Uygarlık demek, Para, Yazı ve Devlet demektir. Ama uygarlığın
gerçekten keşif beratını elinde bulundurduğu tek şey aslında devlettir. Çünkü yazı
ve para henüz uygarlaşma olmadan; devletten önce bulunmuştur. Devlet demek uygarlık
demektir. Uygarlık demek halkın örgütsüz ve savunmasız bırakılması; devlet
denen aygıtın tepeden tırnağa örgütlü olmasıdır.
Tarih bir bakıma devletsiz toplumların, yani komünlerin,
kandaş kardeşlik topluluklarının uygarlaşmalarının, yani o çürüyen uygarlığın
devletini ele geçirmelerinin ve onun tarafından ele geçirilmelerinin tarihidir.
Devleti ele geçirenler, iyi kötü eşit kandaşlardır. Herkes silahlıdır.
Otorite gönüllü bir kabule dayanır. Ama uygarlığı feth edenler, bir süre sonra
onun kurumları tarafından feth edilirler. Eşitler arasında birinci olanlar bir
süre sonra başlangıçtaki yoldaşları ve silah arkadaşları gibi eşit ve silahlı
olmayan kölelerden (Örneğin Osmanlı’da Devşirmeler, Yeniçeriler) bir ordu ve
iktidar aygıtı oluşturmaya başlar; buna direnen eşit kandaşlar birer birer
kardeş cinayetleriyle, komplolarla tasfiye ederler.