12 Eylül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
12 Eylül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ocak 2023 Cuma

“Demokrasi”yi ya da “Barış”ı Kazanmak İçin Değil, Bir Bozgunu Engellemek İçin Erdoğan’ı Yenmek Gereği Üzerine

Tek Atımlık Barut

Bu seçim diğer seçimler gibi bir seçim değildir, “bu sefer kazanamadık, inşallah gelecek seçimlerde kazanır, o zaman yaparız” seçimi değildir.

Erdoğan kazandığı takdirde bunun iktidar ve muhalefet güçlerinde ve saflarında, birbirine zıt ve son derece derin derin sonuçları olacaktır.

Muhalefet ve demokrasi güçleri, ancak, belki de onlarca yıl sonra, bugünkü kuşaklar değiştikten sonra, geleceğin kuşakları olarak, bugün bulunduğumuz noktaya bile dizleri üzerinde sürünerek gelmeye çalışacaklardır.

Ama bu arada iktidardaki güçler toplumsal ilişkileri ve yapıyı baştan aşağı değiştirmiş olacaklarından o zamanlar bambaşka paradigmalar çerçevesinde yeniden doğacaktır bu mücadele.

14 Mart 2017 Salı

Erdoğan Rejiminin Karakteri ve Faşizm Üzerine

Erdoğan’ın şimdiki ve kurmak istediği rejimin karakteri sorunu, son zamanlarda, en azından kendine Marksist diyenler arasında bir tartışmaya yol açtı.
Erdoğan’a ve oturtmak istediği rejime karşı mücadelenin acil önemi nedeniyle bu konuda yazmaya hem gerek görmedik hem de zaman ve enerjimiz olmadı.
Gerek görmedik, çünkü artık yeni kuşaklar Marksizmi ve Marksist kategorileri bilmemekle kalmıyorlar, ayrıca ona ilgi de duymuyorlardı. Bu durumda o kategorilerin bilimsel ve dakik tanımlamasının ve bu tanımlamalara dayanacak rejim tanımlamalarının bir anlamı kalmıyor. Yeni kuşaklar için bu tartışmalar, bizim için kapitalizm öncesi çağların teolojik tartışmalarından daha fazla bir şey ifade etmiyorlar.
Bu nedenle, böyle marksizmin kategorileri ve buna bağlı olarak Erdoğan rejiminin karakteri konusundaki tartışmaya, konuyu somut olarak izlenecek tatikler veya stratejiler bağlamında girmeyi daha hayata yakın  ve somut bulduğumuzdan, girmedik.
Yoksa bu topa girmeyiş, bu konularda bir görüşümüz olmadığı anlmamına gelmiyordu.
Aslında bu bağlamda bir tartışma hemen 12 Mart sonrasında 12 Mart rejiminin karakterine ilişkin olarak yapılmıştı.

12 Mayıs 2015 Salı

Kenan Evren’in Ölümü ve Tepkiler Üzerine Düşünceler

Kenan Evren’in ölümü ve 12 Eylül üzerine okuduklarım beni korkunç rahatsız ediyordu. 12 Eylül’ün acısını iyi kötü çekenlerdendim ama Kenan Evren’e karşı hiçbir hınç ve kızgınlık duymuyordum. O kendi görevini yapmıştı biz kendi görevimizi. Onun amacı Türk Devletini ve milletini korumak ve yaşatmaktı bizim amacımız onu yıkmaktı. Düşmanımdı. Siperin karşı tarafındaydı.
Yine 12 Eylül’ün çok acısını çekmiş bir arkadaşla konuşurken o da aynı rahatsızlıkları duyduğunu, Kenan Evren’in hiçbir önemi olmadığını; aslında bu tür tepkilerin 12 Eylül’ün acısı çekmemişlerden gelmesinin manidar olduğunu da ekledi.
Evet, aslında kenan Evren’in cezalandırılmamış olmasına üzülmek veya Devlet Töreni yapılıp yapılmamasını sorun etmek; geberdi diye Hashtaglar koymak vs. bir devrimcinin sorunu olamaz.
Bu devlet bizim düşmanımız ise onun kendisi için darbe yapmış birisine devlet töreni yapmasıni sorun etmek, bizlerin o devleti benimsediğimiz anlamına gelmez mi? O keskinliğin ardında aslında böyleyine tutucu ve gerici bir anlayış yok mudur?

29 Ocak 2014 Çarşamba

Faizin Yükselişi Erdoğan’ın Düşüşü

İkinci Dünya Savaşı Sonrası’nda Türkiye’nin tarihine bakanlar, büyük devalüasyonlar ile büyük politik değişiklikler, hatta darbeler arasında bir ilişki bulunduğunu görmezden gelemezler.
1958 devalüasyonunu 27 Mayıs Darbesi ve Menderes’in düşüşü; 1970 devalüasyonunu 12 Mart Darbesi ve Demirel’in düşüşü; 1977, 1978, 1979 devalüasyonlarına aynı zamanda hükümet buhranları ve değişiklikleri izler.
1980 yılındaki meşhur 24 Ocak Kararları’nı ve % 32 devalüasyonu, 12 Eylül darbesi izledi.
Bundan sonra günlük kur ayarlamaları biçiminde damla damla veya kronik bir devalüasyon politikası izlendi. Buna rağmen bir türlü kapatılamayan dış ticaret açığı nedeniyle 1994 yılında tekrar bir devalüasyon oldu, 1997 yılında “post modern darbe” ile Çiller hükümeti düştü.
En son 22 Şubat 2001 yılındaki devalüasyon ve Derviş’in paketini, eski partilerin neredeyse hepsini tasfiye eden ve AKP’yi iktidara taşıyan büyük değişiklik izledi.
Eski Devalüasyonlar ne ise, bugünkü faiz yükseltilmesi de aynı durumdadır.

13 Eylül 2013 Cuma

12 Eylül Üzerine Düşünceler

(Bir 12 Eylül daha geçmiş. Yeni bir yazı yazmak gerekmiyor. “Güneşin altında yeni bir şey yok”. 2009 yılında yazdığımız bir yazıyla tekrar 12 Eylül’ün ele alınmasındaki metodolojik yanlışları hatırlatalım.
12 Eylül üzerine yazdığımız yazılar küçük bir kitap oluşturuyor. Bu kitap şu adreslerden indirilebilir:
12 Eylül 2013 – Demir Küçükaydın)
*
12 Eylül Nedir?
12 Eylül, Türkiye'de solun ve sosyalistlerin her kapıyı açan her sorunu açıklayan sihirli formülüdür.
60'lı yıllarda, Türkiye'nin aydınlarının henüz Marksizmle yeni tanıştıkları dönemde, "temel neden ekonomiktir" diyerek toplumsal sorunları açıklamak Marksizm sanılırdı.
12 Eylül'den sonra "temel neden 12 Eylül'dür" açıklaması demokratlığın ya da sosyalistliğin şanından sayılıyor.
Sol niye bu kadar zayıftır?
12 Eylül nedeniyle…
Türkiye'de niye demokratik özgürlükler yoktur?
12 Eylül nedeniyle…