İşçi Hareketi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İşçi Hareketi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ekim 2017 Cuma

Das Kapital’in Yayınlanışının 150. Yılı Vesilesiyle Deutscher'in Kapital'i Keşfi

150 yıl önce, 1867’de, Karl Marks’ın “modern toplumun yüzündeki peçeyi kaldıran” ölmez eseri Das Kapital Hamburg’ta yayınlandı.
Das Kapital, yayınlandığında görmezden gelinmiş ve hiçbir yankı uyandırmamış; tam anlamıyla, Hikmet Kıvılcımlı’nın da çok şikayet ettiği ve en azından Marksist söyleme yerleştirdiği deyimle, bir susuş komplosu (“susuş kumkuması”) ile karşılanmıştı.
Hatta Marks ve Engels bu susuş kuşatmasını kırmak için, Engels’in bir burjuvanın bakış açısından Marks’ın eserini eleştirmesi gibi, savaş hileleri bile planlamışlardı.
Das Kapital, on yıl içinde sadece 1000 adet satılmıştı. (Muhtemelen çok daha az da okunmuştu.)
Eser İngilizceye neredeyse yirmi yıl sonra çevrilmişti.
Almanya’daki işçi hareketinin yükselişi olmasaydı, Marks ve Das Kapital, bugün bile adı bilinmez kalabilirdi.
Yüz elli yıl sonra bugün bile, hala, çok sınırlı ve giderek sayısı da azalan küçük Marksist bir entelektüel kesim dışında, bütün büyük eserler gibi, pek okunmamış ve anlaşılmamış bir eser olma özelliğini korumaktadır.

29 Aralık 2015 Salı

Demokrasi Mücadelesinin ve/veya HDP’nin Sorunları (1) Radikal, Kapsamlı ve Sistematik Olma Gereği ve Sorunu

Gerek nesnel çıkarları, gerek doğrudan veya dolaylı ifade edilmiş eğilimleri ve politik talepleriyle, bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de demokratik güçler nüfusun hiç de küçümsenemeyecek bir niceliğini, daha doğrusu büyük çoğunluğunu temsil ederler.
Ne var ki bu nesnel çıkarlar, eğilimler, doğrudan ifade edildiğinde bile yeterince radikal, yeterince kapsamlı ve yeterince sistematik olmadıkları için; yani demokrasiyi tutarlı olarak sonuna kadar savunmadıkları için, politik mücadele arenasında adeta buharlaşırlar, yok olurlar, ifadelerini ve temsilcilerini bulamazlar.
Ve daha da kötüsü, nesnel olarak çıkarları ortak olmasına rağmen, bu demokratik güçler yeterince radikal, kapsamlı  ve sistematik olmadıkları için, sadece yok olmazlar, bir eksiye dönüşürler; birbirlerinin gücünü nötralize ederek, Türkiye'nin gerçek egemeni Askeri Bürokratik Oligarşinin egemenliğini sürdürebilmesinin bir aracı olmaktan öteye gidemezler.

3 Haziran 2014 Salı

Kürt Hareketi’nin Gezi ve İşçi Hareketiyle Birleşebilmesinin (HDK ve HDP’nin) Sorunları

Bugünün Türkiye’sinde bu üç hareketi veya bu üç hareketin omurgasını oluşturan toplumsal kesimleri ya da memnuniyetsizlikleri kapsamayan; onları ortak bir program etrafında birleştirmeyen herhangi bir hareketin en küçük bir başarı şansı olmaz.
Çünkü bu üçünü birleştirmeyen bir program ve bayrak, bunların birbirine karşı kullanılmasının yolunu açık bırakır ve binlerce yıllık tecrübeli devlet ve sermaye gemisini buradan yürütür. Bugün olan da zaten budur.
Sorun böyle koyulunca, ilk sorun, bu üç kesimi birleştirebilecek bayrağın ya da programın ne olabileceği ve ne olması gerektiğinde toplanır.
Bu hareketlerin içinde sadece Kürt hareketinin örgütlü bir yapısı, diğer hareketleri kapsamak veya onlarla birleşmek gibi bir amacı; bunun için önerdiği bir programı; örgütsel biçimleri var. Diğerlerinin ise henüz böyle bir örgütlülüğü olmak bir yana problemi böyle koyuşu bile yok.