Şu an saat, 30.09.2014 01:55.
Bu akşam IMC TV Kobane’nin tek çıkışı olan Mürşitpnar sınır
kapısında T.C.’nin hiçbir görevlisinin bulunmadığı haberini verdi.
Orada bulunan HDP Urfa Milletvekili, kendilerinin şu an kontrol
noktasında bulunduklarını; çok garip bir durum olduğunu; bilgi alma yolandaki
girişimlerinin hiçbir sonuç vermediğini söyledi.
Spiker ve TV görevlileri bu gelişmenin önemini kavramamış olmalılar ki, sonra normal bir program akışı devam etti.
Spiker ve TV görevlileri bu gelişmenin önemini kavramamış olmalılar ki, sonra normal bir program akışı devam etti.
Bu çok tehlikeli bir gelişmedir.
Gündüz Kobane’nin karşısına 50 kadar tank mevzilenmiş ve bu
tanklar namlularını Kobane’ye çevirmişti.
Geceleyin sınır kapısındaki bütün devlet görevlileri
çekiliyor.
Bu fiilen şu anlamlara gelir büyük bir olasılıkla.
Birincisi, Türk devleti ve hükümetinin, Kobane’nin tek
sarılmayan yönü olan, kuzeyi boşaltarak İŞİD’e gel buradan vur ve çembere al
davetidir.
İkincisi, daha büyük olasılık, Türk ordu birliklerinin İŞİD’in
görevini alıp, üç tarafı İŞİD tarafından çevrilmiş Kobane’ye saldırmaları ve
Kuzeyden girerek işgal etmeleridir.
Bu gece veya sabaha karşı büyük olasılıkla Türk Ordu
birlikleri üç tarafından İŞİD tarafından kuşatılmış Kobane’ye Türkiye tarafından
girecekler ve oradaki direnişi ezecekler demektir.
Umalım ki bu tahminler yanlıştır.
Ancak Türk devleti bir sınır kapısından görevlilerini
çekmişse, bu çok kötü ve hayırlı sonuçlar vermeyecek bir gelişmedir.
Tüm alametler gelişmenin bu yönde olacağını gösteriyor.
Bunun hazırlıkları günlerdir yapılıyordu.
Erdoğan “tampon bölge”, “emniyet şeridi”; “sadece havadan
olmaz karadan da olmalı” deyip duruyordu. Kuzey Suriye veya Rojava’daki
demokrasi deneyini ezme niyetini açıkça ifade ediyordu.
Değer yandan İŞİD ile PKK’yı aynı kaba koyuyor dünya niye
PKK’ya karşı ayaklanmıyor diyordu.
“Barış süreci” ile ilgili olarak ay sonunu işaret ediyordu.
“Barış süreci” ile ilgili olarak ay sonunu işaret ediyordu.
Ayın ikisinde Meclis’e Tezkere vereceğini söylüyor ve tezkerenin
içeriğini gizliyordu.
Kobane’nin düşmesini bekliyor ve düşünce de bu sefer
kurtarıcı pozlarında bütün Rojava’yı 30-100 kilometrelik emniyet şeridi
diyerek, işgal etme niyetlerini ele veriyordu.
Kobane düşmeyince bu oyunu sürdürmesi giderek zorlaştı.
Barış sürecini daha fazla oyalaması mümkün değil. Ya barış
yolunda adımlar atacak, ya da bitirecek. Barışla iktidarının kazanacağı bir şey
yok. Fıtratı gereği Barış onu tüketiyor. Özgürlük Hareketi’ni güçlendiriyor.
Amacı barış değil, barış diyerek Özgürlük Hareketini tüketmekti. Hesaplar
tutmadı. Kendisi tecrit oldu, Özgürlük Hareketi, Türkiye’de, Irak’ta, Suriye’de
yeni mevziler kazandı; Dünyada prestiji arttı.
Bütün bunları alt alta koyduğumuzda, dün gündüz 50 tankın
Kobane’ye karşı mevzilenmesi ve geceleyin hudut kapısının görevlilerinin geri
çekilmesinin hiç de rastlantısal olmadığı görülmektedir.
Erdoğan, Rojava’daki demokrasi deneyini ezmek için Suriye’ye
girecek ve bunu da sanki İŞİD’e karşı bir harekâtı karadan desteklemekmiş gibi,
fedakârlıkmış gibi satacak.
Bu girişi ise Kobane üzerinden yaparak Kobane’yi arkadan
vuracak ve ezecek.
Hesabı ve niyeti böyle.
Hesabı ve niyeti böyle.
ABD, İngiltere, Almanya vs.’nin ve Barzani gibilerin “İstemem
yan cebime koy” diyeceklerinin hesabını yaptığı da muhakkak.
Dileriz ki bu tahmin ve olasılıkların hepsi yanlış çıkar.
Ancak hiç öyle görünmüyor.
Bu sabah veya önümüzdeki günlerde her şey olabilir.
Ne olursa olsun. Eşeği sağlam kazığa bağlamalı.
Şu an yapabileceğimiz tek şey var.
Binler, onbinler Suruç’a, Kobane’ye akmalı hem İŞİD’e hem de
Türk devletinin Tanklarına karşı bir insan zinciri oluşturmalı.
Türkiye’nin dört bir yanında, Türk ordusunun Suriye’ye
girmesine karşı çıkılmalı, sokaklara dökülmeli ve Kobane’ye silah yardımı yapılması
talep edilmeli.
Kobane’yi savunmak Türkiye’de Barışı, Ortadoğu’da
demokrasiyi savunmaktır.
Demir Küçükaydın
30.09.2014 02:22
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder