1 Temmuz 2017 Cumartesi

"Adalet Yürüyüşü" Bitti, Türk Ulusalcılarının, Şovenlerinin ve Irkçılarının Yürüyüşü Başladı.

Az önce aşağıdaki resmi gördüm. Acil olarak şu yorumumu paylaşıyorum.

Adalet Yürüyüşü artık Adalet Yürüyüşü olmaktan çıktı. Türk ulusalcılarının ve ırkçılarının yürüyüşü oldu.

HDP yürüyüşe baştan katılmayarak ve sahip çıkmayarak yürüyüşün böyle bir evrim geçirmesine olanak sağladı.

Bundan sonra yürüyüşe katılması ne mümkündür, ne de doğru olur.

Maalesef HDP tecrit oldu.

CHP başlangıçta sadece Adalet bayrağı açmıştı. Türk bayrağı hiç önde görülmüyordu.

Çünkü başlangıçta işin nasıl gelişeceğini bilmiyor ve sadece Adalet'i öne çıkararak Kürtlere de kapıyı kapamıyordu.

Baktı ki iş tuttu bu sefer Kürtlerin katılmasını engellemek için Türk bayraklarını öne çıkardı.

Kürt hareketi maalesef yine yaptığı hatayla yürüyüşün böyle bir evrim geçirmesine imkan sağladı ve kendini tecrit etti.

Onun yönünü değiştirme olanaklarını kendi eliyle tepti.

Bu hatanın sonuçları çok ağır olacaktır. Kürt özgürlük Hareketi, Adalet Hareketinden tecrit olmuş ve Adalet istemi Türk ulusalcıları ve ırkçılarının tekeline terk edilmiştir.

Adalet istemini bizler başlatabilir ve bu hareketi bir demokrasi hareketine dönüştürebilirdik.

Bizler başlatamayınca en azından Kılıçdaroğlu'nun başlattığı bu harekete baştan katılabilir, onu örgütleyebilir, sahada yer alarak etkileyebilir, sahiplenebilir ve yine aynı amaca ulaşabilirdik.

Bu iki olanağı da yitirdik.

Gezi Ulusalcılıktan demokrasiye doğru evrilmiş, "Mustafa Kemal'in askerleri"nden "Mustafa Keser'in Askerleri"ne dönüşmüştü.

Adalet Yürüyüşü ise, Mustafa Keser'in askeri olmaktan Mustafa Mustafa Kemal’in Askeri olmaya evrildi. Geçmiş olsun. Tecrit olduk ve yeni saldırılar gelecek. Adalet Yürüyüşü de amacına ulaşamayacak bir fiyaskoyla son bulacak.

Erdoğan'a zafer şerbetini kendi elleriyle teslim ediyor muhalefet.

Buradan çağrı yapıyorum. Tüm sosyalistler, Müslümanlar, Aleviler ve hatta gerçek anlamda milliyetçiler. Çünkü Kürtlerin hakkını tanımak ve onun için mücadele etmek milliyetçilikle çelişmez hatta onun gereğidir.

Türk bayrakları kaldırılmadıkça, orada sadece Adalet bayrağı kalmadıkça,

Bu yürüyüşten çekileceğinizi ve katılmayacağınızı ilan ediniz.

01 Temmuz 2017

Demir Küçükaydın

demiraltona@gmail.com

Blog: https://demirden-kapilar.blogspot.com/

Youtube Kanalı: https://www.youtube.com/user/demiraltona

Podcast: https://soundcloud.com/demirden-kapilar

Kitaplarımızı İndirmek İçin:

https://disk.yandex.com.tr/d/MP0-52MFdgdqBg

https://disk.yandex.com.tr/d/2Vez45Mg7W7wzA

 

 

1 yorum:

ctnserfidan dedi ki...

Sn Demir,
Yazılarınızı çok uzun bulmama rağmen bazen zorlanarak ta olsa devamlı takip etmeye çalışıyorum.

Fakat bu yazınızı maalesef beğenmedim, hatta sekterce ya da “Türk Bayrağını” görünce kapıldığınızı düşündüğüm infialle alelacale kaleme almışsınız gibi geldi bana, belki de geçmişin “Cumhuriyet Mitingleri”ni hatırlattı size.

“Hayır” çalışmalarında da Türk bayrağı vardı. O zaman böyle bir tepki vermemiştiniz.

Şimdiki Adalet Yürüyüşü de Ayni tabana hitap eden bir eylem.

Ben Türkiye’nin partisiyim demiş olan HDP’nin Türkiye’nin bayrağından ürkmemesi gerekir, yanlış hatırlamıyorsam HDP’nin o seçim mitinglerinde de Türkiye’nin bayrağı kullanmıştı. Ben artık bunun aşıldığını sanıyordum, demek ki yanılmışım.

Ancak şu gerçeğin altını çizmeden etmeyeceğim.

Önümüzde “Hayır” bileşenlerini toparlamak hatta AKP’nin tabanına da yönelerek genişlemek zorundayız. Bunu ilkesizlikle hiç bir alakası yok.

Eğer AKP’den TEK ADAM REJİMİ’ inden kurtulmak istiyorsak Türkiye gerçekliğinde en geniş birliktelik sağlanmalıdır.
Bunun için bu yürüyüş olabilecek en geniş katılımla devam etmeli ve DEMOKRATİK, KATILIMCI, ÇOĞULCU, ÖZGÜRLÜKÇÜ, OLABİLDİĞİNCE EŞİTLİKÇİ YENİ BİR ANAYASA isteğinin dillendirileceği görkemli bir mitingle taçlandırılmalıdır.
Aksi halde bu birikim harcanmış olur, “Gezi” nin akıbetine uğrar.
Saygılarımla