İsmail Beşikçi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İsmail Beşikçi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Nisan 2015 Salı

Kıbrıs Türkiye’nin Kardeşi ya da Yavrusu Değil Kapatmasıdır

Bir sorunu doğru çözmek için önce onu doğru kavram ve imgelerle tanımlamak gerekir. Örneğin, Türk Sorunu’na “Kürt Sorunu” ya da “Terör Sorunu” dediğiniz ve öyle tanımladığınız sürece onu çözme şansınız yoktur.
Son günlerde, Kıbrıs’ın yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “artık yavru değil, kardeş olmak istiyoruz” anlamındaki sözlerine karşılık, Erdoğan’ın “yavrusun sen yavru kal” “nankörlük yapma” anlamındaki sözleri, Kıbrıs “Türk Kesimi”nin ne olduğunun nasıl tanımlanacağı konusunu gündeme taşımış bulunuyor.
Kanımızca kardeşlik ya da yavruluk Kıbrıs’ın gerçek durumunu tanımlamaktan ve anlamaktan uzak imgelerdir ve sorunun çözümünü ve bu alanda gerekli cesur adımların atılmasını da bizzat Kıbrıslılar açısından bile engellerler.

10 Ocak 2014 Cuma

Alevilik, Aleviler ve Beşikçi

İsmail Beşikçi “Kürt Sorunu”na hangi yöntemle yaklaşıyorsa, aynı yöntemle Aleviler ve Alevilik sorununa da yaklaşmaktadır. 2004 yılında yazdığımız koca bir kitapta bunu ayrıntılı olarak analiz edip göstermiştik.
Aslında orada Beşikçi’nin bir Bilim Adamı olmadığını, bir dindar, bir Teolog ve Ahlak Zabıtası olduğunu da göstermiştik.
Ancak bu kitabı ve yazıları sadece Beşikçi değil; Kürtler değil Aleviler de görmezden geldi.
Bu görmezden gelişin ardında demokrat olmamak; Kürt ve Alevi milliyetçisi olmak vardır. (Evet “Alevi Milliyetçisi” de olur. Politik olanın Alevilikle de tanımlanmasını istemek, yani devletin Aleviliği tanımasını istemek özünde Alevi Milliyetçiliğidir. Ama milliyetçiler milliyetçiliğin ne olduğunu anlayamayacaklarından bunun da bir milliyetçilik olduğunu anlayamazlar.)

9 Ocak 2014 Perşembe

Beşikçi ile Kemalizmin veya Türk Milliyetçiliğinin Ortak Varsayımları

Bugün bilimin vardığı düzeyde, kimse kalkıp balina veya yunusların balık; yılan balıklarının ise sürüngen olduğunu söylemiyor. Bugün artık ilkokula giden çocuklar bile biliyorlar ki, balıklar soğukkanlıdır, yumurtayla ürerler; balinalar ise sıcakkanlıdır ve plasentayla ürerler, yavrularını doğururlar. Yılan balıklarının ciğerleri yoktur, görünüşleri yılana benzese de bir sürüngen değil, bir balıktırlar. Buna karşılık su yılanları suda yaşasalar ve yılan balıklarına benzeseler de ciğerleriyle solurlar; iskeletleri balık değil sürüngen iskeletidir hatta kütleşmiş görünmez olmuş ayakları bile vardır.
Yani canlıların ne olduğunu anlamak için görünüşlerine, yaşadıkları yere değil; anatomilerine, yapılarına bakmak gerekiyor. Şeylerin veya canlıların görünüş ve özleri aynı değildir, hatta tamamen zıttır.
Peki, fikirler ve görüşler söz konusu olduğunda, onların görünüşleri ve özleri aynı mıdır?

8 Ocak 2014 Çarşamba

Beşikçi ve Öcalan


İsmail Beşikçi 1 Ocak 2014 tarihinde genellikle PKK ve Öcalan’a karşı, Barzani’ye yakın Kürtlerin yazdığı Kürdistan Post’ta “Roboski – Goyiler”[1] başlıklı bir yazı yazdı. Beşikçi bu yazıda Aydınlık gazetesinde 16-24 Aralık tarihleri arasında, 9 gün boyunca çıkan “İmralı’daki Öcalan diyor ki” başlıklı yazı dizisine dayanarak Öcalan’a yönelik Öcalan’ı Türk devletine hizmet ediyor olmakla suçladı.
Daha sonra buna karşı Ferda Çetin, 4 Ocak’ta İsmail Beşikçi’nin tavrını eleştiren “İsmail Beşikçi Siyasete Giriyor” başlıklı bir yazı yazdı. Bu yazıda Çetin Beşikçi’yi Türk Devleti’nin “karalama, itibarsızlaştırma, güven kırma amaçlı psikolojik savaş yöntemlerinin” aracı olmakla suçladı.
Bu vesileyle Özellikle Kürtler arasında birçok yorumlar ve tartışmalar yapıldı. Şu birkaç başlık bile bir fikir verir: