“Yanlış biliyorsun?
HDP “#HAYIR” diyor” demeyin.
#HAYIR, HDP “#HAYIR” demiyor.
HDP, “#HDPhayırDiyor”
diyor.
Bu ikisi çok farklıdır.
#HAYIR dediğinizde
politik mücadele verirsiniz. Başkalarının, hatta düşmanlarınızı bile altında toplanabileceği
bir bayrak açarsınız.
#HDPhayırDiyor
dediğinizde ise, kendi kendinizi tatmin etmiş; kendi reklamınızı yapmış
olursunuz. Bu başkalarını, hatta size en uzak ve düşman olanları hareket
geçirmek; altında yer almaktan gocunmayacağı bir bayrak, bir sembol, bir parola
bulmak gibi bir derdinizin olmadığı anlamına gelir.
Politika yapmak ise her şeyden önce, verili anda, en can
alıcı, “zinciri sürükleyecek” halkayı yakalamak ve onu tüm gücüyle çekmek
sanatıdır.
Politika yapmak hakkındaki tasavvurunuzu, kongrelerinizi
yöneten moderatörler gibi, liberal medyacılar belirlemişse; rengârenk #HAYIR’larınızın insanların sempatisin
toplayıp, #HAYIR çıkmasına yol
açabileceğini sanabilirsiniz.
#HDPhayırDiyor
parolası ne anlama gelir?
Türkiye’de hiç kimse HDP’nin #HAYIR dediğini veya diyeceğini bilmiyorsa; bunu duyurmak çok acil
bir iş ve sorun ise, böyle bir slogan anlaşılabilir. Ama o zaman da HDP’nin Türkiye’de
değil, Merih’te politika yaptığı gibi bir sonuç çıkar.
*
Ama HDP politika yapmıyor politik mücadele vermiyor. Daha
doğru formülasyonla, politika yapmamak mümkün olabilen bir şey olmadığından,
politikası politika yapmama politikasıdır denebilir.
#HDPhayırDiyor parolası, bir rozet paroladır.
#HDPhayırDiyor parolası, bir rozet paroladır.
Yani sizin ne olduğunuzu, alâmetifarikanızı anlatır. Yani
reklamcılın kafasına uygun bir paroladır.
Siyaset yapanın ise, kendi alâmetifarikasını duyurmak yaymak
gibi bir sorunu olmaz. O somut durumdaki ana halkanın en geniş kesimlerce
yakalanmasını hedefler, kendisi bunun başlatıcısı, örgütleyicisi olsa bile
kendini öne çıkarmaz. Kendinden söz etmez. “Eskiler sağ elinin yaptığı iyiliği
sol elin bilmeyecek” derlerdi.
Siz on binleri meydanlarda #HAYIR işaretiyle toplayın ama varsın bunu kimse bilmesin. Amaç
bağcıyı mı dövmek, üzüm mü yemek?
*
HDP,” #HDPhayırDiyor”
parolasıyla, bir Beşiktaşlının “yaşasın kara
kartal” veya bir Galatasaraylının “Gasssaray,
gassaray cim bom bom” demesinden farklı bir şey yapmıyor.
Günlerdir bu konularda yazıyoruz. Bütün sol örgütlerden
somut öneriler getirmelerini söyledik: şu ana kadar hiç biri böyle bir tartışma
açıp öneri getirmiş değil. Ya da fiilen yaptıklarıyla, tartışmadan kendi
anlayışlarını pratiğe geçiriyorlar. “Ayağa
Kalıyor”lar örneğin. Medyatik geniş kitlelerin bir araya gelmesini
hedeflememiş; “sistem kurucularının kafasında” oluşturulmuş, aslında kitlesel
bir #HAYIR hareketin engellemeye
yönelik eylemler veya toplantılardan başka bir şey yok.
Başından başlayalım ve “Bilal’e anlatır gibi” bir kez daha
anlatmayı deneyelim.
Birinci Önerme:
#HAYIR Cephesi
meydanlara hâkim olmadan, sokağa hâkim olmadan referandumda #HAYIR çıkmaz; o referandumdan #HAYIR çıkmaz.
