Ciddi devrimciler karşı tarafı suçlamazlar. Kendi hataları
üzerine yoğunlaşıp kendi cephelerindeki yanlışlarla mücadeleyi başa koyarlar.
Siz hiç Lenin’in, Marks’ın veya başka büyük bir devrimcinin karşı tarafı iknaya
yönelik, onları eleştiren veya değiştirmeye çalışan bir yazısını gördünüz mü?
Göremezsiniz. Çünkü onlar zaten karşıdadır, ortadaki bir savaştır ve onlar kendi
görevlerini; çıkar ve konumlarına uygun olanı yapmaktadırlar. Onlara karşı
eleştiri silahı kullanılmaz, onların siyahlarının eleştirisi yapılır. Eleştiri silahı
bizim taraftakilere karşı kullanılacak bir silahtır. Güçleri değil; yanlışları,
fikirleri ortadan kaldıran bir silahtır eleştiri. Bu nedenle “fıtratı gereği”
eleştiri düşmana karşı kullanılamaz.
Bizler, yani sosyalistler, demokratlar görevimizi yapıyor
muyuz? Esas soru budur?
Gerçekten doğru bir programı savunuyoruz muyuz? Gerçekten
doğru bir stratejimiz var mı? Doğru, taktikler, örgüt ve mücadele biçimlerine
sahip miyiz? Parola ve bayraklarımız doğru mudur? Zinciri sürükleyecek doğru
bir ana halkayı yakalayabiliyor muyuz?