Gerçi ona hiç girip bakmadım ama, oyunlar için grafik yapan grafikçi bir tanıdığım, bazan ilham almak için bu yapay zekadan yararlandığını ama yakında yapay zekanın yaptığı işi elinden alabileceğini söylemişti.
20 Aralık 2022 Salı
Yapay Zeka ile Bir Sohbet
17 Aralık 2022 Cumartesi
Spor, Futbol ve Politika Üzerine Yazılar
Marksizmin Yeniden İnşası - Birinci Kitap - Uluslar ve Ulusçuluk Teorisine Giriş
4 Aralık 2022 Pazar
3 Aralık 2022 Cumartesi
21. Yüzyılda Milliyetçilik ve Kimlikler başlığıyla yapılan sunumun daha geniş videosu...
30 Kasım 2022 Çarşamba
27 Kasım 2022 Pazar
Kıyafet Kavgasının Anlamı
(Bu yazıyı yirmi yıl önce bugün yazmışız. 27.Kasım.2022)
Baş
örtüsünde sembolize olan Kıyafet kavgası niçin bu kadar önemlidir? Benzeri
kavga ne nüfusunun çoğu Müslüman olan diğer ülkelerde, ne de başka ülkelerde
görülmez. Niçin Türkiye’ye has bir görüngüdür ve bunca önemlidir?
Baş örtüsüne karşı çıkanlar da onu örtmek isteyenler de aynı neden ve kaygılarla bunca zıt gibi görünen konumlardadırlar, bu zıtlık onların temeldeki özdeşliğinden kaynaklanır.
26 Kasım 2022 Cumartesi
AKP İktidarı ve Sosyalistler (Bu Yazı 2002'de Yazılmıştı)
Bu çocuksu
beklentiler ve stratejiler iki bakımdan yanlıştır.
Birincisi, Bloğun Türk Sosyalistleri kanadının hatası, özelleştirmeciliğe, IMF’ye, Avrupa Birliği’ne karşı propagandaya yeterli ağırlık vermemekte değil, aksine demokrasiyi ikinci plana atışındaydı.
23 Kasım 2022 Çarşamba
Muhalefet ve HDP Erdoğan'ın Zaferine Giden Yolların Taşlarını Döşüyorlar
20 Kasım 2022 Pazar
Üç buçuk saat konuşmuşum. Her şeyi ve Hiç Bir şeyi.
13 Kasım 2022 Pazar
Oydaşma'dan ilk izlenimler.
Şimdiye kadar puanlamaya katılanlar genellikle benim arkadaş ve abonelerim olduğundan, HDP'liler veya sempatizanları veya bazı akademisyenler olarak görülebilirler.
Bu kesim hakkında bir fikir vermek bakımından ilginç olabilecek bir itiraz veya direnç puanları ve grafiği.
En çok reddedilen Bahçeli, İkinci Erdoğan.
En büyük kabul gören Demirtaş.
Mavi çubuklu tabloda görülen eğri çizgi kabullenme eğrisi gibi görülebilir.
Sadece Geriye Kaçılmaz, İleriye de Kaçılır, Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa İleriye Kaçıyor
Politikada sadece geriye kaçılmaz, ileriye de kaçılır. Kılıçdaroğlu ileriye kaçıyor. Günün Acil sorunu Erdoğan'ın nasıl yenileceğidir. Bu soruna bir cevap vermeden, sanki yenilmiş gibi "zafer" sonrasını gündeme almak, ileriye kaçmaktır.
10 Kasım 2022 Perşembe
6 Kasım 2022 Pazar
Demirtaş'ın Anketi, Paradigma Değişimi, Program ve Taktik Olarak Oydaşma...
4 Kasım 2022 Cuma
Muhalefetin Başkan Adayı Sorunun Çözümü: "Kim?" Değil "Nasıl Belirlenmeli?" sorusundadır.
Muhalefetin Başkan Adayı Sorunun Çözümü: "Kim?" Değil "Nasıl Belirlenmeli?" sorusundadır.
1 Kasım 2022 Salı
Demokrasiye Karşı Cumhuriyet; Bonapartizm ve Jakobenizm; Blockchain, Bitcoin, Oydaşma
Demokrasiye Karşı Cumhuriyet; Bonapartizm ve Jakobenizm; Blockchain, Bitcoin, Oydaşma
30 Ekim 2022 Pazar
Sınıflar, Devlet ve Tarih Üzerine Düşünceler
Sınıflar, Devlet ve Tarih Üzerine Düşünceler
27 Ekim 2022 Perşembe
Yanlış Sorulara Doğru Cevaplar Verilemez.
24 Ekim 2022 Pazartesi
Büyük Patlama, Bilim Sınıflaması ve Kavramı, Ontoloji, Toplumsal Varlık, İnanç, Tanrılar, Uluslar
19 Ekim 2022 Çarşamba
İsyanla Oynanmaz! (17 Ağustos 2015) Dünden Bugün İçin Dersler
17 Ekim 2022 Pazartesi
16 Ekim 2022 Pazar
10 Ekim 2022 Pazartesi
Fizikteki Doğru ve Birbiriyle Çelişen Teoriler ve Bunun Marksizmdeki Benzeri Yapı ve Özne Çelişkis
7 Ekim 2022 Cuma
Paleoantropologa Nobel Ödülü, Neandertal Genleri, Post Modern Çağ Ruhu v...
5 Ekim 2022 Çarşamba
Demirtaş, HDP, Öcalan, Kürt Hareketinin Açmazları ve Türk Sosyalistleri
30 Eylül 2022 Cuma
28 Eylül 2022 Çarşamba
HDP Muhalefetin ve Altılı Masa'nın kendi yenilgisinin taşlarını döşemesi...
31 Temmuz 2022 Pazar
Bir Ulusçuluk ve Ulus Teorisi Bulunmamasının Ardında Bulunan Mantıksal Yanlış: Kendine Referans (Paradokslar, Antinomiler, Kendine Referanslar, Sonsuz Döngüler, Aksiyomatik Sistemler ve Marksizm) (Marksizm’in Yeniden İnşası – 08)
“Epigraflara inanmayınız”
20. Yüzyılın Sonlarında
O. Cotton tarafından
Epigraflar üzerine yapılmış
bir derlemenin epigrafı.
Daha önce gördüğümüz gibi, şu olguyu hatırlayalım.
Marksizm’in bir Uluslar
ve Ulusçuluk Teorisi yok, bunu bütün ciddi Marksistler kabul ediyor.
Bundan başka, uluslar ve ulusçuluk üzerine yazmış tüm ciddi
araştırmacılar, sosyologlar, antropologlar, sosyal bilimciler vs. Marksist
olmayan bir uluslar ve ulusçuluk teorisi de bulunmadığını genellikle kabul
ediyorlar.
Hatta uluslar ve ulusçuluk üzerine yazan sosyal bilimcilerin
çok önemli bir kısmı, açıkça veya fiilen ve utangaçça Ulusların ve Ulusçuluğun bir teorisinin olamayacağını, bir tanımının
yapılamayacağını öne sürüyorlar. Yani ulusların ve ulusçuluğun bir
teorisinin ortaya koyulamayacağına veya tanımının yapılamayacağına dair bir teori ortaya atıyorlar. (İşte bir
paradoks: teori olamayacağına dair bir teori)
Keza “mucizevi yıl”ın (1983) üçlüleri (Hobsbawm, Gellner, Anderson), ulusların ve ulusçuluğun ne olduğunun ulusçulardan öğrenilemeyeceğini veya ulusçuların ulusun ve ulusçuluğun ne olduğunu anlayamayacaklarını söylüyorlar. (İşte bir başka paradoks: Ulusçular ulusçuluğun ne olduğunu anlayamazlar dolayısıyla onlardan ulusçuluğun ne olduğu öğrenilemez)
30 Temmuz 2022 Cumartesi
15 Temmuz 2022 Cuma
2 Haziran 2022 Perşembe
9. Yılında Gezi Direnişi.- Kazım Gündoğan ve Demir Küçükaydın ile Hafıza Defter Can Tv'de... - 02.06.2022
31 Mayıs 2022 Salı
Ulusçuluk ve Ulusçuların Ulusçuluk Tanımları (Marksizm’in Yeniden İnşası – 07)
(“Marksizmin Yeniden İnşası” başlığıyla süren bu yazı serisine, bir süre önce geçirdiğimiz Covid 19 ve sonrasında devam eden, “Long Covid” veya “Post Covid” nedeniyle uzunca bir ara vermek zorunda kaldık. Bu nedenle önce kısa bir hatırlatma yapalım.)
Önce “Mucizevi Yıl”
dediğimiz 1983’te “uluslar olduğu için
ulusçular değil, ulusçular olduğu için ulusların var olduğu” önermesiyle özetlenebilecek,
uluslar ve ulusçuluk ilişkisini ters yüz eden bir “Kopernik Devrimi” veya Marx ve Hegel ilişkisi analojisiyle “ayakları üzerine dikme” gerçekleştiğini
ele aldık.
Sonra genellikle Marksistlerce “başı üzerine ters çevirme” veya idealizme geri dönüşmüş gibi karşılanan bu önermenin düşünce varlık veya altyapı üstyapı ilişkisini değil, hangi kategoriden bir toplumsal olgu karşısında olduğumuz sorunuyla ilgili olduğunu, Müslümanlar ve İslamiyet ilişkisi analojisiyle, yani İslam olduğu için Müslümanlar değil, Müslümanlar var olduğu için İslamın var olduğu örneğiyle gösterdik.
5 Mayıs 2022 Perşembe
Suriyeli ve Diğer Göçmenlere Karşı Türkiye’de Devlet Katliam Hazırlarken Öz-Savunma Üzerine Tarihsel Dersler
Genelkurmay, MİT ve Erdoğan ittifakı Türkiye’deki işçilerin en korunmasız, en zayıf kesimine (Göçmenlere) karşı bir pogrom (katliam) hazırlıyor. Sözüm ona Suriyeliler üzerinden Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak ister görünen ama aslında Devlete (Genelkurmay ve MİT’e) karşı duracak cesaretten yoksun, devlet yalakası Kemalistler, Ulusalcılar ve Laiklerin çok büyük bir kesini bu yangına körükle gidiyorlar.
Türkiye’de hala demokratik özlemlerin tek savunucusu olan Sosyalistlere bu durumda çok acil bir görev düşüyor: En kısa zamanda tüm olanaklarıyla Öz-Savunmayı hazırlamalıdırlar. Ama bunun için ilk elde Öz-Savunma fikrinin ve gereğinin dikkatlerin merkezine yerleşmesi, bu yöndeki tarihsel deneylerin az da olsa öğrenilmesi gerekmektedir.
14 Mart 2022 Pazartesi
Gericinin Gericisi Ulusçular Olarak Marksistler ve Marksizm (Marksizm’in Yeniden İnşası – 06)
Ulusçuluğun, “ulusal birimle” “politik birimin”, yani ulusla devletin ilişkisi, bunların birbiriyle çakışması, yani her ulusun bir devleti olması her devletin de bir ulusa dayanması anlamına geldiğini, bunun tüm ulusçulukların ortak özelliği olduğunu, ulusçuluğun özünü verdiğini, özel olarak vurgulamıştık.
Ve “ulusal birim”in,
yani ulusun nasıl tanımlandığının kategorik olarak ulusçuluğun özüyle, ilgisi olmadığını; bu nedenle konu kategorik ve genel olarak ulusçuluk olduğunda,
ulusun ya da “ulusal birimin” nasıl
tanımlandığının hiçbir önemi olmadığını belirtmiştik.
Ulusun ya da “ulusal
birim”in nasıl tanımlandığı ulusçuluğun ve ulusların farklarıyla
ilgilidir.
Örneğin ulus bir dille, kültürle, tarihle, soyla, dinle hatta ırkla tanımlanmış olabilir, ama böyle tanımlanmalara karşı da tanımlanabilir, örneğin bir toprak parçasında yaşayanlarla, yani devlet, din, dil, tarih körü olabilir, yani bunların hiçbir politik anlamının olmadığı bir ulusçuluk da olabilir. Bu farklı ulusçulukların hepsi hepsi ulusçuluktur. Yeter ki, herhangi bir şekilde tanımlanmış ulusun bir devletle çakışması gerektiği, her ulusun bir devleti olması gerektiği ilkesi geçerli olsun veya savunulsun.
28 Şubat 2022 Pazartesi
“Keriz Silkelemek”
Eskiden “mapusçular alemi”nde “keriz silkelemek” diye bir deyim vardı. “Mapusçular alemi” ne demek? “Mapusçu adam” iyi hapis yatan adam demektir. Çok hapiste yatmış olmak, hapislere girip çıkmak insanı “Mapusçu” yapmaz. Mapusta yatmayı bilmek gerekir.
İşte o alemde, “keriz
silkelemek” diye bir söz vardı. Özellikle dolandırıcılıktan yatanların
kullandığı, onların mesleğine ilişkin bir deyimdi. Tabii o dolandırıcılar
zamanında borsa falan yoktu. Bu nedenle “keriz silkelemek” sözü herkesçe
bilinmezdi.
Sonra Borsa çıkmış, Büyük borsa oyuncularının veya spekülatörlerinin yaptığı bir iş olmuş bu “keriz silkelemek”. Bir menkulün fiyatını çeşitli numaralarla suni olarak yükseltip, bu işin acemilerinin değersiz menkulleri almasını ve fiyatının yükselmesini sağlayıp onları sümsüklemek anlamını kazanmış.
26 Şubat 2022 Cumartesi
Ukrayna’da Savaş - Ukrayna Meselesi mi Dünya Meselesi mi?
Özellikle Twitter ve Facebook’ta sol bilinenlerin yaptıkları
tartışma ve değerlendirmelere bakınca, Sol’un sadece teori ve programdan yoksun
olmadığını, en sıradan insanların bile düşünebileceği düzeyde politik bakıştan,
strateji ve taktikten de uzak olduğunu, politik düşünme ve davranma
yeteneklerini yitirdiklerini görüyorum. Ahlaki ya da hukuki (ki bunların
gerçekliği de tartışma götürür, hangi davranışın ahlami ya da hukuki olduğu propagandasi
güçlü olana göre belirleniyor) gerekçelerle alınmış tavırlar ifad edilerek
yürek soğutuluyor veya vicdanlar rahatlatıyor.
Aslında aktüel gelişmeler üzerine yazmaya güç ve zaman harcamaktansa,
kalan eneji ve zamanımı, daha uzun vadeli, daha temel ve genel sorunların
aydınlanmasına ayırmak istiyorum ve elimden geldiğince bunu yapmaya
çalışıyorum.
Ama bir yandan korkunç bir hafızasızlık ve bilinenlerin en sıradanlarının unutulması ortadayken, diğer yandan “Hocam tavrımız ne olacak” diye bunca talep varken birkaç küçük hatırlatma yapmadan geçmeyelim ve bu vesileyle tutumumuzu açıklayalım.
25 Şubat 2022 Cuma
Ulusçuluk, Marksizm ve Marksistler (Marksizmin Yeniden İnşası – 05) - (Bu Yazıyı Şu An Okuyanlar Dahil Dünyadaki Bütün Marksistler Niçin ve Nasıl Ulusçudurlar?)
Önceki “Ulusar ve Ulusçuluk İlişkisi ve Marksistler” başlıklı yazıda, Marksistlerin Uluslar ve Ulusçuluk ilişkisini temelden yanlış kavradıklaını, uluslar olduğu için ulusçular olduğu varsayımından hareket ettiklerini, doğru olanın ise, ulusçular olduğu için uluslar olduğunu, bu önermenin, Marksistlerin sandığının aksine, düşünce varlık veya altyapı üstyapı ilişkisini değil, uluslar ve ulusçuluğun hangi kategoriden bir olgu olduğunu ele aldığını, ulusçuluğun ulusa ön gelmesinin Marksizmle hiçbir çelişkisi olmadığını, aksine tam bir uyum içinde olduğunu göstermeştik.
Bu yazıda Marksistlerin sadece Ulusçular ve Ulus ilişkisini ters yüz etmekle kalmadıklarını, birer ulusçu olduklarını, ulusçuluğun dayandığı ilkeyi savunduklarını, ama bunu savunmanın ulusçuluk olmadığını savunduklarını, yine bununla diyalektik bir birlik içinde, ulusçuluğa ilişkin tanımlarının da ulusçuluğun ulusçuluk tanımları olduğunu göreceğiz.
11 Şubat 2022 Cuma
Ulusçuluk-Uluslar İlişkisi ve Marksistler (Marksizmin Yeniden İnşası – 04)
Üçüncü yazıda “Mucizevi Yıl” dediğimiz 1983’deki uluslar ve ulusçuluk ilişkisini ters yüz eden “Kopernik Devrimi”nden söz etmiş ve bu devrimi yapanların bile ulusun bir tanımını yapamadıklarını göstermiş ve sadece bir çıtlatma olarak, ilerde ayrıntısıyla ele almak üzere, kendi tanımımızı, uluslar ve ulusçuluğun bir Din olduğunu, yani din kategorisinden bir olgu olduğunu belirtmiş ve son bölümde, bu dördüncü yazıda Marksistlerin bu devrimi neden ve niçin kavrayamadıkları veya suskunlukla geçridikleri konusuna girelim demiştik.
Önce Marksizmin bir ulus ve ulusçuluk teorisi olmadığına dair önde gelen Marksistlerin saptamalarını ve bu saptamayı yapan Marksistlerin de böyle bir teori veya Ulus tanımı ortaya koyamadıklarını görelim. (Çünkü gelen kimi yankılardan bunun da pek bilinmediğini fark ettik. En azından Türkiyeli Marksistler bakımından.)
7 Şubat 2022 Pazartesi
Uluslar ve Ulusçuluğun Marksist Teorisi Sorunlar, Yapılanlar, Yapılamayanlar ve Yapılması Gerekenler (1) (Marksizmin Yeniden İnşası – 03)
Mucizevi Yıl (“Annus Mirabilis”) kavramı önce, Newton’un Londra’daki Veba salgınından kaçarak, esas memleketine döndüğü ve orada Gravitasyon (yerçekimi) ve Optik (ışık) yasalarını formüle ederek Klasik Mekaniği veya Fiziği kurduğu, 1665-1666 yılları için kullanılmıştır.
Ancak bugün bu kavram genellikle ve yaygın olarak Albert Einstein’in her biri bir Nobel almaya layık, fizikte bir devrim anlamına gelen dört denemesini (Kuantum fiziğinin temellerini atan ışığın fotoelektrik etkisi, Atom teorisini kanıtlayan Brown Hareketleri, Işık hızının sabitliği nedeniyle zaman ve uzayın değişmesi, yani Özel Görecelik Kuramı ve nihayet yirminci yüzyılın ikonu haline gelmiş, E=mc2 formülüyle ifade edilen, Maddenin yoğunlaşmış Enerji olması ve birbirine dönüşebilirliği) yayınladığı 1905 yılı için kullanılmaktadır.
5 Şubat 2022 Cumartesi
Politik İslam, AKP ve Sosyalistler (2002)
(Kısa not: bu yazı 2002'de yazılmıştı. Hala aktüelmiş. Ersoy geçmişi referans almanın "gericilik" değil, modernizmin bir görünümü olduğunun farkında değil ve gericiliği hala kemalistlerin ona yüklediği anlamda kullanıyor. Haklı bir tepkiyi tamamen yanlış olarak temellendiriyor ve karşı tarafa güç ve silah vermekle kalmıyor kendi bulunduğu safları dağıtıyor. 5.02.2022)
Metodolojik sorunların canlı politik gelişmeler ve tavırlarla ilişkisinin yakıcılığı en iyi kendini dünya çapında Politik İslam ve Türkiye’de de AKP konusunda gösterir. Aydınlanmanın ilerlemeci tarih anlayışı ve Avrupa Merkezcilik gibi metodolojik sorunlar sosyalistlerin nasıl bir politika ve programlarının olacağı konusunda hayati önemdedir.
24 Ocak 2022 Pazartesi
“Terra incognita”ya Uzaydan Bir Bakış (Marksizmin Yeniden İnşası – 02)
Birinci yazının sonunda, “önce kuşbakışı son yirmi yıldaki çalışmalarımın hangi sorunlara bağlı olarak, nerelerden nerelere gittiğini, nerelerde yoğunlaştığını, hangi çıkmaz sokaklara saptığını vs. kısaca açıklayalım” diye sözü bağlamıştık.
Bu yazıda, daha sonra daha ayrıntılı olarak ele alacağımız konulara
ve sorunlara, yukarıdan “kuşbakışı” hızlıca
bir göz atalım. Atalım ki sonra konu ve sorunların bütün içindeki yeri kaybolmasın,
ağaçlardan ormanı görememe durumuna düşülmesin.
Ama önce karşı karşıya bulunduğum çok temel soruna ilişkin
birkaç söz.
Kullandığım kavramlar, örneğin Millet, Milliyetçilik, Din, Tarikat,
Mezhep, Toplum gibi herkesin de kullandığı kavramlar.
Ama bu kavramlara benim yüklediğim anlamlar ile bugün yaygın olarak insanların onlardan anladıkları tamamen farklıdır. Bu tamamen farklı anlamlar esas olarak şöyle bir farklılıkla tanımlanabilirler: Herkes bu kavramları normatif kavramlar olarak kullanıyor. Normatif, yani toplumu ve ilişkileri düzenleyen kavramlar olarak kullanıyor. Ben ise bu kavramları sosyolojik olgular karşılığı ve analitik kavramlar olarak ve sosyolojik analiz sonucu ortaya çıkan sosyolojik anlamlarıyla kullanıyorum. Yani ortada normatif ve analitik zıtlığı var.
17 Ocak 2022 Pazartesi
Politik Mücadele ve Bilim (Marksizm) - (Marksizmin Yeniden İnşası - 01)
İhtiyaçların bilimlerin ilerlemesine yüz üniversiteden daha fazla etki yaptığı Engels’in de ifade ettiği bir olgudur.
Hatta bu önermeyi bir sosyolojik yasa olarak, genel eğilimi ifade
eden bir teorem olarak tanımlamak daha da doğru olur.
Bu öyle derinden bir ilişkidir ki, iki milyon yıl boyunca
taş baltanın neredeyse hiç değişmeden aynı kalması, Sümerlerden modern
kapitalizme kadar, yani şunun surası birkaç yüz yıl öncesine kadar, binlerce
yıllık uygarlık tarihi boyunca, tekniğin ve doğa bilimlerinin çok sınırlı
gelişmesi ve nihayet son birkaç yüzyılda ise artan bir ivmeyle devasa
gelişmesi, bu tamamen ters gibi görünen genel eğilimler bu yasayla
açıklanabilir.
Ancak sadece doğa bilimlerinin ve tekniğin değil, Marksizmin,
yani toplum biliminin evrimi de bu yasanın çerçevesinde açıklanabilir.
Marksizm bir “akademik disiplin” değil, bir bilim, toplum bilim (sosyoloji) olduğu için, yani ezilenlerin mücadelelerine kendini veren insanların, (ki bu insanlar da yine, var olan, yaşanan toplumsal gerçeklikle olanaklı ve gerekli olanlar arasındaki çelişkilerin bir sonucu olarak ortaya çıkarlar, bu çelişki nedeniyle insanlara ve ezilen sınıflara bir şeyler “yanlış”, “akıl ve ahlak dışı” olarak görünmeye başlar) bu mücadelelerinde değiştirmeye çalıştıkları toplumsal gerçekliği anlama ve açıklama çabalarının bir aracı olduğu için, bu mücadelelerin ihtiyaçlarına bağlı olarak evrim geçirir ve ilerlemeler sağlar.