8 Şubat 2025 Cumartesi

Sunum: Milletler ve Milliyetçilik - 9 Şubat Pazar Günü, Saat: 14.00 Yer: Yeşil Ev, Provinz Str. 103, 13409 Berlin

 Milletler ve Milliyetçilik

(Uluslar ve Ulusçuluk)

Sunum: Demir Küçükaydın

*

9 Şubat Pazar Günü, Saat: 14.00

Yer: Yeşil Ev, Provinz Str. 103, 13409 Berlin

(U-Bahn Osloerstr.’den 150 veya 255 No’lu otobüsle dört durak)

(Kitap kapaklarına Tıklıyarak Kitapları İndirebilirsiniz)

*

1848 Devrimlerinin arifesinde yazdıkları "Komünist Manifesto"da


Marks-Engels, "Avrupa'da bir heyula dolaşıyor, Komünizm heyulası" diye diye başlıyordu. Ama aynı günlerde bir başka heyula da ortaya çıktı: Uluslar ve Ulusçuluk Heyulası.

Bugün "Komünizm Heyulası" ortalıkta görünmüyor, adeta unutuldu, ondan korkan yok. Ama Uluslar ve Ulusçuluk Heyulası tüm dünyayı ele geçirdi. Bugün yeryüzünde bir ulustan olmayan bir tek insan, bir ulusa ait olmayan bir karış toprak yoktur. Tüm devletler bir ulusal devlettir.

Ve tüm yeryüzünü ele geçirmiş bu heyula tüm insanlığı lanetiyle çarpıyor. Ortaya çıktığı günden beri, bütün savaşlar, katliamlar, soykırımlar uluslar ve ulusçular tarafından yapıldı ve yapılıyor. İnsanlığı yok edebilecek bir atom savaşı uluslar arasında çıkacak. Çünkü o silahlara sahip olanlar ulusal devletler. Uluslar ve ulusal devletlerin olduğu bir dünyada çevre ve iklim sorunlarının hiçbiri çözülemez. Hiçbir ulus ve ulusal devlet egemenlik hakkını, insanlığın genel çıkarını gözetecek, tüm insanlığı kapsayacak, dünya çapında bir organa vermeyecektir ve vermez.

Öte yandan Uluslar ve ulusçuluk, sadece insanlığı değil, bu olguyu anlamak, açıklamak isteyen bütün teorisyenleri, bilim insanlarını da çarpıyor. Böylesine insanlığı pençesine almış, egemen ve hayati bir olgunun, hala bir tanımı yapılabilmiş, bir teorisi oluşturabilmiş değil.

Birçok sosyal bilimci, ulusların ve ulusçuluğun bir tanımının yapılamayacağını iddia ediyor. "Bu bir iflasın ilanı olur" diyerek bunu kabul etmeyenler de bir teori ve tanım ortaya koyamadıklarını itiraf ve kabul ediyorlar.

Öte yandan herkes bu yaygın ve egemen Şey'in ne olduğunu bildiğini düşünüyor ve bundan emin. Hatta insanların hiç küçümsenmeyecek bir bölümü, uluslara ve ulusçuluğa karşı olduğunu söylüyor ve onu lanetliyor. Ama insanlar karşı olup lanetledikleri şeyin ne olduğunu bilmiyor. Ve sadece bilmiyor da değiller bilmediklerini de bilmiyorlar.

İşte konumuz bu: Bilindiği sanılanın bilinmediğini, neden ve nasıl bilinemediğini açıklamak. Ulus ve ulusçuluğu saran esrar perdesini kaldırmak. Ve bu perde kaldırıldığında görülecek olan herkesi şaşırtacaktır.

Sadece dünyadaki değil, Türkiye'deki aktüel sorun ve tartışmalar da doğrudan ulus ve ulusçulukla ilgili. Bütün can alıcı politik sorunlarda bir çözüm bulabilmek için, bu heyulanın anlaşılması olmazsa olmaz koşuldur.

O halde konu çok hayatidir. Ölüm kalım sorunudur.

Almanların dediği gibi sorunu yüzeyden değil, temelinden ele almanın, kendisini ve açıklanamazlığının nedenlerini de açıklamanın zamanıdır.



Hiç yorum yok: