Neolitik Devrim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Neolitik Devrim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Mart 2023 Pazartesi

23 Yıl Öncesinden Bir Newroz Yazısı: "Newroz'un Dönüşümü" - Özgür politika

Yaklaşık çeyrek asır, 23 Yıl önce Özgür Politika'da "Newrozun Dönüşümü" (Sanırım hatalı dizilerek "Newroz Dönüşümü" diye yayınlanmış) başlıklı bir yazı yazmışım. Yıllar sonra okuyunca pek de fena yazmamışım dedim. Hala güncelliğini koruyor sayılır. Hatta fazlasıyla koruyor. Bu Newrozu da böyle kutlamış olalım.
(Elbette bu yazıyı yazdığımda 2005'ten sonra geliştireceğim Ulus ve Din konusundaki görüşlere henüz varmamıştım ama bu evrimin ipuçları da yine bu yazıda görülebilir.) 

21.Mart.2023

Newroz’un Dönüşümü

İnsanlık, tarihindeki büyük devrimler bayramlaşmıştır. İnsan, on binlerce yıl, bir kıtlık ekonomisi içinde ve açlık tehdidi altında yaşamıştır. Ancak son beş bin yılda, ılıman iklim ırmak boylarında düzenli ekinciliğin ve hayvancılığın keşfiyle, açlık tehdidinden kurtulabilmiş, düzenli bir artı ürün elde edebilmiştir.

22 Temmuz 2021 Perşembe

Kurban Bayramının Ekonomi Politiği

Bir toplumun refah ve zenginlik düzeyini emek üretkenliğinin yüksekliği belirler; emek üretkenliği ise son duruşmada, daha büyük ve başka enerji kaynaklarının üretim sürecine katılması demektir.

İnsanlık tarihi ve insanlığın yaşadığı belli başlı toplum biçimleri, temel enerji kaynaklarına göre de sınıflanabilir ve bu tamı tamına farklı üretim biçimlerine de denk düşer.

Kabaca insanın kol ve kas enerjisine dayanan üretim “Avcılık ve Toplayıcılık”; bitki ve hayvanların ehlileştirilmesiyle birlikte, adeta güneş enerjisine dayanan organik robotlarla yapılan üretim “Neolitik Devrim” sonrası küçük köylü üretimi; bunlara ek olarak rüzgâr ve su gücü klasik tarıma dayanan “kapitalizm öncesi klasik devletli, yazılı, paralı uygarlık”; fosil yakıtların enerjisine dayanan üretim de modern “kapitalist uygarlık” veya üretim biçimi olarak sınıflanabilir.

11 Kasım 2017 Cumartesi

Bir Devrimin Eşiğinde

Türkiye’yi esir almış Erdoğan-Ergenekon ittifakıyla uğraşmaktan, bütün dikkat ve enerjiyi onunla mücadelenin sorunlarına yöneltmekten, eşiğinde bulunduğumuz dünya ölçüsündeki devrimi yeterince erken göremedik ve bu konuda bir şeyler yazamadık.
Elbette çürüme ve terör tüm ülkeyi esir almadan ve tam bir faşizmle sonuçlanmadan, İslamcı-Türkçü ve faşizan Erdoğan-Ergenekon ittifakının, bir an önce yıkılması ve bu yıkılışın mümkünse, kitlelerin hareketiyle ve örgütlenmesiyle olması en acil görev olmaya devam ediyor.
Elbet bu mücadelenin, stratejiye, taktiğe, örgüt ve mücadele biçimlerine ilişkin sorunları, (muhalefetin hiç tartışmadığı ve tartışmaktan kaçındığı sorunlar) gündemimizin başında yer almaya; zaman ve enerjimizin çoğunu bir “kara delik” gibi yutmaya devam edecektir.

8 Mart 2017 Çarşamba

Kadınlar ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine

Bugün 8 Mart. Aşağıda 2000 yılında, yani 17 yıl önce yazılmış iki yazı yer alıyor. Bu yazılar o zamanlar Avrupa’da çıkan, yazarı olduğumuz Özgür Politika’da yayınlanmışlardı.
Bu yazılar yazıldığı zaman, yani 2000 yılında, Kürt hareketine kimse değer vermiyordu. Bütün Türk sosyalist hareketleri şu veya bu ölçüde ulusalcıydı ya da ulusalcılığın baskısıyla Kürt hareketinden uzak duruyordu.
Kürtler içinde de Öcalan ve onun temsil ettiği çizgi yediği ağır darbenin etkisi altındaydı. Kürt hareketinin bittiği düşünülüyordu.
Öcalan’ın her görüşmede kadınlara selam yollaması basit bir denge hesabı, bir retorik ve örgüt içi dengelerle ilgili diplomatik manevralar olarak görülüyor; kimse tarafından ciddiye alınmıyordu.

14 Ekim 2013 Pazartesi

Kurban ve Bayram’ın Doğuşu ve Sosyolojisi

Bugün Kurban Bayramı.
Kurban ve Bayram! Kurban ölümdür, bayram yaşam ve sevinci.
Böylesine birbirine zıt kavramlar nasıl olup da bir araya gelebilmektedir?
Kurban yeryüzündeki birbirinden en farklı toplumlarda bile görülen en evrensel olgulardan biridir. Bu bile Toplumsal varoluş ile Kurban arasında bir ilişki olduğunu sezdirir. Toplum’un olduğu her yerde Kurban, Kurban’ın olduğu her yerde toplum vardır.
Bu kurban bayramı vesilesiyle Kurban ve Bayram’ın bu diyalektiğini ele alıp incelemeyi deneyelim.
*
Homo Sapiens, yani bizler, ateşin çocuğuyuzdur.
İnsan türü, cansız aleti kullanabildiği için; bir zaman ağaçlarda yaşarken asıldığı dalları, yerde ayağa kalktığında eline sopa olarak alabildiği için; Ateş’e dokunabilmiş; ateşle korunabilmiş ve ateşi korumuştur. İrsan başka hiçbir canlı ateşe dokunamadığı için, dokunulmaz bir canlı olabilmiştir.