Önce bunu iyi bilmek gerekir. Seçimler vs. gerçek güç
ilişkilerini yansıtmaktan başka bir anlama gelmezler. Seçimler, referandumlar
vs., seçimden, referandumdan önce kazanılır veya kaybedilir.
Sadece yakın geçmişe bakın.
7 Haziran seçimlerinden önce seçim kazanılmıştı. Her yerde
biz görülüyorduk. Biz tartışılıyorduk. O nedenle beklediğimizden bile yüksek oy
aldık.
Kasım seçimlerini ise, seçimden önce kaybetmiştik. Ve o
nedenle seçimde beklediğimizin de altında oy aldık.
O halde, soru şudur:
Referandumdan #HAYIR
çıkması, bu tayın edici “meydan muharebesinin” kazanılması için üzerinde
çalışılacak esas hedef, yakalanacak ana
halka bu mu olacak; yoksa bir seçim kampanyası gibi vatandaşa #HAYIR ve gerekçeleri mi anlatılacak?
Kaldı ki, bu anlatmaların çok az bir anlamı olduğu bilinmiyor
mu?
*
O halde birinci sorunun cevabına bağlı ikinci soru şudur?
#HAYIR diyenleri
bir araya getirmek ve manzaraya hakim olmak; bu korkuyu, yılgınlığı atmak; ne
kadar çok olduklarını görmelerini sağlamak gerekir.
Ancak o zaman, tereddütlüler #HAYIR cephesine kazanılabilir.
O halde, buna bağlı olarak yakalanması gereken ana halka, bir
an önce, kitlesel olarak #HAYIR diyenlerin sokakları meydanları dolduracağı bir
hareket yaratmak, böyle bir hareketi başlatmak, böyle bir hareketi
örgütlemektir.
*
Burada çok dikkat edilmesi gereken zayıflığımız oluşturan
ama aynı zamanda bize gücümüzü ve kitleselliğimizi kazandıracak olan bir
kısıtlama karşısındayız. Bu kısıtlamayı, yani rakibimizin gücünü ve oyununu ona
karşı kullanabiliriz ve kullanmalıyız.
Nedir bu?
Bütün politik halklar alanı ortadan kaldırılmış bulunuyor.
Bu durumda milyonlarca insanı harekete geçirmek; alanlara
egemen olmak nasıl mümkün olabilir?
Evet, bu mümkündür ve çok basittir.
Erdoğan bütün politik gösteri ve toplantı yürüyüşü hakkımızı
elimizden mi aldı?
Biz de toplantı ve gösteri yürüyüşü, miting vs. yapmadan #HAYIRımızla meydanları dolduracağız ve doldurabiliriz dedik.
Biz de toplantı ve gösteri yürüyüşü, miting vs. yapmadan #HAYIRımızla meydanları dolduracağız ve doldurabiliriz dedik.
Nasıl?
Her gün, günün belli saatlerinde (örneğin iş çıkışı) belli yerlerde (Örneğin
Kadıköy’de, Beşiktaş’ta Konak’ta vs.) herkes göğsüne taktığı bir basit, kağıda
yazılmış, veya #HAYIR’ın para edeceğini görüp, #HAYIR butonu bastırıp satan işportacıdan
alınmış veya #HAYIR diyen girişim ve örgütlerin yaptığı veya yaptırdığı #HAYIR’ıyla
tıpkı alışveriş eder gibi; tıpkı çoluğu çocuğuyla gezer gibi, tıpkı, işinden
evine gider gibi, tıpkı yolda rastladığı ahbabıyla sohbet eder gibi bulunmasıdır.
Ne bir slogan, ne bir bayrak, ne bir pankart. Hiçbir şey yok. Sadece bir #HAYIR.
Bununla belli yer ve saatlerde bulunmak. Fiili bir miting ama miting, ama
miting olmayan bir miting; fiili bir yürüyüş ama yürüyüş olmayan bir yürüyüş..
Böyle bir hareket, hukuken toplantı ve gösteri yürüyüşleri alanına
girmez.
Erdoğan’ın Valilerinin, kaymakamlarının, polislerinin elini
kolunu bağlar. Felç eder.
Buna her türlü temel hakkı çiğneyerek saldırması ise, açık
bir iç savaş anlamına gelir.
Çünkü böyle bir hareket, Beyoğlu veya Kadıköy’deki günün neredeyse
her saatinde görülebilecek; en büyük mitinglerden daha büyük bir kalabalığın
göğsüne #HAYIR takmasından başka bir
anlama gelmez.
Ancak böyle bir biçim altında geniş kitlelerin katıldığı bir
hareket yaratılabilir ve ancak böyle insanların üzerindeki ölü toprağı kaldırılabilir.
Kitlesellik olmadan meydanlara egemen olunamaz. Kitleselliği
sağlamanın tek yolu da slogan, bayrak, pankart olmadan temel yurttaşlık ve
insan hakları alanında hareket etmektir. Sıradan milyonlarca insan ancak bir
tehlike olmadığında böyle bir harekete katılır.
*
Ancak milyonların böyle bir harekete katılabilmesi için bir
şart daha gerekmektedir.
Nedir bu şart ve şarta yol açan sorun.
#HAYIR diyen ve
bir araya gelip sokaklara çıkması olmazsa olmaz olan milyonların, birbiriyle
moda deyimiyle “fay hatları”vardır.
Birinin varlığı diğerinin varlığını engeller.
HDP “barış” için #HAYIR
mı diyor, MHP’li belki de #savaş istiyor ve bölünme korkusundan 3#HAYIR diyor. MHP’li ve HDP’li
birbirinden nefret ediyor. Benzeri durumlar “Laik” veya Alevi ile inanmış Müslüman;
“Ulusalcı” ile “Liberal” vs. arasında da var.
Bu farklı, birbirini dışlayan potansiyel #HAYIR’cıları bir araya getirmenin bir
yolu bulunmalı.
Bu yol da vardır. Ve çok basittir.
Eylemde, sadece, bir
tek #HAYIR parolasında buluşmak.
Herkes istediği yerde kendi gerekçelerini istediği gibi
söyler. Ama her gün aynı yer ve saatte herkesin aynı temel taleple orada olması
hem birleştirir hem güç verir. Bu da çok basit #HAYIR sözünden ibarettir.
Bu söz altında herkes kendini bulabilir.
Hâlbuki HDP ne diyor, şu kıymetli samanı hangi parolayla harcıyor?
Hâlbuki HDP ne diyor, şu kıymetli samanı hangi parolayla harcıyor?
“#HDPhayırDiyor” diyor.
“#HDPhayırDiyor”
parolası ile bir CHP’li, bir Ulusalcı, Bir Kürt alerjisini bir türlü atamayan
Alevi, bir MHP’li sokaklara çıkarılabilir mi?
#HAYIR
*
O halde HDP’nin yapması gereken çok açıktır.
“#HDPhayırDiyor”
değil ve olamaz günün parolası.
Aksine, hiç HDP’den
bahsetmeden, sıradan bir yurttaş olarak, tüm yurttaşları #HAYIR demeye çağırmak için HDP’liliği adeta unutmaktır. Ancak bunu
unutulduğunda gerçekten HDP’li olunabilir.
Ancak bu şekilde davranılırsa diğer yurttaşları sokağa çekip o partilerin tabanını oluşturan kitleyle buluşup birleşebilir.
Ancak bu şekilde davranılırsa diğer yurttaşları sokağa çekip o partilerin tabanını oluşturan kitleyle buluşup birleşebilir.
CHP de MHP de Genelkurmay’ın ve Ergenekon’un “Beka sorunu” karşısındayız
diyerek başlattığı savaş çerçevesinde cephe gerisini sağlama almak; Meclis
içinde HDP’yi tecrit etmek; kendi tabanlarının tepkisini sönümlendirmek; onu
hareketsiz bırakmak için sivil alandaki araçlarıdırlar.
HDP ise, onların tabanını nasıl sokağa çekerim diye düşünmelidir. Bütün stratejisini, taktiğini buna göre planlamalıdır. Bütün taktikleri, stratejisi buna yönelik olmalıdır. Erdoğan’ı tecrit etmek için onun Devlet ile (Ergenekon ve Genelkurmay) ittifakını parçalamak gerekir; bunu parçalamak için ise, önce CHP ve MHP’yi köşeye sıkıştırmak gerekir; Onları köşeye sıkıştırmak için ise, onların tabanını somut bir hedef etrafında mücadeleye çekmek gerekir.
HDP ise, onların tabanını nasıl sokağa çekerim diye düşünmelidir. Bütün stratejisini, taktiğini buna göre planlamalıdır. Bütün taktikleri, stratejisi buna yönelik olmalıdır. Erdoğan’ı tecrit etmek için onun Devlet ile (Ergenekon ve Genelkurmay) ittifakını parçalamak gerekir; bunu parçalamak için ise, önce CHP ve MHP’yi köşeye sıkıştırmak gerekir; Onları köşeye sıkıştırmak için ise, onların tabanını somut bir hedef etrafında mücadeleye çekmek gerekir.
HDP böyle düşünmediği, kendi kendini tatmin eden, “Türk’e
Türklük propagandası” gibi, kendine “#HDPhayırDiyor”
propagandası yapan çizgisini terk etmediği takdirde Alanlara #HAYIR egemen olamaz ve bu olmazsa da
referandumda çıkacak bir Evet’in baş sorumlusu olur.
CHP’nin, MHP’nin tabanı ise, sanılanın aksine argümanlarla, gerekçelerle,
çarpıcı espriler ya da kelime oyunlarıyla veya ikna ile değil; ancak somut, hiçbir
rengin, partinin damgasını taşımayan bir parolanın altında sokağa çıkış
aracılığıyla bu harekete katılıp itirazını belirtebilir.
MHP ve CHP’nin tabanı sokağa çıktığında ise, o zaman bu
partiler altından toprağın kaldığını görünce,
civcivleri başkası kapmasın diye sokaklara gelip #HAYIR cephesine katılabilirler.
Ve böyle ir davranış ise, bu harekete daha büyük bir ivme
kazandırır ve onların kendi bayrak ve sloganlarıyla hareketi bölmesinin önüne
geçer.
Sadece basit bir #HAYIR
ile olmuşmuş ve büyümüş bir harekete bu partilerin kendi bayrak ve
sembolleriyle gelmesi #HAYIR
cephesini bölücü bir etki yapacağından bizzat kendi tabanlarından bire ret
görür. Bunu Gezi’de görmüştük. Ulusalcıların bütün çabalarına rağmen onların
parolaları damga vuramadı. Çünkü bu parolalar hareketi bölüyordu.
Böyle bir durum, CHP ve MHP ile bin bir ailevi, ideolojik, kültürel,
illegal bağı olan güçleri (Yani devlet sınıflarını) etkiler ve devlet içindeki
dengeleri değiştirir. Şu anki çizgiye muhalif olanların seslerinin daha gür çıkmasına;
ağırlıklarının artmasına yol açar.
Erdoğan gücünü şu an Ergenekoncuların “beka sorunu” değdiği
savaş politikasının, bütün devlet sınıflarını yedeğe almasından veya muhalif
olanları hareket edemez kılmasından almaktadır. Ama böyle bir hareketin varlığı
ve hareketin CHP ve MHP’yi etkilemesi bu sefer devlet ve ordu içindekilerin
durumunu etkiler ve güç dengelerini değiştirir.
O zaman Erdoğan daha referandum bile olmadan tecrit
edilebilir.
Bu ise onun daha büyük hatalar yapmasına yol açar. Bu ise #HAYIR cephesini daha da güçlendirir.
Referandumdan #HAYIR
böyle çıkar.
*
Bunun başka yolu yoktur.
Plan budur. Bu planı egemen sınıfların ve Erdoğan’ın gözü önünde ortaya koyuyoruz.
Plan budur. Bu planı egemen sınıfların ve Erdoğan’ın gözü önünde ortaya koyuyoruz.
Çünkü bizlerin en büyük siyahı açıklıktır da. Onun gibi,
istihbarat teşkilatlarında elektronik olarak korunan karanlık ve gizli mekânlarda
yapılan planlar değildir bizim planlarımız
Biz burada sadece bir #HAYIR
derken, bir eylemin, bir direnişin sembolünden, parolasından, hedefinden,
bayrağından söz ediyoruz. Bunu yanlış anlamamalı. Elbette kimsenin fikrini,
inancını, gerekçesini ifade etmesinin önüne bir engel koyulamaz. Herkes
gerekçesini bir yerlerde bir şekilde ifade edebilir.
Ama ben eylemde de kendi gerekçemle yer alacağım diyenlere
karşı bizlerin de onlarla bir arada aynı yerde ve aynı saatte bulunmama
hakkımız da vardır.
Bunu engellemeye kalktıkları takdirde bir provokatör
değilseler bile, bir parazit olduklarını itiraf etmiş olurlar ve parazitlere
davranıldığı gibi bakılır. Sadece tiksinirce bakışlar bile onların işini görmeye
yeter.
*
Kaldı ki Referandumdan önce şimdi Meclis’te bile
engellenebilir bu Anayasa değişikliği.
Nasıl mı?
Eğer şimdi bir hareket başlatılırsa, kitle hareketinin baskısı, tereddütlü vekillerin, referandum’dan evet çıkmayabileceğini görmelerine ve #HAYIR oyu vermelerine yol açabilir ve açar.
Eğer şimdi bir hareket başlatılırsa, kitle hareketinin baskısı, tereddütlü vekillerin, referandum’dan evet çıkmayabileceğini görmelerine ve #HAYIR oyu vermelerine yol açabilir ve açar.
Elbette başlangıcın iyi örgütlenmesi ve en azından belli bir
kritik kütleyle başlanması gerekir.
Ve bu mümkündür.
Sadece HDP, EMEP, Halkevleri, Demokrasi İçin Birlik Hareketi
vs. gibi, Türkiye’de demokratik hareketin çekirdeğini oluşturan örgüt ve
çevreler derhal bir araya gelip, daha mecliste görüşmeler sürerken, en azından
birkaç büyük şehrin merkezi noktalarında bu #HAYIR
direnişini başlatabilirler. Başlattıklarında kitlenin beklenenlerin çok üstünde
bir katılım göstermesi halinde (ve bu fazlasıyla mümkündür. Herkes küçük bir
hareket beklemektedir ve bu çaresizlikten bunalmış durumdadır) aniden patlayıcı
bir katılım ile başlayan bu hareket meclis sonuçlarını da etkiler. Yani sadece Referandum
değil, Meclis’te çıkacak sonuç bile, sokak ve meydanlarda ortaya çıkacak bir
hareketle değişik bir sonuç verebilir.
*
HDP’ye yalvarıyoruz.
Siz muhalefetin öz gücüsünüz.
“#HDPhayırDiyor”
gibi kendine propagandadan başka bir anlama gelmeyen boş işlerle oyalanmayı
bırakın. Zaman kaybetmeyin.
Sadece HDP, EMEP, Halkevleri, Yeşiller ve Sol Gelecek, Demokrasi
İçin Birlik, bağımsız girişimler vs. bile bu eylemi bir an önce başlatmak için
gerekli asgari kitleyi bulabilir ve başlayabilirler. Ama burada HDP tek başına
hepsinin toplamından beş on kat daha fazla olduğu için, HDP’nin tavrı belirleyici
olur.
Bir de buna var olan örgütlerden çok daha fazla bir kitle oluşturan binlerce bağımsız demokrat ve sosyalistin de katılacağını düşünün. Yeterince bir güç birikimi ile balanmış olur.
Bir de buna var olan örgütlerden çok daha fazla bir kitle oluşturan binlerce bağımsız demokrat ve sosyalistin de katılacağını düşünün. Yeterince bir güç birikimi ile balanmış olur.
Hareket yeterince güçlenecek zamanı bulamamış olsa ve Meclis
etkilenemese bile, erkenden başlanmış olur ve daha erken duyurulup Türkiye
çapında yayılmak ve örgütlenmek için daha çok zaman kazanılmış olur. Her
halükarda bir kayıp olmaz.
Kaybedilen her saniye Erdoğan’a hizmet etmektedir.
“#HDPhayırDiyor”
değil “Barış için #HAYIR” değil,
“Ülkemiz bölünmesin diye #HAYIR”
değil – bunlar sonsuzca uzatılabilir – basit ve sade bir #HAYIR. Bu #HAYIR’ın
altında herkese yer olacaktır. Herkes kendini bulacaktır.
18 Ocak 2017 Çarşamba
Demir Küçükaydın
@demiraltona
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder