Aylardır defalarca yazdık ve
yazıyoruz. Erdoğan için geri dönüş yoktur, en kanlı güçlerle ittifak içindedir
ve her şeyi yapacaktır. Seçimler olacakmışçasına seçimlere odaklı politika
yanlıştır. Hemen şu an Erdoğan’a karşı kitle direnişleri örgütlenmelidir.
Maalesef bunlar uzayın sağır
boşluklarında kaybolup gidiyor.
Aşağıda son iki ayda yazılanlardan birkaç
örnek:
*
“Erdoğan’ın darbesini, imparatorluk
tacıyla (sultan kavuğuyla) donatmasının önündeki en büyük engel HDP olmaya
devam ediyor. Erdoğan, sultasını kurabilmek için ne yapıp edip HDP’nin
seçimlere katılmasını engellemek veya bunu engelleyemiyorsa, seçmeni HDP’ye oy veremez
durumda bırakmak zorundadır.
Bu durumda Erdoğan’ın darbesine ve
dikta rejimine karşı savaşın esas alanı HDP olacaktır.”
20-08-2015 – HDP’yi Savunmak
*
“HDP seçimlerden beri, hükümet
arayışları konusunda sadece genel sözler etmiş ve her türlü teklife açığız
gibi, insiyatifi karşı tarafa bırakan bir çizgiyi benimsemiş bulunuyor.
Kanımızca bu yanlıştır. HDP insiyatif
göstermelidir. Ancak elbet insiyatif göstermek için önce acil görevlerin;
yakalanacak an halkanın doğru tanımlanması gerekir.
Bugüanün en acil görevi, Erdoğan - Ergenekon
ittifakını tecrit ederek etkisizleştirmektir. İkisi kader ortaklığı
içindedirler. Yenilgilerinin yok oluşları anlamına geleceğini bilmektedirler.
İkisi de boğazına kadar suça batmıştır. Bu durumda her
şeyi yapabilirler ve yapabilecek operasyonel güçleri bulunmaktadır.
Bu şer ittifakına kısaca Erdoğan dersek, Erdoğan’ın elendeki para ve devlet gücünü kaybetmemesinin tek yolu vardır: hükümet kurulmasını engellemek ve bir erken seçime gitmek. Erken seçime gidişle birlikte de HDP üzerinde provakasyonları arttırmak; eteşkese son verip, savaşı başlatmaktır. Hatta Suriye’ye girmektir. Sonu gelenler sonlarını hızlandıracak bu tür çılgınlıkları her zaman yaparlar.
Bu şer ittifakına kısaca Erdoğan dersek, Erdoğan’ın elendeki para ve devlet gücünü kaybetmemesinin tek yolu vardır: hükümet kurulmasını engellemek ve bir erken seçime gitmek. Erken seçime gidişle birlikte de HDP üzerinde provakasyonları arttırmak; eteşkese son verip, savaşı başlatmaktır. Hatta Suriye’ye girmektir. Sonu gelenler sonlarını hızlandıracak bu tür çılgınlıkları her zaman yaparlar.
O halde Erdoğan’ın
etkisizleştirilmesine yönelik bir hükümet kurulması ve Meclis’te Erdoğan’ın
elini kolunu bağlayacak yasaların acilen çıkarılması en acil görevdir.”
17.06.2015 – HDP’ninYapması
Gerekenler
*
“Bugün Türk devletinin başında
bulunun sarayda oturan sultanın ateşkesten çıkarı var mı?
Yok.
Aksine tüm geleceğini ve kaderini
savaşın başlamasına ve sürmesine; 90’lara dönülmesine; böylece terörle baskı
altına alınarak, tecrit edilerek, hatta kapatılarak oyun dışı bırakılmasına
bağlamış durumdadır. Bu onun için varlık yokluk sorunudur. Gerek Türkiye’de
gerek uluslar arası alanda mahkemeye bir sanık olarak çıkmaktan kurtulabilmek
için her şeyi yapacaktır.
Saraydaki sultan, her türlü denetimin
dışında olarak, muazzam bir yetki ve gücü elinde bulundurmaktadır. Suruç’taki
kanlı katliamı IŞİD üstlenmedi. Bu topraklarda yaşayan herkes onu kimin ve
hangi güçlerin yaptığını bilir. Sultan ve o güçler bugün kader birliği
içindedirler. Onlara bunu yapacak cesareti de bu kader birliği vermiş
olmalıdır.
Bu sultanın ittifak yaptığı temel güç
ise “Seferberlik Tetkik Kurulu”; “Ergenekon”, “Özel Savaş Dairesi” veya “Kontrgerilla”
denen; devlet içindeki gizli ve kontrol dışı güçtür.
Bu güç de “askeri vesayet bitiriliyor”
denen zamanlarda, gücünü ve operasyon yeteneğini olduğu gibi korumuştur. Sadece
çok yıprandığı; tecrit olduğu ve dolayısıyla politik etkisi sınırlandığı için, geri
çekilmişti.
Bu gücün de, bırakalım “barış
süreci”ni bir yana, tahkim edilmiş bir ateşkesten veya en basit biçimiyle bile
ateşkesten en küçük bir çıkarı yoktur.
Bu “iyi saatte olsular”, tekrar eski
gücüne ve etkisine kavuşmak için Erdoğan’ın ihtiraslarında ve günahlarında hiç
ummadığı bir müttefike kavuşmuş bulunmaktadır. Erdoğan ve Ergenekon çıkar ve
kader ortaklığı içindedir.
Bugün temel görev, yakalanması
gereken ana halka, Erdoğan’ı ve Ergenekon’u; bu iki gücü tecrit etmek;
etkisizleştirmektir.”
12-08-2015 – PKK Tek Taraflı
Ateşkes İlan Etmelidir
*
“Erdoğan son derece dar görüşlü,
yeteneksiz ve kifayetsiz bir politikacıdır.
Tek bir özelliği vardır.
Karşısındakileri kararsız durumda
bırakacak taktik hamleler yapmak ve son derece kararlı olarak sürekli
saldırmak.
Erdoğan bugün hala bulunduğu yerde
duruyorsa bunun en büyük suçluları kararlı bir mücadele yürütmeyen HDP ve
CHP’dir.
HDP ve CHP her seferinde, bu kadarını
da yapamaz deyip, bekliyorlar ve Erdoğan tam da onların yapamaz dediklerini
yaparak adım adım amacına ulaşıyor.
Bir önerme söylenmişse, onun gereği
yapılır.
Erdoğan’ın sivil darbe mi yaptığı
söyleniyor?
Öyleyse, HDP ve CHP’nin yapması
gereken, yasaları ve anayasayı ayaklar atına alarak darbe yapan Erdoğan’a karşı
tüm halka, memurlara, devlet aygıtına, direnme çağrısı yapmaktır; bu gayrı
meşru gaspçıyı tanımadıklarını ilan etmeli; halkı Erdoğan’ı bulunduğu yerden
uzaklaştırmaya çağırmalı; sokakta protestoya ve pasif direnişe çağırmalıdırlar.
Bu fiili duruma ve gaspa karşı
direnmeyenlerin de suça ortak olmuş olacağı ilan edilmelidir.
Ancak böyle kararlı bir tavır
Erdoğan’ı durdurabilir ve geri adım atmaya zorlayabilir.”
18.08.2015 – HDP ve CHP’ye Çağrı
*
“HDP ve CHP hala kendilerini ve halkı
kandırıyorlar.
Örneğin hala bir erken seçim
olacağını ve bu seçimde HDP’nin yine yüzde onu aşacağını ve yine başa
dönüleceğini sanıyorlar. HDP’liler yürek soğutmak için, Facebook’ta en son
anketlerde AK Partinin düştüğüne HDP’nin yükseldiğine ilişkin paylaşımlar
yapıyorlar. Dengir Fırat, bir sonraki seçimdeki AKP CHP koalisyonunu haber
veriyor. Demirtaş seçimde bir de Referandum yapalım diyor. CHP kendisine hükümet
kurma görevinin verilmesini bekliyor.
Bu nasıl bir ayıkmazlıktır? Bu nasıl
bir basiret bağlanmasıdır?
Hepsi hayal âleminde yüzüyorlar.
Erdoğan en küçük bir tereddüt göstermeden bu kararsız ve ne yapacağını
bilmeyenleri bozguna uğratmaya, adım adım yeni mevziler kazanmaya devam
edecektir.
Muhtemelen seçim hükümeti de
kurmayacaktır. Kurarsa kendi emirlerini uygulayacak bir hükümet kurduracaktır. Gasp
ettiği iktidarı hiçbir şekilde bırakmayacaktır ve bırakamaz. Adam zaten
yapacağı her şeyi açık açık da söylüyor.
