Biyoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Biyoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ocak 2018 Çarşamba

Bir Devrimin Eşiğinde (10) – Harari’nin “Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens”inin Eleştirisi (2)

Harari kitabının ilk bölümünde insan türünün evriminin kimi sorunları hakkında birtakım açıklamalar yapıyor.
Bir Devrimin Eşiğinde” yazı serisini okuyanlar bilirler ki, biz de bu serinin önceki bölümlerinde, yine aynı evrimin bir kronolojisini yapmış ve bu evrimin kimi sorunlarına bazı açıklamalar getirmiştik
Son verilere dayanarak bu kronoloji yuvarlak rakamlarla şöyledir.
3,5 milyon yıl önce ilk taş “alet”lerin kullanılmaya başlandığı, kemiklerin kırılıp iliklerinin çıkarıldığı görülüyor. Meşhur Lucy veya diğer deyişle Australopithecus böyleydi.[1] (Elbette şunu veri olarak kabul etmek gerekiyor: Australopithecus var olan benzeri türlerden sadece biriydi. Ama biz kolaylık olsun diye, en meşhur örneği belirtmekle yetiniyoruz.) Yani Dik duran, taş el baltasını ve sopayı cansız bir organ olarak kullanabilen insan ve maymun arasındaki tür diyelim buna. (Kimileri Australopithecus ve benzerlerini bir insan türü olarak kabul etmiyor.)

27 Kasım 2017 Pazartesi

Bir devrimin Eşiğinde (6) – Biyolojik ve Toplumsal Kategoriler ve Toplumsal Bir İlişki Olarak Nesneler

Marksizm, maddi ya da manevi, herhangi bir nesnenin, sosyolojik olarak toplumsal bir ilişki olduğundan ve öyle ele alınması gerektiğinden söz eder.
Bu hayati önemde bir önermedir. Tarih ve toplum üstü bir insan özü olmadığı (örneğin “insanoğlu özünde bencil bir yaratıktır gibi saçmalıklar ve bunları eskiden öğrendiklerini unutup Marksist bir önermeymiş gibi söyleyenler göz önüne getirilsin.) önermesi de aslında bu önermenin bir mantık sonucundan başka bir şey değildir.
Bu ne demektir?
Örneğin bir traktörü ele alalım.
Traktör, örneğin kapitalist bir toplumda sosyolojik olarak bir üretim aracı; ama ekonomi politik olarak aynı zamanda bir sabit sermaye olabilir.

26 Kasım 2014 Çarşamba

“Çok Kültürlülük” – Neden Yanlıştır ve Niçin Mümkün Değildir? (1)

Günümüzde kimsenin dilinden düşürmediği bir sürü saçma ve yanlış kavram ortalığı doldurmuş bulunuyor. Bu çoğu kez düşünmeden kullanılan kavramlar dünyamızı öyle şekillendiriyor ki devrimci ve eleştirel bir duruş; gerçekten radikal ve demokrat bir politik çizgi olanaksız hale geliyor. Örneğin Gezi Direnişi’nin neredeyse izinin ve tozunun kalmamasında bu gibi kavramların görünmez egemenliğinin ki gerçek tehlikeli ve kendisiyle mücadele edilmesi zor egemenlik görünmez egemenliktir, çok önemli bir yeri vardır. Yeri geldikçe bir seri yazıda bunları ele alalım. “Çok Kültürlülük” bunlardan biri.
Kültür kavramının eğitim ya da sanat gibi kavramlar karşılığı sık sık kullanıldığı olur. Kültürlü insan dediğimizde genellikle iyi bir eğitim almış olmayı kastederiz. Şehrin kültür hayatı dediğimizde, şehirdeki sanat etkinliklerini kastederiz. Bu gibi başka anlamlarda kullanımları konumuz açısından bir kenara bırakıyoruz.