openai.com/ adresinde sorulara çok akıllı cevaplar veren ciddi sohbetler yapılabilen bir Yapay Zeka platformu hakkında yazılar çıkmıştı. Daha önce de kelimeleri girdi olarak alıp onlara göre göre hayali resimler yapabilen, yine aynı firmaya ait, Dall-e diye bir platformun haberleri çıkmıştı.

Gerçi ona hiç girip bakmadım ama, oyunlar için grafik yapan grafikçi bir tanıdığım, bazan ilham almak için bu yapay zekadan yararlandığını ama yakında yapay zekanın yaptığı işi elinden alabileceğini söylemişti.

17 Aralık 2022 Cumartesi

Spor, Futbol ve Politika Üzerine Yazılar

 

Spor, Futbol ve Politika Üzerine Yazılar - Bu derlemeyi Katar'da yapılan Dünya Futbol Şampiyonası vesilesiyle yaptık. Spor, Futbol, Ulusçuluk, Politika ilişkilerine dair pek alışılmamış görüşler dile getiriliyor. Yazılar elbette Marksist bir yönteme dayanıyor ama bilinen ve alışılmış Marksizmlere değil. Bir üstyapılar teorisi de olan bir Marksizm. Bunun pratik bir uygulaması, somutlaması.
Okuyunca bu daha iyi görülebilir.
EPUB ve PDF formatlarıyla. Kinde ve benzerlerinde okunmak için optimizedir. Çoğaltın, paylaşın, okuyun, okutun

Marksizmin Yeniden İnşası - Birinci Kitap - Uluslar ve Ulusçuluk Teorisine Giriş

 

Demir Küçükaydın - Marksizmin Yeniden İnşası - Birinci Kitap - Uluslar ve Ulusçuluk Teorisine Giriş - EPUB ve PDF formatlarıyla aşağıdaki linkten indirilebilir:

3 Aralık 2022 Cumartesi

21. Yüzyılda Milliyetçilik ve Kimlikler başlığıyla yapılan sunumun daha geniş videosu...

1848 Devrimlerinin arifesinde yazdıkları "Komünist Manifesto" Marks-Engels, söze "Avrupa'da bir heyula dolaşıyor, Komünizm heyulası" diye başlıyordu.Ama aynı günlerde bir başka heyula da ortaya çıktı: Uluslar ve Ulusçuluk Heyulası.Bugün "Komünizm Heyulası" ortalıkta yok, adeta unutuldu, ondan korkan yok. Ama Uluslar ve Ulusçuluk Heyulası tüm dünyayı ele geçirdi.Bugün yeryüzünde bir ulustan olmayan bir tek insan, bir ulusa ait olmayan bir karış toprak yoktur. Tüm devletler bir ulusal devlettir.Ve bu heyula tüm insanlığı lanetiyle çarpıyor. Ortaya çıktığı günden beri, bütün savaşlar, katliamlar, soykırımlar uluslar ve ulusçular tarafından yapıldı ve yapılıyor. İnsanlığı yok edebilecek bir atom savaşı uluslar arasında çıkacak. Uluslar ve ulusal devletlerin olduğu bir dünyada çevre ve iklim sorunlarının hiç biri çözülemez. Çünkü Hiç bir ulus ve ulusal devlet egemenlik hakkını, insanlığın genel çıkarını gözetecek, tüm insanlığı kapsayacak, dünya çapında bir organa vermeyecektir ve vermez.Öte yandan Uluslar ve ulusçuluk, sadece insanlığı değil, bu olguyu anlamak, açıklamak isteyen bütün teorisyenleri, bilim insanlarını da çarpıyor. Böylesine insanlığı pençesine almış, egemen ve hayati bir olgunun, hala bir tanımı yapılabilmiş, bir teorisi yokÖte yandan herkes bu yaygın ve egemen Şey'in ne olduğunu bildiğini düşünüyor ve bundan eminHatta insanların hiç küçümsenmeyecek bir bölümü, uluslara ve ulusçuluğa karşı olduğunu söylüyor ve onu lanetliyor.Ama insanlar karşı olup lanetledikleri şeyin ne olduğunu bilmiyor.Ve sadece bilmiyor da değiller bilmediklerini de bilmiyorlar.İşte konumuz bu: Bilindiği sanılanın bilinmediğini, neden ve nasıl bilinemediğini açıklamak., ulus ve ulusçuluğu saran esrar perdesini kaldırmak.Ve bu perde kaldırıldığında görülecek olan herkesi şaşırtacaktır.Sadece dünyadaki değil, Türkiye'deki aktüel sorun ve tartışmalar da doğrudan ulus ve ulusçulukla ilgili. Bütün can alıcı politik sorunlarda bir çözüm bulabilmek için, bu heyulanın, ulusçuluğun ve ulusun anlaşılması olmazsa olmaz koşuldur.O halde konu çok hayatidir. İnsanlık için ölüm kalım sorunudur.Sorunu yüzeyden değil, temelinden ele almanın, kendisini ve açıklanamazlığını da açıklamanın zamanıdır.

27 Kasım 2022 Pazar

Kıyafet Kavgasının Anlamı

(Bu yazıyı yirmi yıl önce bugün yazmışız. 27.Kasım.2022)
Baş örtüsünde sembolize olan Kıyafet kavgası niçin bu kadar önemlidir? Benzeri kavga ne nüfusunun çoğu Müslüman olan diğer ülkelerde, ne de başka ülkelerde görülmez. Niçin Türkiye’ye has bir görüngüdür ve bunca önemlidir?

Baş örtüsüne karşı çıkanlar da onu örtmek isteyenler de aynı neden ve kaygılarla bunca zıt gibi görünen konumlardadırlar, bu zıtlık onların temeldeki özdeşliğinden kaynaklanır.

26 Kasım 2022 Cumartesi

AKP İktidarı ve Sosyalistler (Bu Yazı 2002'de Yazılmıştı)

 Sosyalistlerde şöyle bir beklenti var: AKP bu kriz koşullarında iktidara geldi, bir süre sonra bu kriz onların da işini bitirecek, biz bu durumda özelleştirmeci ve liberal politikalara karşı, savaşa karşı sağlam bir tavır koyarsak, gelecek sefere sıra bize gelir.

Bu çocuksu beklentiler ve stratejiler iki bakımdan yanlıştır.

Birincisi, Bloğun Türk Sosyalistleri kanadının hatası, özelleştirmeciliğe, IMF’ye, Avrupa Birliği’ne karşı propagandaya yeterli ağırlık vermemekte değil, aksine demokrasiyi ikinci plana atışındaydı.

23 Kasım 2022 Çarşamba

Muhalefet ve HDP Erdoğan'ın Zaferine Giden Yolların Taşlarını Döşüyorlar

Muhalefet ve HDP Erdoğan'ın Zaferine Giden Yolların Taşlarını Döşüyorlar

Tekrar ve tekrar  özellikle HDP'nin yaptıklarını ve yapabileceklerini, Erdoğan'ın zaferini sadece ve sadece HDP'nin akıllıca hamlelerinin durdurabileceğini, bu akıllı hamlaların neler olabileceğini, Erdoğan'ın zaferinin diğer muhalefet için bir muharebenin kaybı ama HDP ve Demokratlar için bir savaşın kaybı anlamına geleceğini, günün en can alıcı sorununu demokrasi, Kürt sorununun çözümü, barış vs. değil, bizzat ve sadece Erdoğan'ın yenilgisi olduğunu tekrar göstermeye ve anlatmaya çalışıyoruz.

13 Kasım 2022 Pazar

Oydaşma'dan ilk izlenimler.

 


Şimdiye kadar puanlamaya katılanlar genellikle benim arkadaş ve abonelerim olduğundan, HDP'liler veya sempatizanları veya bazı akademisyenler olarak görülebilirler.

Bu kesim hakkında bir fikir vermek bakımından ilginç olabilecek bir itiraz veya direnç puanları ve grafiği.

En çok reddedilen Bahçeli, İkinci Erdoğan.

En büyük kabul gören Demirtaş.

Mavi çubuklu tabloda görülen eğri çizgi kabullenme eğrisi gibi görülebilir.

Sadece Geriye Kaçılmaz, İleriye de Kaçılır, Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa İleriye Kaçıyor

 


Politikada sadece geriye kaçılmaz, ileriye de kaçılır. Kılıçdaroğlu ileriye kaçıyor. Günün Acil sorunu Erdoğan'ın nasıl yenileceğidir. Bu soruna bir cevap vermeden, sanki yenilmiş gibi "zafer" sonrasını gündeme almak, ileriye kaçmaktır.

Kimse programları okumaz, o programların somut ifadesi olan sembollere, bayraklara, kişilere göre tavır alır geniş kitleler. Hele o programlar komisyonlarda, bin bir denge gözetilerek hazırlanmışsa her şeyi ve hiç bir şeyi söylemekten öteye gidemezler.
Altılı Masa, sadece seçim sonrası için programı öne alarak ileriye kaçmıyor, bizzat kendisinin belirlediği bu görevi de yapmıyor ve bundan da kaçıyor. Seçim sonrası için yapılacakları, Parti liderleri bir araya gelir birkaç saat içinde belirleyebilirler.
Komisyonlar Program ve strateji belirlemez, belirlenmiş ve üzerinde anlaşılmış program ve stratejilerin ayrıntıları ve ifadeleriyle uğraşabilirler. Komisyonlara program görevini vermek, aslında görevden kaçmaktan başka anlama gelmez.
Napolyon, hallolmasını istemediği işleri komisyonlara havale ederdi. Bu her zaman da böyle olmuştur. O halde Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa, programı komisyona havale ederek, aslında kendi belirlediği görevi yapmaktan da kaçmaktadır.
Günün acil sorunu Erdoğan'ın nasıl yenileceğidir. Bu da Erdoğan'ı yenecek, kitlelerin önüme çıkabilecek adayın kim olacağı sorusunu getirir. Muhalefetin böylesine derin fay hatlarıyla bölündüğü bir ortamda en geniş kesimlerin desteğini alabilecek aday kim sorusu önem kazanır.
En geniş kesimlerin desteğini alacak aday kim olmalı sorusu ise bunun en sağlıklı nasıl belirlenebileceği sorusunu gündeme getirir. Anket şirketlerinin ve çoğunluk esasına dayanan seçimlerin mantığı ve paradigması geniş kitlelerin en kabul ettiği kişiyi bulmayı sağlamaz.
En geniş kabul güreni bulmanın yolu en az reddedileni bulmaktan geçer. En az reddedileni bulmak ise, herkesin tüm adaylar hakkında ne kadar reddettiğine ilişkin bir puan vermesi ile bulunabilir. En az ret (direnç) puanı alan en kabul edilebilirdir.
Biz en az reddedileni bularak başkanı veya başkan adayını veya başka bir kararı almaya OYDAŞMA diyoruz. Bu yöntemin tanınması ve kavranması için bir deneme anketi hazırladık. Aşağıda linki bulunan ankete katılın. Sadece katılmakla kalmayın size en uzak görüştekilerle de paylaşın.
Aşağıdaki linke tıklayarak ankete katılabilir ve başkalarına maille yollayabilir, sosyal medyada paylaşabilir, başka haberleşme mecralarında paylaşabilirsiniz. Böylece örneğin muhalefetin adayının en doğru biçimde nasıl tespit edilebileceği hakkında bir fikir edinebilirsiniz.
(Lütfen katılınız ve başkalarıyla paylaşınız.)
Toplumda En Geniş Kesimin Desteğini Alacak Bir Cumhurbaşkanı İçin Deneme, Öğrenme ve Fikir Edinme Oylaması https://forms.gle/qmfhU4f8PT8GCT9H7

6 Kasım 2022 Pazar

Demirtaş'ın Anketi, Paradigma Değişimi, Program ve Taktik Olarak Oydaşma...

Bu videoda Demirtaş'ın anketinin kısa bir eleştirisi, daha sonra Günün Acil görevi ve klasik bize en yakın, en demokrat adayı gösterme veya destekleme paradigmasından, en geniş kesimlerin desteğini kazanarak Erdoğan'ın yenilmesini sağlayacak aday paradigmasına geçiş gereği, böyle bir adayın partiler arası pazarlıklarla belirlenemeyeceği, Oydaşma yönteminin en rasyonel çözüm olduğu, Ayrıca Demokrat ve Sosyalistlerin Oydaşmayı ülkede ve dünyada temel karar alma yöntemi olarak gündeme getirmesi gereği, aynı zamanda bu yöntemin tanıtılması için neler yapılabileceği ve bunun için yardım talebi.

4 Kasım 2022 Cuma

Muhalefetin Başkan Adayı Sorunun Çözümü: "Kim?" Değil "Nasıl Belirlenmeli?" sorusundadır.

 


Daha önce bugün yakalanacak ana halka nedir sorusunu sormuş bu sorunun cevabının yeni bir soru olduğunu, "Yanlış Sorulara Doğru Cevaplar Verilemez"  başlıklı videoda ele alarak, Bugünün en can alıcı sorunu, yakalanacak ana halka, Erdoğan'ın başkanlığına son verilmesi olduğunu belirtmiştik. Bu da yeni bir soruyu gündeme getiriyordu: "Erdoğan Karşısında Kim Zafer kazanabilir?", Bu videoda ise, bu Kim'in cevabının en doğru biçimde ancak "Nasıl?" sorusunda olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Çünkü nasıl belirleneceği aynı zamanda muhalefetin içindeki kutuplaşmaları da aşmanın tek yoludur.

Muhalefetin Başkan Adayı Sorunun Çözümü: "Kim?" Değil "Nasıl Belirlenmeli?" sorusundadır.

Daha önce bugün yakalanacak ana halka nedir sorusunu sormuş bu sorunun cevabının yeni bir soru olduğunu, "Yanlış Sorulara Doğru Cevaplar Verilemez"  başlıklı videoda ele alarak, Bugünün en can alıcı sorunu, yakalanacak ana halka, Erdoğan'ın başkanlığına son verilmesi olduğunu belirtmiştik. Bu da yeni bir soruyu gündeme getiriyordu: "Erdoğan Karşısında Kim Zafer kazanabilir?", Bu videoda ise, bu Kim'in cevabının en doğru biçimde ancak "Nasıl?" sorusunda olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Çünkü nasıl belirleneceği aynı zamanda muhalefetin içindeki kutuplaşmaları da aşmanın tek yoludur.

1 Kasım 2022 Salı

Demokrasiye Karşı Cumhuriyet; Bonapartizm ve Jakobenizm; Blockchain, Bitcoin, Oydaşma

 

Demirden Kapılar Bu yayında Cumhuriyetin demokrasiye karşı bin silah olarak kullanılması, Demokrasi ile Cumhuriyet arasında doğrudan ve zorunlu bir ilişki bulunmadığı; neden en ileri demokrasilerin Krallık olduğu; Doğu ve Batı gelişim zıtlıkları; Sezarizm, Bonapartizm ve Jakobenizm kavramları ve anlamlarının değişimi; Brezilya seçimleri vesilesiyle Süreksiz Devrim'ler çağı, Uluslara ve ulusal devletlere karşı sürekli devrimler gerektiği, Twitter'i Elon Musk'un satın alması ve Jack Dorsey'in Blockchain'e dayanacak kimsenin olmayan ağ projesi, Medya ve Haberleşme alanında demokratik programın ne olması gerektiği gibi konulara giriyoruz.· cumhuriyet-demokrasi

Demokrasiye Karşı Cumhuriyet; Bonapartizm ve Jakobenizm; Blockchain, Bitcoin, Oydaşma

Bu yayında Cumhuriyetin demokrasiye karşı bin silah olarak kullanılması, Demokrasi ile Cumhuriyet arasında doğrudan ve zorunlu bir ilişki bulunmadığı; neden en ileri demokrasilerin Krallık olduğu; Doğu ve Batı gelişim zıtlıkları; Sezarizm, Bonapartizm ve Jakobenizm kavramları ve anlamlarının değişimi; Brezilya seçimleri vesilesiyle Süreksiz Devrim'ler çağı, Uluslara ve ulusal devletlere karşı sürekli devrimler gerektiği, Twitter'i Elon Musk'un satın alması ve Jack Dorsey'in Blockchain'e dayanacak kimsenin olmayan ağ projesi, Medya ve Haberleşme alanında demokratik programın ne olması gerektiği gibi konulara giriyoruz.

30 Ekim 2022 Pazar

Sınıflar, Devlet ve Tarih Üzerine Düşünceler

 

Bu yayında Cumhuriyet'in kuruluşu ve tartışmalar vesilesiyle, Devlet teorisinin eksikliği ve yetersizliği üzerinde durulmakta, Buna ilişkin bazı sorular sorulur belli noktalara dikkat çekilmeye çalışılmakta.

Sınıflar, Devlet ve Tarih Üzerine Düşünceler

Bu yayında Cumhuriyet'in kuruluşu ve tartışmalar vesilesiyle, Devlet teorisinin eksikliği ve yetersizliği üzerinde durulmakta, Buna ilişkin bazı sorular sorulur belli noktalara dikkat çekilmeye çalışılmakta.

27 Ekim 2022 Perşembe

Yanlış Sorulara Doru cevaplar Verilemez. Seçimlerde Doğru soru Nedir?


Yanlış Sorulara Doğru Cevaplar Verilemez.

Bu videoda Seçimler konusunda Muhalefet, Sosyalistler ve HDP'nin tavrı eleştiriliyor. Onların doğru sorular sormadığı dolayısıyla doğru cevaplar veremediği gösterilmeye çalışılıyor. Yanlış Sorulara Doğru Cevaplar Verilemez: Günün Doğru Sorusu: "Erdoğan Karşısında Kim kesin Zafer kazanır?"dır. Buna bağlı ikinci soru: "bu aday en doğru ve sağlıklı biçimde nasıl belirlenebilir"dir.

24 Ekim 2022 Pazartesi

Büyük Patlama, Bilim Sınıflaması ve Kavramı, Ontoloji, Toplumsal Varlık, İnanç, Tanrılar, Uluslar

Bu videoda, Bilim kavramının doğa bilimleri ile özdeş olarak tanımlanması, kullanılmasının nesnel toplumsal anlamı ve sonuçları, bunun için toplumsal varlığın fiziksel, metafiziksel veya organik bir varlık olmadığı, ortak kabullerle var olabildiği, bunların pek ala inançlara dayanabileceği ve dayandığı, daha iyi toplum nasıl var olabilir sorusunun, bilimi doğa bilimleriyle sınırlayan veya  "Toplum bilimleri" denen ideolojilerce (Antropolojiler ve Sosyolojiler) nasıl dışlandığı, bugünkü bilim kavramları ve bilimler sınıflamalarının ideolojik niteliği ele alınıyor.


19 Ekim 2022 Çarşamba

İsyanla Oynanmaz! (17 Ağustos 2015) Dünden Bugün İçin Dersler

Bu videoda geçen videoda sözünü ettiğimiz 2015'te 7 Haziran seçimlerinden sonraki süreçte yazdığımız, "İsyanla Oynanmaz" başlıklı yazıyı kısmen okuyarak bugünkü çizginin aynı temel yanlışlarla malul olduğunu örneklerle ve tarihsel deneylerden örneklerle göstermeye çalışıyoruz.

10 Ekim 2022 Pazartesi

Fizikteki Doğru ve Birbiriyle Çelişen Teoriler ve Bunun Marksizmdeki Benzeri Yapı ve Özne Çelişkis

Bu videoda yine kendiliğinden bir şekilde Fizikte son Nobel Ödülü, Quantum Dolaşıklık - Quantum ve Genel Görecelik Teorilerinin Çelişkisi - Bunun Marksizmdeki Benzeri: Manifesto ve Önsözdeki Yapı ve Özne Çelişkisi - Üstyapı Teorisinin Yokluğu - Bir Din Teorisinin Olmaması - Devrim kavramının Yeniden Tanımlanması - Marksizmin Bir Din Olması Gereği gibi konuları ele alıyoruz.


7 Ekim 2022 Cuma

Paleoantropologa Nobel Ödülü, Neandertal Genleri, Post Modern Çağ Ruhu v...

Bu videoda Nobel Ödülünün, Paleoantropolog ve Neandertal Homo Sapiens gen karışımı teorisyenine verilmesini vesile ederek, serbestçe ve kendiliğinden Nobel Ödülü vesilesiyle Biyoloji, Antropoloji ve Sosyolojinin bazı temel kavramlarını eleştiriyoruz. Ulus Din teorileri, Ontoloji, Marksizm, organ ve alet kavramlarının farkı, cansız, manevi organlar gibi konulara giriyoruz ve oradan da günümüz politikasına uzanıyoruz.

5 Ekim 2022 Çarşamba

Demirtaş, HDP, Öcalan, Kürt Hareketinin Açmazları ve Türk Sosyalistleri

Son günlerde Demirtaş, HDP ve KÜRT hareketinin ilişkileri üzerine epey yazıp çizmeler oldu. bazı arkadaşlar bu konuda bir video yapmamı istediler. Aslında bu konuları ele alan yığınla yazım da var, ama bir kez daha somut bir konu bağlamında tekrar ifade edeyim dedim görüşlerimi. biraz dağınık oldu, aslında bitince daha bir çok konuya değinemediğimi de gördüm ama esas sanırım ifade edilmişti. Daha ayrıntısını merak eden olursa kitaplarımı, yazılarımı indirebilir. Bloğumdaki yazılara bakabilir.

28 Eylül 2022 Çarşamba

HDP Muhalefetin ve Altılı Masa'nın kendi yenilgisinin taşlarını döşemesi...

HDP Muhalefetin ve Altılı Masa'nın kendi yenilgisinin taşlarını döşemesine nasıl son verebilir?...  HDP'liler ve Emek Özgürlük Bloğundan arkadaşlar, lütfen önerileri izleyin, paylaşın ve tartışmaya açın.

31 Temmuz 2022 Pazar

Bir Ulusçuluk ve Ulus Teorisi Bulunmamasının Ardında Bulunan Mantıksal Yanlış: Kendine Referans (Paradokslar, Antinomiler, Kendine Referanslar, Sonsuz Döngüler, Aksiyomatik Sistemler ve Marksizm) (Marksizm’in Yeniden İnşası – 08)


Epigraflara inanmayınız”

20. Yüzyılın Sonlarında

O. Cotton tarafından

Epigraflar üzerine yapılmış

bir derlemenin epigrafı.

Daha önce gördüğümüz gibi, şu olguyu hatırlayalım.

Marksizm’in bir Uluslar ve Ulusçuluk Teorisi yok, bunu bütün ciddi Marksistler kabul ediyor.

Bundan başka, uluslar ve ulusçuluk üzerine yazmış tüm ciddi araştırmacılar, sosyologlar, antropologlar, sosyal bilimciler vs. Marksist olmayan bir uluslar ve ulusçuluk teorisi de bulunmadığını genellikle kabul ediyorlar.

Hatta uluslar ve ulusçuluk üzerine yazan sosyal bilimcilerin çok önemli bir kısmı, açıkça veya fiilen ve utangaçça Ulusların ve Ulusçuluğun bir teorisinin olamayacağını, bir tanımının yapılamayacağını öne sürüyorlar. Yani ulusların ve ulusçuluğun bir teorisinin ortaya koyulamayacağına veya tanımının yapılamayacağına dair bir teori ortaya atıyorlar. (İşte bir paradoks: teori olamayacağına dair bir teori)

Keza “mucizevi yıl”ın (1983) üçlüleri (Hobsbawm, Gellner, Anderson), ulusların ve ulusçuluğun ne olduğunun ulusçulardan öğrenilemeyeceğini veya ulusçuların ulusun ve ulusçuluğun ne olduğunu anlayamayacaklarını söylüyorlar. (İşte bir başka paradoks: Ulusçular ulusçuluğun ne olduğunu anlayamazlar dolayısıyla onlardan ulusçuluğun ne olduğu öğrenilemez)

31 Mayıs 2022 Salı

Ulusçuluk ve Ulusçuların Ulusçuluk Tanımları (Marksizm’in Yeniden İnşası – 07)

 

(Marksizmin Yeniden İnşası” başlığıyla süren bu yazı serisine, bir süre önce geçirdiğimiz Covid 19 ve sonrasında devam eden, “Long Covid” veya “Post Covid” nedeniyle uzunca bir ara vermek zorunda kaldık. Bu nedenle önce kısa bir hatırlatma yapalım.)

Önce “Mucizevi Yıl” dediğimiz 1983’te “uluslar olduğu için ulusçular değil, ulusçular olduğu için ulusların var olduğu” önermesiyle özetlenebilecek, uluslar ve ulusçuluk ilişkisini ters yüz eden bir “Kopernik Devrimi” veya Marx ve Hegel ilişkisi analojisiyle “ayakları üzerine dikme” gerçekleştiğini ele aldık.

Sonra genellikle Marksistlerce “başı üzerine ters çevirme” veya idealizme geri dönüşmüş gibi karşılanan bu önermenin düşünce varlık veya altyapı üstyapı ilişkisini değil, hangi kategoriden bir toplumsal olgu karşısında olduğumuz sorunuyla ilgili olduğunu, Müslümanlar ve İslamiyet ilişkisi analojisiyle, yani İslam olduğu için Müslümanlar değil, Müslümanlar var olduğu için İslamın var olduğu örneğiyle gösterdik.

5 Mayıs 2022 Perşembe

Suriyeli ve Diğer Göçmenlere Karşı Türkiye’de Devlet Katliam Hazırlarken Öz-Savunma Üzerine Tarihsel Dersler

Genelkurmay, MİT ve Erdoğan ittifakı Türkiye’deki işçilerin en korunmasız, en zayıf kesimine (Göçmenlere) karşı bir pogrom (katliam) hazırlıyor. Sözüm ona Suriyeliler üzerinden Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak ister görünen ama aslında Devlete (Genelkurmay ve MİT’e) karşı duracak cesaretten yoksun, devlet yalakası Kemalistler, Ulusalcılar ve Laiklerin çok büyük bir kesini bu yangına körükle gidiyorlar.

Türkiye’de hala demokratik özlemlerin tek savunucusu olan Sosyalistlere bu durumda çok acil bir görev düşüyor: En kısa zamanda tüm olanaklarıyla Öz-Savunmayı hazırlamalıdırlar. Ama bunun için ilk elde Öz-Savunma fikrinin ve gereğinin dikkatlerin merkezine yerleşmesi, bu yöndeki tarihsel deneylerin az da olsa öğrenilmesi gerekmektedir.

14 Mart 2022 Pazartesi

Gericinin Gericisi Ulusçular Olarak Marksistler ve Marksizm (Marksizm’in Yeniden İnşası – 06)

Ulusçuluğun, “ulusal birimle” “politik birimin”, yani ulusla devletin ilişkisi, bunların birbiriyle çakışması, yani her ulusun bir devleti olması her devletin de bir ulusa dayanması anlamına geldiğini, bunun tüm ulusçulukların ortak özelliği olduğunu, ulusçuluğun özünü verdiğini, özel olarak vurgulamıştık.

Ve “ulusal birim”in, yani ulusun nasıl tanımlandığının kategorik olarak ulusçuluğun özüyle, ilgisi olmadığını; bu nedenle konu kategorik ve genel olarak ulusçuluk olduğunda, ulusun ya da “ulusal birimin” nasıl tanımlandığının hiçbir önemi olmadığını belirtmiştik.

Ulusun ya da “ulusal birim”in nasıl tanımlandığı ulusçuluğun ve ulusların farklarıyla ilgilidir.

Örneğin ulus bir dille, kültürle, tarihle, soyla, dinle hatta ırkla tanımlanmış olabilir, ama böyle tanımlanmalara karşı da tanımlanabilir, örneğin bir toprak parçasında yaşayanlarla, yani devlet, din, dil, tarih körü olabilir, yani bunların hiçbir politik anlamının olmadığı bir ulusçuluk da olabilir. Bu farklı ulusçulukların hepsi hepsi ulusçuluktur. Yeter ki, herhangi bir şekilde tanımlanmış ulusun bir devletle çakışması gerektiği, her ulusun bir devleti olması gerektiği ilkesi geçerli olsun veya savunulsun.

28 Şubat 2022 Pazartesi

“Keriz Silkelemek”

Eskiden “mapusçular alemi”nde “keriz silkelemek” diye bir deyim vardı. “Mapusçular alemi” ne demek? “Mapusçu adam” iyi hapis yatan adam demektir. Çok hapiste yatmış olmak, hapislere girip çıkmak insanı “Mapusçu” yapmaz. Mapusta yatmayı bilmek gerekir.

İşte o alemde, “keriz silkelemek” diye bir söz vardı. Özellikle dolandırıcılıktan yatanların kullandığı, onların mesleğine ilişkin bir deyimdi. Tabii o dolandırıcılar zamanında borsa falan yoktu. Bu nedenle “keriz silkelemek” sözü herkesçe bilinmezdi.

Sonra Borsa çıkmış, Büyük borsa oyuncularının veya spekülatörlerinin yaptığı bir iş olmuş bu “keriz silkelemek”. Bir menkulün fiyatını çeşitli numaralarla suni olarak yükseltip, bu işin acemilerinin değersiz menkulleri almasını ve fiyatının yükselmesini sağlayıp onları sümsüklemek anlamını kazanmış.

26 Şubat 2022 Cumartesi

Ukrayna’da Savaş - Ukrayna Meselesi mi Dünya Meselesi mi?

Özellikle Twitter ve Facebook’ta sol bilinenlerin yaptıkları tartışma ve değerlendirmelere bakınca, Sol’un sadece teori ve programdan yoksun olmadığını, en sıradan insanların bile düşünebileceği düzeyde politik bakıştan, strateji ve taktikten de uzak olduğunu, politik düşünme ve davranma yeteneklerini yitirdiklerini görüyorum. Ahlaki ya da hukuki (ki bunların gerçekliği de tartışma götürür, hangi davranışın ahlami ya da hukuki olduğu propagandasi güçlü olana göre belirleniyor) gerekçelerle alınmış tavırlar ifad edilerek yürek soğutuluyor veya vicdanlar rahatlatıyor.

Aslında aktüel gelişmeler üzerine yazmaya güç ve zaman harcamaktansa, kalan eneji ve zamanımı, daha uzun vadeli, daha temel ve genel sorunların aydınlanmasına ayırmak istiyorum ve elimden geldiğince bunu yapmaya çalışıyorum.

Ama bir yandan korkunç bir hafızasızlık ve bilinenlerin en sıradanlarının unutulması ortadayken, diğer yandan “Hocam tavrımız ne olacak” diye bunca talep varken birkaç küçük hatırlatma yapmadan  geçmeyelim ve bu vesileyle tutumumuzu açıklayalım.

25 Şubat 2022 Cuma

Ulusçuluk, Marksizm ve Marksistler (Marksizmin Yeniden İnşası – 05) - (Bu Yazıyı Şu An Okuyanlar Dahil Dünyadaki Bütün Marksistler Niçin ve Nasıl Ulusçudurlar?)

Önceki “Ulusar ve Ulusçuluk İlişkisi ve Marksistler başlıklı yazıda, Marksistlerin Uluslar ve Ulusçuluk ilişkisini temelden yanlış kavradıklaını, uluslar olduğu için ulusçular olduğu varsayımından hareket ettiklerini, doğru olanın ise, ulusçular olduğu için uluslar olduğunu, bu önermenin, Marksistlerin sandığının aksine, düşünce varlık veya altyapı üstyapı ilişkisini değil, uluslar ve ulusçuluğun hangi kategoriden bir olgu olduğunu ele aldığını, ulusçuluğun ulusa ön gelmesinin Marksizmle hiçbir çelişkisi olmadığını, aksine tam bir uyum içinde olduğunu göstermeştik.

Bu yazıda Marksistlerin sadece Ulusçular ve Ulus ilişkisini ters yüz etmekle kalmadıklarını, birer ulusçu olduklarını, ulusçuluğun dayandığı ilkeyi savunduklarını, ama bunu savunmanın ulusçuluk olmadığını savunduklarını, yine bununla diyalektik bir birlik içinde, ulusçuluğa ilişkin tanımlarının da ulusçuluğun ulusçuluk tanımları olduğunu göreceğiz.

11 Şubat 2022 Cuma

Ulusçuluk-Uluslar İlişkisi ve Marksistler (Marksizmin Yeniden İnşası – 04)

Üçüncü yazıda “Mucizevi Yıl” dediğimiz 1983’deki uluslar ve ulusçuluk ilişkisini ters yüz eden “Kopernik Devrimi”nden söz etmiş ve bu devrimi yapanların bile ulusun bir tanımını yapamadıklarını göstermiş ve sadece bir çıtlatma olarak, ilerde ayrıntısıyla ele almak üzere, kendi tanımımızı, uluslar ve ulusçuluğun bir Din olduğunu, yani din kategorisinden bir olgu olduğunu belirtmiş ve son bölümde, bu dördüncü yazıda Marksistlerin bu devrimi neden ve niçin kavrayamadıkları veya suskunlukla geçridikleri konusuna girelim demiştik.

Önce Marksizmin bir ulus ve ulusçuluk teorisi olmadığına dair önde gelen Marksistlerin saptamalarını ve bu saptamayı yapan Marksistlerin de böyle bir teori veya Ulus tanımı ortaya koyamadıklarını görelim. (Çünkü gelen kimi yankılardan bunun da pek bilinmediğini fark ettik. En azından Türkiyeli Marksistler bakımından.)

7 Şubat 2022 Pazartesi

Uluslar ve Ulusçuluğun Marksist Teorisi Sorunlar, Yapılanlar, Yapılamayanlar ve Yapılması Gerekenler (1) (Marksizmin Yeniden İnşası – 03)

Mucizevi Yıl (“Annus Mirabilis”) kavramı önce, Newton’un Londra’daki Veba salgınından kaçarak, esas memleketine döndüğü ve orada Gravitasyon (yerçekimi) ve Optik (ışık) yasalarını formüle ederek Klasik Mekaniği veya Fiziği kurduğu, 1665-1666 yılları için kullanılmıştır.

Ancak bugün bu kavram genellikle ve yaygın olarak Albert Einstein’in her biri bir Nobel almaya layık, fizikte bir devrim anlamına gelen dört denemesini (Kuantum fiziğinin temellerini atan ışığın fotoelektrik etkisi, Atom teorisini kanıtlayan Brown Hareketleri, Işık hızının sabitliği nedeniyle zaman ve uzayın değişmesi, yani Özel Görecelik Kuramı ve nihayet  yirminci yüzyılın ikonu haline gelmiş, E=mc2 formülüyle ifade edilen, Maddenin yoğunlaşmış Enerji olması ve birbirine dönüşebilirliği) yayınladığı 1905 yılı için kullanılmaktadır.

5 Şubat 2022 Cumartesi

Politik İslam, AKP ve Sosyalistler (2002)

(Kısa not: bu yazı 2002'de yazılmıştı. Hala aktüelmiş. Ersoy geçmişi referans almanın "gericilik" değil, modernizmin bir görünümü olduğunun farkında değil ve gericiliği hala kemalistlerin ona yüklediği anlamda kullanıyor. Haklı bir tepkiyi tamamen yanlış olarak temellendiriyor ve karşı tarafa güç ve silah vermekle kalmıyor kendi bulunduğu safları dağıtıyor. 5.02.2022)

Metodolojik sorunların canlı politik gelişmeler ve tavırlarla ilişkisinin yakıcılığı en iyi kendini dünya çapında Politik İslam ve Türkiye’de de AKP konusunda gösterir. Aydınlanmanın ilerlemeci tarih anlayışı ve Avrupa Merkezcilik gibi metodolojik sorunlar sosyalistlerin nasıl bir politika ve programlarının olacağı konusunda hayati önemdedir.

24 Ocak 2022 Pazartesi

“Terra incognita”ya Uzaydan Bir Bakış (Marksizmin Yeniden İnşası – 02)

Birinci yazının sonunda, “önce kuşbakışı son yirmi yıldaki çalışmalarımın hangi sorunlara bağlı olarak, nerelerden nerelere gittiğini, nerelerde yoğunlaştığını, hangi çıkmaz sokaklara saptığını vs. kısaca açıklayalım” diye sözü bağlamıştık.

Bu yazıda, daha sonra daha ayrıntılı olarak ele alacağımız konulara ve sorunlara, yukarıdan “kuşbakışı” hızlıca bir göz atalım. Atalım ki sonra konu ve sorunların bütün içindeki yeri kaybolmasın, ağaçlardan ormanı görememe durumuna düşülmesin.

Ama önce karşı karşıya bulunduğum çok temel soruna ilişkin birkaç söz.

Kullandığım kavramlar, örneğin Millet, Milliyetçilik, Din, Tarikat, Mezhep, Toplum gibi herkesin de kullandığı kavramlar.

Ama bu kavramlara benim yüklediğim anlamlar ile bugün yaygın olarak insanların onlardan anladıkları tamamen farklıdır. Bu tamamen farklı anlamlar esas olarak şöyle bir farklılıkla tanımlanabilirler: Herkes bu kavramları normatif kavramlar olarak kullanıyor. Normatif, yani toplumu ve ilişkileri düzenleyen kavramlar olarak kullanıyor. Ben ise bu kavramları sosyolojik olgular karşılığı ve analitik kavramlar olarak ve sosyolojik analiz sonucu ortaya çıkan sosyolojik anlamlarıyla kullanıyorum. Yani ortada normatif ve analitik zıtlığı var.

17 Ocak 2022 Pazartesi

Politik Mücadele ve Bilim (Marksizm) - (Marksizmin Yeniden İnşası - 01)

İhtiyaçların bilimlerin ilerlemesine yüz üniversiteden daha fazla etki yaptığı Engels’in de ifade ettiği bir olgudur.

Hatta bu önermeyi bir sosyolojik yasa olarak, genel eğilimi ifade eden bir teorem olarak tanımlamak daha da doğru olur.

Bu öyle derinden bir ilişkidir ki, iki milyon yıl boyunca taş baltanın neredeyse hiç değişmeden aynı kalması, Sümerlerden modern kapitalizme kadar, yani şunun surası birkaç yüz yıl öncesine kadar, binlerce yıllık uygarlık tarihi boyunca, tekniğin ve doğa bilimlerinin çok sınırlı gelişmesi ve nihayet son birkaç yüzyılda ise artan bir ivmeyle devasa gelişmesi, bu tamamen ters gibi görünen genel eğilimler bu yasayla açıklanabilir.

Ancak sadece doğa bilimlerinin ve tekniğin değil, Marksizmin, yani toplum biliminin evrimi de bu yasanın çerçevesinde açıklanabilir.

Marksizm bir “akademik disiplin” değil, bir bilim, toplum bilim (sosyoloji) olduğu için, yani ezilenlerin mücadelelerine kendini veren insanların, (ki bu insanlar da yine, var olan, yaşanan toplumsal gerçeklikle olanaklı ve gerekli olanlar arasındaki çelişkilerin bir sonucu olarak ortaya çıkarlar, bu çelişki nedeniyle insanlara ve ezilen sınıflara bir şeyler “yanlış”, “akıl ve ahlak dışı” olarak görünmeye başlar) bu mücadelelerinde değiştirmeye çalıştıkları toplumsal gerçekliği anlama ve açıklama çabalarının bir aracı olduğu için, bu mücadelelerin ihtiyaçlarına bağlı olarak evrim geçirir ve ilerlemeler sağlar.