Söylemese de şunu açıkça görmek
gerekir. Erdoğan, elindeki gücü bıraktığı ve geri adım attığı an sonunun
geleceğini bilmektedir. Nasıl yapar, ne gibi hile-i şeriyelere başvurur bilmiyoruz
ama her halükarda ya HDP’nin katılamadığı veya HDP’ye oy vermenin neredeyse
olanaksız olduğu koşullarda bir seçime gidecektir. Bu koşulları sağlayıncaya
kadar da hilei şeriyelerle iktidarı ve gücü elinde bulundurmaya devam
edecektir.
A diyen B de demek zorundadır. Eğer
Erdoğan sivil darbe yaptı diyorsanız, onun yasa dışı olduğunu; onu karşı
direnmenin meşru olduğunu söyleyip halkı meydanlara; demokratik direnme hakkını
kullanmaya çağırmanız gerekir. Yoksa sizler de bu suça ortak oluyorsunuz
demektir. Gayrı meşru duruma düşmüş bir yönetimin yapacağı seçim tarafsız olamaz.
Gayrı meşru durumdaki bir devlet başkanının vereceği hükümet kurma görevini
kabullenmek onu meşrulaştırmaktır.
CHP ve HPD derhal buluşup, halkı
Erdoğan’ın istifası için sokaklara çağırmalıdırlar.
Tüm devlet aygıtına Erdoğan’ın ve
onun atadığı hükümetlerin emirlerine ve kararlarına uymama çağrısı yapmalıdırlar.
Darbeye karşı direnmek yurttaşlık
görevidir ve hakkıdır.
Ancak böyle kararlı bir duruş
Erdoğan’ın darbesinin daha ileri gitmesini durdurabilir.”
18.08.2015 – HDP ve CHP’ye Çağrı
*
“HDP’nin derhal, CHP ile birlikte
veya CHP gelmiyorsa tek başına Erdoğan’ın diktatörlüğünü gayrı meşru olarak
tanımlaması ve halkı bu gayrı meşru ve gaspçı idareye karşı sokaklarda
demokratik direniş hakkını kullanmaya çağırması gerekir.
HDP seçim sonuçlarının belli
olmasından beri, tıpkı CHP gibi bir bekleme tavrına girmiş bulunmaktadır. Onların
bu bekleme tavrı, sarsılmış Erdoğan’ın tekrar toparlanmasına olanak verdi. Artık
bu tavra son vermenin zamanı gelmiştir. HDP ve CHP, Diktatöre karşı sivil
direniş ve itaatsizliğin başına geçmelidir.
Yoksa adil bir seçim ve/veya
Erdoğan’ın darbesine son verilmesi bir hayaldir.
Kararsızlığın nelere yol açacağını
görmek mi istiyorsunuz? AK Parti’ye bakın. Hepsi susta durmuş bulunuyor. Bir
teki bile ağzını açamıyor.
Erdoğan kararlı saldırılarla, sizleri
tereddütte ve beklemede bırakarak adım adım hedefine yaklaşmaktadır.”
18.08.2015 – HDP ve CHP’ye Çağrı
*
“Erdoğan ne yapacağını biliyor:
hiçbir şekilde; ne olursa olsun açıkça el koyduğunu söylediği fiili başkanlık
mevkiini-mevzisini terk etmemek.
Çünkü bir tek geri adımı; en küçük
bir zaaf belirtisi bile, hem uluslar arası mahkemelere hem de Türkiye’deki
mahkemelere sanık olarak çıkmakla sonuçlanacak bir düşüşün ve gerileyişin
yolunu açacaktır.
Bu akıbeti engellemek için HER ŞEYİ
yapmaya hazırdır.
Bu tespiti yapmayan, bugün Türkiye’de
politika yapamaz.
Bu tespiti yapan da Türkiye’deki en
acil sorunun Erdoğan olduğunu; Erdoğan’ın fiili darbesine son vermek olduğunu
görür ve acil hedef ve politikalarını buna göre belirler.”
19.08.2015 - Ne Yapacağını Bilen
ve Kararlı Erdoğan, CHP ve HDP ile Kedinin Fare ile Oynadığı Gibi Oynuyor
*
“Her iki parti de seçimin hemen
ardından, Erdoğan Kaç-Ak Saray’da oturdukça ve Standart Cumhurbaşkanlığı
yetkilerine geri dönmeyi açıkça kabul edip uygulamadıkça onu tanımayacaklarını
ilan etmeliydiler.
Böyle bir tavır Erdoğan’ı geri adım
attırabilir, hatta simdi Ateşkes’in sürmesini bile sağlayabilirdi. Bunun siyasi
tarihte örneği de vardı. Bir zamanlar Demirel, Özal’a karşı benzer bir politika
uygulamıştı. Şimdi her şey bunun için yüz kat daha uygundu.
Ama her ikisi de perspektifsiz ve
inisiyatifi Erdoğan’a veren bir çizgi izlediler.
Erdoğan onların bu kararsızlığını
gördükçe daha da cesaret bulup, kedinin fare ile oynadığı gibi bu iki partiyle
oynamaya başladı.
19.08.2015 - Ne Yapacağını Bilen
ve Kararlı Erdoğan, CHP ve HDP ile Kedinin Fare ile Oynadığı Gibi Oynuyor
*
“Böylece Erdoğan tamamen kendi
hükümetiyle devam edecek. Sonra da seçimleri muhtemelen bir yıl veya Nisan’a
kadar erteleyerek. Bu arada kan gövdeyi götürecek. HDP muhtemelen soluk alamaz
olacak, HDP’li seçmen oy veremez duruma düşürülecek. Ve seçimleri Erdoğan
alacak tek kişi yönetimini kuracaktır.
Kimileri hala son ankette AK Parti
yüzde kaça düştü diye oyalansın; kimileri halkın sağ duyusu seçimlerde Erdoğan’a
ders verecektir desin. Sahte hayaller devam etsinler. Yaşayan görecektir.
Erdoğan’ın her şeyi yapmaya hazır olduğunu; birbirinden cüretli, bu kadar da
olmaz denilen hamleler yapacağını görecektir.”
19.08.2015 - Ne Yapacağını Bilen
ve Kararlı Erdoğan, CHP ve HDP ile Kedinin Fare ile Oynadığı Gibi Oynuyor
*
“Bugün temel sorun Erdoğan’dır.
Erdoğan orada durdukça ne barış, ne
hukuk geçerli olabilir.
Tüm güçler Erdoğan’a karşı seferber
edilmelidir.
Romalı Cato’nun her konuşmasının
sonunda “Kartaca yıkılmalıdır!” dediği gibi.
“Erdoğan
gitmelidir!..”
Ya da Hasan Cemal gibi:
“Baş sorun
Erdoğan’dır. Nokta.””
19.08.2015 - Ne Yapacağını Bilen
ve Kararlı Erdoğan, CHP ve HDP ile Kedinin Fare ile Oynadığı Gibi Oynuyor
*
“Erdoğan’ın şimdiye kadar
yaptıklarına bakarsak, yapılanların anlamı üzerine düşünürsek, çıkan sonuç başlıktaki
önermeden başka bir şey olamaz.
Çünkü Erdoğan’ın önünde iki seçenek
vardır ve kendini bu iki seçeneğe mahkûm eden de bizzat kendisidir:
Ya başkanlık rejimi ile başkanlık
sarayında oturmaya devam etmek; bu fiili başkanlık rejiminin olabildiğince
sürdürerek aynı zamanda bu fiili başkanlık rejiminin olanaklarını kullanarak
buna yasal bir çerçeve hazırlamanın yollarını bulmak ve fırsatını kollamak
zorundadır;
Ya da mahkemeye çıkarılacak,
hapishane veya tımarhaneye veya (intihar da edebilir) mezara gidecektir.
Çünkü isyan etmiştir. Yani devletin
yasalarını çiğnemiştir ve işin kötüsü bunu devletin belli mevkilerinde
yapmıştır. İşlediği suç çok büyüktür. Sorun maddi çıkarlar falan olmanın
ötesindedir. Maalesef Partiler bunu anlamamıştır ve sorunu hala ahlaki düzeyde;
akrabaları, yakınları kayırma zengin etme vs. gibi ele almaktadırlar.”
30-08-2015 - Veriler ve Hükümetin
Yapısı Erken Seçim Olmayacağını; Olursa da Olanın Seçim Olmayacağını Gösteriyor
*
“Erdoğan’ın parolası: “Ya devlet
başa, ya kuzgun leşe”
İşte bu özgül durum nedeniyle, yani
Erdoğan filen anayasa suçu işleyip ikinci bir gizli ve otonom devlet cihazı
kurduğu için, Erdoğan’ın gideceği üçüncü bir yol yoktur.
Bu nedenle Erdoğan’ın tek yapacağı,
savaş gibi bir bahane bulup seçim yaptırmamak ve bu hükümetle gitmek; bu arada
yine bu hükümeti kullanarak aynı zamanda kendisinin kazanacağı bir seçim
hazırlamak olabilir.
Erdoğan’ın şimdi varlığına yön veren
ikilemi en iyi “ya devlet başa, ya kuzun leşe”
sözü ifade eder.
Bunun bir tek sonucu ortaya çıkar: bu hükümet, bir seçim hükümeti değil; Erdoğan’a gereğinde uzun dönem bakanlık yapacak bir AK Parti hükümetidir.”
Bunun bir tek sonucu ortaya çıkar: bu hükümet, bir seçim hükümeti değil; Erdoğan’a gereğinde uzun dönem bakanlık yapacak bir AK Parti hükümetidir.”
30-08-2015 - Veriler ve Hükümetin
Yapısı Erken Seçim Olmayacağını; Olursa da Olanın Seçim Olmayacağını Gösteriyor
*
“Özetle bu hükümet kısa kalmayacak ve
önemsiz kararlar almakla yetinmeyecek.
Yani hükümetin yapısı ona düşünülen
işleve göre oluşturulmuştur. Bu yapı ile adil ve tarafsız iki ay sonra hükümeti
bırakacak bir hükümet değil; Erdoğan’ı orada tutmanın aracı olacak bir hükümet
amaçlanmıştır.
Erdoğan ne yapıp edip ya seçimi
engelleyecek ve götürebildiği kadar bu hükümetle götürecektir; ya da öyle
koşullarda bir seçim yapacaktır ki, seçimden başka her şeye benzeyecektir.
Erdoğan ancak seçimi
kaybetmeyeceğinden emin olduğu koşullarda bir seçim yaptırır.
Bu da daha çok kan dökülecek, çok can
yanacak demektir.”
30-08-2015 - Veriler ve Hükümetin
Yapısı Erken Seçim Olmayacağını; Olursa da Olanın Seçim Olmayacağını Gösteriyor
*
“Erdoğan için geri dönüş yoktur. Her
adımda daha ileri gitmek zorundadır. Durması veya geri adım atması, sonu
tımarhane veya hapishane veya intiharla veya Çavuşesku gibi bitecek bir sürecin
başlaması anlamına gelir. Bunu gördüğü ve bildiği için, her yeni günde “bunu da
yapamaz artık” denilen bir sınırı daha aşmak; daha ileri gitmek zorundadır.
Erdoğan’ın hedefi, şimdilik anayasa
değiştirecek çoğunluğu alamayacağını gördüğü için, fiili
başkanlıktır. Yani şimdiki rejimdir. Bunun için de Meclis’te tekrar AKP’nin tek parti hükümeti
kuracak çoğunluğu almasıdır. Anayasa ile
bunun tahkimi bu fiili başkanlık elde edildikten sonraki bir hedef haline
gelmiş bulunmaktadır.
Bu ise yargı, yasama ve yürütmenin
tek elde toplandığı ve bunun anayasa ile bağlandığı bir rejim anlamına gelir.
Yani bir faşist rejim.
Şu anki yetkilerini ve gücünü bunu
sağlamak için kullanmaktadır ve kullanacaktır. Bunun geri dönüşü, yarı yolda
durması mümkün değildir.”
09-09-2015 – Neler Yapmalı?
*
“Bu nedenle de her adımda daha ileri
gitmek zorundadır. Her doz, bir sonraki dozun, aynı etkiyi yaratmak, için daha
yüksek olmasını gerektirecektir. Erdoğan’ın rejimi artık şiddet bağımlısıdır.
Dozu sürekli arttırmak zorundadır.
Büyük bir olasılıkla şimdi gündeme,
HDP yöneticilerine, vekillerine ve üyelerine yönelik öldürmeler ve fiziki
saldırılar gündeme gelecektir.
Daha ilerde, katliamlar
Olayların mantığı bunu gösteriyor.”
09-09-2015 – Neler Yapmalı?
*
“Ama kararsızlıkla geçirilen her an,
Erdoğan’ın yeni bir mevzii ele geçirmesine; yeni bir sınırı aşmasına; var olan
ve gasp ettiği güce dayanarak yeni güçler ve hareket alanları edinmesine imkân
vermektedir.
Erdoğan’ın en büyük dostu ve silahı,
kendisine muhalif olanların kararsızlığı ve onun kararlılığını
kavramamalarıdır.
O da zaten sistemli olarak bunu da
bir savaş stratejisi olarak kullanmaktadır.
Erdoğan kendisi zamana karşı savaşırken,
her saniyeyi yeni bir mevzi ele geçirmek olarak için kullanırken; seçimlere
odaklanmayı sağlayarak, muhalefetin şimdiden tepkisini göstermesini
engellemektedir.”
10-09-2015 - #Erdoğanİstifa
#Erdoğanİstifa #Erdoğanİstifa #Erdoğanİstifa
*
“Erdoğan’ı seçim sandığında
uzaklaştırabileceklerini düşünenler, bunun bedelini çok ağır ödeyeceklerdir.
Çok kıymetli bir zamanı ve konumu yitirmiş olacaklardır: bunu anladıklarında
ise artık çok geç olacaktır.
Çünkü Erdoğan kaybedeceği bir seçime
asla bir daha girmeyecektir.
Aslında Erdoğan seçim yapılmasını engellemek
için bütün taşları da döşemiş bulunuyor.
Seçim sandığında Erdoğan’a haddini
bildiririz sahte hayalleriyle oyalanmadan, daha şimdiden, durarak, yürüyerek, yatarak,
oturarak, sırtımızı dönerek, yazarak, çizerek, her biçimde Erdoğan’ı istifaya
zorlamak üzere davranışa geçelim.
Bugünün en acil sorunu Erdoğan’ın o
makamı terk etmesidir.
Milyonlarca insanın geleceği bir tek
adamın geleceğine kurban edilemez.
#Erdoğanİstifa #Erdoğanİstifa
#Erdoğanİstifa #Erdoğanİstifa”
10-09-2015 - #Erdoğanİstifa
#Erdoğanİstifa #Erdoğanİstifa #Erdoğanİstifa
*
“O, atın sırından attığı ama milletin
atamadığı adam, Ergenekon’la yani devletin içindeki tüm irinin, cerahatin
yoğunlaştığı, gizli ve yasa dışı örgütlenmelerle kader ve çıkar birliği
içindedir.
Çünkü nasıl bazı bakteriler oksijende
yaşayamazlar ise, O ve Ergenekon, ikisi için de bu en kıytırık ve anti
demokratik biçimiyle bile, yasalar çerçevesinde bir parlamenter sistem içinde
yaşayamazlar. En anti demokratik kanunların uyulması gereken yasallığı bile,
onlar için soluk alınamaz, var olunamaz bir koşuldur.
Ergenekon, hiç ummadığı bir anda,
onun diktatörlük özlemleri ve tek adam ihtiraslarında devletin başına geçmiş bir
müttefik bulmuştur. Onu desteklemek, orada tutmak, aslında eski konumuna gelmesi
için paha biçilmez bir olanaktır. Bu nedenle Ergenekon, her şeyi yapmaya
hazırdır ve yapacaktır.
Atın sırtından attığı adam da, bu
güne kadar, her şeyi yapabileceğini ve her şeyi göze aldığını göstermiştir.
Aslında fiili bir darbe rejimi
kurarak, “isyan” etmiştir ve şimdi isyanın kuralına uygun olarak “hücum, hücum,
hücum” stratejisini uygulamaktadır. Durmanın veya en küçük bir geri adımın
kendisinin sonu olacağını bilmektedir.
Ergenekon-Erdoğan kader ve çıkar birliğinin en son ürünü, Suruç’ta IŞİD’e mal edilen, ama IŞİD’in hiçbir şekilde üstlenmediği, otuzdan fazla gencecik sosyalist ve demokrat gencin öldürüldüğü katliamdır. Olay, bunların hiçbir sınır tanımadığının ve tanımayacağının çok açık bir şekilde göstermiştir.”
Ergenekon-Erdoğan kader ve çıkar birliğinin en son ürünü, Suruç’ta IŞİD’e mal edilen, ama IŞİD’in hiçbir şekilde üstlenmediği, otuzdan fazla gencecik sosyalist ve demokrat gencin öldürüldüğü katliamdır. Olay, bunların hiçbir sınır tanımadığının ve tanımayacağının çok açık bir şekilde göstermiştir.”
14-09-2015 – Olacağı Bilinen Bir
Cinayetin kroniği
*
“Erdoğan bugünkü yetkileri ve politik
rahatlığı ve hareket kabiliyetiyle orada durduğu sürece, seçim, ya da adil bir
seçim, ki Erdoğan’ın seçim kaybetmesi demektir,
bir hayaldir.”
14-09-2015 – Olacağı Bilinen Bir
Cinayetin kroniği
*
“Bugün seçimleri beklemek, seçimlerin
olmamasına yol açmaktır; niyet ne olursa olsun Erdoğan’a el ve bel vermektir.
Muhalefet seçimleri beklerken, Erdoğan boş durmamakta, ağlarını örmektedir.
İşin kötüsü Erdoğan’ın ağlarını nasıl
ördüğünü anlatanlar bile bu sonucu çıkarmaya gelince çıkaramamaktadırlar ve
böylece bir direnişin ortaya çıkmasını engellemektedirler.”
14-09-2015 – Olacağı Bilinen Bir
Cinayetin kroniği
*
“Erdoğan neye kararlı?
Başkanlığı sürdürmeye. Hiçbir şekilde
o mevkii terk etmemeye, Yasama, yürütme ve yargıyı fiilen tek elde toplamaya. 1
Kasım’da seçim yapmaya değil. Eğer 1 Kasım seçiminin bunun bir aracı olacağını
görürse seçim yapar. Seçim onun amaçlarına hizmet ederse olur.
Eğer etmeyecekse zaten seçim olmayan
bir seçim olur veya hiçbir şekilde seçim olmaz.
Bunun mantık sonucu ise, seçimden
sonra nasıl koalisyonlar kurulacağı üzerine tahminlerde bulunmak değildir,
olamaz ve olmamalıdır; Erdoğan orada durduğu sürece adil seçim olmayacağı veya
seçim olmayacağı çıkarsamasını yapmak ve buna göre politika çizmek öngörüde
bulunmak gerekir.
Seçimi beklemek seçimlerin olmamasına
yol açar. Erdoğan orada olduğu sürece adil bir seçim olmaz veya seçim olmaz
önermesinden hareket edildiğinde ise yapılacak iş bellidir. Şimdiden Erdoğan’ın
başkanlık mevkiinden uzaklaşmasını sağlayacak direnişlere başlamak; bu direnişler en azından Erdoğan’ın
pozisyonunu zayıflatarak seçimi engelleyecek girişimlerde bulunmasını
engelleyebilir.”
14-09-2015 – Olacağı Bilinen Bir
Cinayetin kroniği
*
“Evet, bugün en büyük tehlike,
seçimleri bekleme rehavetidir: seçimleri bekleme seçimlerin olmasını mümkün
kılmaz. Ancak Erdoğan’ın adil seçimler yaptırmayacağından hareketle; Erdoğan’ı
oradan uzaklaştırmaya yönelik, bugünden başlayacak bir hareket ve politika
belki seçimlerin engellenmesini engelleyebilir.”
14-09-2015 – Olacağı Bilinen Bir
Cinayetin Kroniği
*
“Erdoğan’ı durdurmanın seçim olduğunu
ve sandıklarda onun cezalandırılacağını söylemek, çok tehlikeli bir biçimde
Erdoğan’a zaman kazandırmaktadır.
Bunu söyleyenlerin anlamadığı,
Erdoğan’ın geri dönüşünün olmadığı; daima ileri gitmek zorunda olduğudur. Yani
Erdoğan, fiilen darbe yaparak yası dışı bir şekilde el koyduğu ve bunu açıkça
söylediği bugünkü yetki ve konumundan geri adım atmayacak; aksine bunu daha
ileri götürecektir. Buna mecburdur. Aksi takdirde mahkemelerde hesap vermesi,
vermemek için de kaçması kaçınılmazdır.
Bu durumdaki bir kişi kaybedeceğini
bildiği bir seçim yapmaz; kaybedeceğini görürse bir yolunu bulup seçimi erteler
ve fiili duruma devam eder. Bütün bunları yapamayıp da yine de seçim yapılır
sonuçta azınlıkta kalırsa da tıpkı şimdi yaptığı gibi, bu sefer de seçim
sonuçlarını tanımayacaktır. Bunu bizzat en yakınındakiler bir şekilde ifade
ettiler. Çocuktan al haberi derler. Erdoğan’ın adamları her ağızlarını
açtıklarında seçimlerden sonra sonuç ne olursa olsun nasıl bir keyfi ve
diktatörce bir rejim oturtacaklarına ilişkin planlarını ele veriyor; açıkça
söylüyorlar.”
17-09-2015 – Erdoğan Nasıl
Durdurulabilir? Yurttaşlarca, Sessizce, Sabırla, Israrla ve Kâğıttan Turna
Kuşlarıyla
*
“Kaldı ki, Erdoğan’ın “ya herro ya merro”; “ya devlet başa ya kuzgun
leşe” konumu iyi kavranırsa, onun, muhalefetin seçime böyle
odaklanmasından çıkarlı olduğu görülür.
Çünkü böylece o kaybedilen zamanda,
güçlerin örgütleyecek, kendine bağlı lümpen çeteleri pekiştirecektir. Karşı
tarafı bölmek için yeni manevralar yapacaktır. Seçimlerin sağlıklı olmasını
engelleyecektir.
17-09-2015 – Erdoğan Nasıl
Durdurulabilir? Yurttaşlarca, Sessizce, Sabırla, Israrla ve Kâğıttan Turna
Kuşlarıyla
*
“Erdoğan’ın seçimle gideceğini hala
düşünenler yanılıyorlar.
Şunu anlamıyorlar: Erdoğan’ın geri
dönüşü yoktur. Ya başkanlık denen despotluğunu oturtmak ve sürdürmek, her türlü
yasal denetim ve bağlayıcılıktan azade olmak durumundadır ya da mahkemeye
çıkacaktır.
Bu durumda Erdoğan için tek yol
kalır: egemenliğini ve fiili darbe rejimini sürdürmek ve tahkim etmek için her
şeyi yapmak.
(Bunun için kendi amacına hizmet
edeceğini gördüğü takdirde seçim de yapabilir ama pek ala seçim yapmayıp
bugünkü rejimi fiilen de sürdürebilir. Elinde Anayasa’nın ona sunduğu çok geniş
olanaklar var. Olağanüstü hal var; sıkıyönetim var. Bunlara dayanarak seçimleri
erteleme var. MHP zaten Sıkıyönetim’e destek vereceğini söyleyip açık çek
vermiş durumda. Ama varsayalım ki seçimler olacak ve bugünkü gibi bir seçim
sonucu ortaya çıkacak.)
Erdoğan’ın bulunduğu güç ve mevkii
terk etmesi, kendisinin sonu anlamına geleceğinden, mümkün değil iken, hala seçimlere odaklı
politika yapmak; sanki seçimlerde Erdoğan ikinci bir yenilgi alsa, orayı terk
etmek zorunda kalacağı yanılsamasını yaymak iki bakımdan yanlış olmaktadır.
1)
Sahte
hayaller yaymaktadır. Yeni hayal kırıklıklarının; dolayısıyla yeni
yılgınlıkların tohumlarını atmaktadır. Seçimlerden sonra Erdoğan bugün
yaptıklarını yapmaya devam edecektir.
2)
Ama
daha önemlisi, seçimlere kadar olan dönemde, Erdoğan’a karşı olan geniş
kitlelerin, yani nüfusun yüzde 60 veya 70’inin, pasif bir biçimde beklemesine
yol açarak, çok değerli bir zamanın yitirilmesine; bu zamanı kullanarak
Erdoğan’ın adım adım lümpenler ve Ergenekon denen özel savaş aygıtı aracılığıyla
bir terör rejiminin temellerini atmasına; çoğunlukta yılgınlık yaratmasına imkân
tanımaktadır.
Bu nedenle diyoruz ki, Erdoğan’ın en
büyük silahı, muhalefetin kararsızlığı ve basiretsizliğidir.
Çünkü Erdoğan aslında çok kırılgan
bir zeminde hareket etmesine rağmen kararlıdır. Partisinde geniş bir muhalif
kesim vardır ama onlar korkak ve kararsızdır. Mecliste çoğunluk muhalefettedir.
Ama onlar durumun ciddiyetini anlamaktan uzaktır ve kararsızdır.”
07-10-2015 – Erdoğan Nasıl
Gitmez, Nasıl Gider, Nasıl Gitmeli?
*
“Erdoğan bulunduğu yeri (fiili
başkanlığı) terk etmeden, hiçbir sorun çözülemez.
Erdoğan’ın bu mevkii, seçimler
sonucunda AK partinin çoğunluk
kazanamaması durumunda terk edeceğini sananlar da ayrıca yanılıyorlar ve sahte
hayaller yayıp, Erdoğan’ın planlarını uygulaması için ona zaman
kazandırıyorlar.
Çünkü Erdoğan için başkanlık ve hesap
verme arasında üçüncü bir seçenek bulunmamaktadır. Dolayısıyla dişleriyle,
tırnaklarıyla bulunduğu mevkii ve yetkileri elinde tutmaya ve savunmaya
çalışacaktır. Aksi takdirde, mahkemeye çıkması ve yaptığı akçalı ve diğer
siyasi ve gizli işlerin hesabını vermesi kaçınılmazdır. Hesapta ise mahkûm
olacağını iyi bilmektedir.”
09.10-2015 - Yurttaşlara Çağrı
Demir Küçükaydın
10 Ekim 2015 Cumartesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder