Selahattin Demirtaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Selahattin Demirtaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2018 Perşembe

HDP Kongresi Gelirken Ölümcül Bir Yanlışı Önlemek İçin Son Uyarılar

Önce yazarının isminin olmadığı, kaynağı somut olarak belirtilmemiş, Öznesi belli olmayan cümlelerle ifade edilmiş, verilişi bile bir manipülasyon olan HDP, Sezai Temelli isminde uzlaştıbaşlıklı şu haberi okuyalım:
“Mutabakat komisyonu kararını verdi. HDP kongreye Sezai Temelli ve Pervin Buldan'ın eş başkan adaylığı ile gidiyor.
DİYARBAKIR- Halkların Demokratik Partisi (HDP), 11 Şubat'ta gerçekleştireceği 3'üncü büyük olağan kongresinin hazırlıklarını yaparken, eş genel başkan adaylarını belirlemek üzere kurulan 5 kişilik mutabakat komisyonunun çalışmalarında da sona gelindi. HDP kongreye TBMM Başkanvekili Pervin Buldan ve HDP'nin Eş Genel Başkan yardımcısı Sezai Temelli'nin eş genel başkan adaylığı ile gidiyor.

7 Şubat 2018 Çarşamba

HDP Kongresi ve Demirtaş’ın Tekrar Başkan Seçilmesi İçin Kampanya İmzacıları

Bilindiği gibi Kongre’de Selahattin Demirtaş’ın tekrar başkan seçilmesi için bir imza kampanyası başlatmıştık. Birkaç gün sonra HDP Kongresi toplanacak. Bu nedenle imzacılar listesini ve kongreye hitaben yazılmış karar tasarısını artık HDP’ye iletmek ve tekrar kamuoyuyla paylaşmak gerekiyor.
Kampanya 11 Ocak 2018’de, yani 11 Şubat’ta toplanacak HDP Kongresi’nden tam bir ay önce başladı. (Bunun yanı sıra, birbirinden bağımsız ve neredeyse eş zamanlı olarak, daha önce haklarında bilgi verdiğimiz başka kampanyalar da başlamıştı.)
Kampanya’nın muhatabı HDP kongresi idi ve istek şöyle ifade edilmişti:
“(11 Şubat 2018) HDP KONGRESİ
Değerli HDP üyeleri ve Kongre Delegeleri,
Selahattin Demirtaş'ın tekrar başkan seçilmesi bir personel veya örgüt sorunu değil, bir politika, yani strateji ve taktik sorunudur.
Hapiste olan ve sembolik bir anlam kazanmış Demirtaş'ın yerine başkasının seçilmesi, telafi edilmesi çok güç ve yanlış bir politik karar ve adım olacaktır.

2 Şubat 2018 Cuma

HDP Kongresi Gelirken Özgürlük Hareketine Açık Mektup

Bu açık mektup ciddi sonuçları olacak bir hatayı engellemek için son bir uyarıdır. Ciddiye alınacağını da pek sanmıyoruz ama kayda geçmesi gerekir. Yeni bir şey de söylemeyeceğiz, yılladır söylediklerimizi kısaca özetlemekle yetineceğiz.
Bir hastalığı tedavi için önce doğru teşhis gerekir. Yani nedenler kaldırılmadan sonuçlar ortadan kaldırılamaz.
HDP’nin çok ciddi sorunları olduğu ortadadır. HDP başarısız bir politika izlemektedir.
Bunların temelinde sosyolojik denebilecek, yani onun dayandığı toplumsal güçlerin konum, çıkar ve karakterlerinden kaynaklanan ve ancak uzun vadeli çözülebilecek olanlar vardır. Bu ayrı bir bahistir ve uzun vadeli tedbirlerle (ama önce bu sorunların neler olduğu da açıkça ortaya koyularak ve bunun için mekanizmalar yaratarak) çözülebilir. Bu nedenle bunlara girmiyoruz.

26 Ocak 2018 Cuma

Demirtaş’ın Tekrar Eş Başkan Seçilmesi İçin İmza Kampanyaları Hakkında Son Bilgiler

Afrin’e saldırı nedeniyle son günlerde ilgilenemediğimiz Demirtaş’ın başkan seçilmesiyle ilgili imza kampanyasına katılıma ilişkin en son bilgiler.
HDP Demokrasi Platformu’nun başlattığı imza kampanyası şu ana kadar 4472 imza almış durumda. Afrin saldırısının bütün dikkatleri üzerinde toplaması nedeniyle son günlerde konu gündemden uzaklaşmış ve unutulmuş bulunuyor. Bu nedenle normal koşullarda 5000 hedefine ulaşmak işten bile değilken buna ulaşılabilmiş değil. Lütfen imza kampanyasına katılarak en az 5000 imzayı toplayalım ki kongreye en az 5000 imzalı bir teklif sunulabilsin.
Bu kampanyayı imzalamak için şu linki tıklayınız:

19 Ocak 2018 Cuma

Yapı ve İşlev Kategorileri Işığında HDP’nin ve Demokrasi Mücadelesinin Sorunları

HDP’nin örgüt olarak sorunları yapısaldır.
Yani kişilerin değişmesiyle değişmezler.
Bu nedenle Demirtaş’ın başkan kalması veya gitmesi politik olarak doğru veya yanlış olabilir ama hiçbir sorunu çözemez.
Yani HDP’nin tüzüğü, yani üyelerinin, organlarının yapılanışı ve ilişkileri, kendisine kategorik olarak yüklediği görevleri (demokrasi mücadelesini yürütmek ve kazanmak, demokratik bir parti olmak, kolektif liderlik vs.) gerçekleştirmeye uygun değildir.
Çekiçle yemek yiyemezsiniz. Kaşıkla çivi çakamazsınız. Araçların yapıları ve işlevleri arasında kopmaz bir ilişki vardır. Örgüt veya Parti denen şey de özünde bir araçtır. Kendi başına bir amaç değildir.

“Selahattin Demirtaş Tekrar Başkan Seçilmelidir” kampanyasının imzacı sayısı 4331’e ulaştı. Hedef ilk elde 5000.


Selahattin Demirtaş Tekrar Başkan Seçilmelidir” kampanyasının imzacı sayısı 4331’e ulaştı. Hedef ilk elde 5000. Bunun için imzalayın ve dostlarınıza imzalatın.
HDP Demokrasi Platformu

Kampanyanın muhatabı: HDP Kongresi (11 Şubat 2018) HDP KONGRESİ


16 Ocak 2018 Salı

Selahattin Demirtaş’a Açık Mektup

Değerli Demirtaş,
Dün sabah internette şöyle paylaşımlar görülmeye başlandı:
·         “Eş Başkan adaylığım konusunda öneri yapan bütün partililerimize içten teşekkürlerimi sunuyorum. Ancak adaylığım ile ilgili imza kampanyası vs yapmak doğru olmaz. Çünkü ben aday olmak istesem bunun önünde ne resmi ne de fiili engel yoktur.
·         Partililerimizin ve dostlarımızın bu dayanışmasını saygıyla karşılıyorum. Ancak kongreye doğru giderken, güçlü kongre hazırlıklarına zarar verdiğinin de bilinmesini istiyorum.
·         Sizlerden, güçlü alternatif Eş Başkan önerileri ile birlikte, partinin politikalarına yönelik öneriler beklediğimi özellikle belirtmek istiyorum. Hepinize selam ve sevgilerimi iletiyorum.” (abç)
Paylaşımların kaynağını araştırınca, sizin Twitter hesabınıza dayandığı ve muhtemelen sizin isteğiniz üzerine yayınlandığı anlaşıldı.

13 Ocak 2018 Cumartesi

HDP Yönetimi Demirtaş’ı Tekrar Seçmemeye, Kongreyi Bile Beklemeden, Karar Vermiş

HDP yönetimi aslında Demirtaş’ı her ne olursa olsun, (usulen olsun kongreyi bile bekleme zahmetine katlanmadan) seçmemeye karar vermiş.
*
Ancak, kanıtlara geçmeden önce onların anlaşılması için, yeni kuşaklar az çok demokratik bir örgüt nasıl bir şeydir bilmedikleri için, birkaç temel bilgi.
Kongreler, delegelerin, tamamen açık tartışmalarla, engellenmemiş karar tasarıları ve önergelerle, bireysel olarak fikirlerini oluşturdukları ve oylamalarla kararlarını verdikleri en yüksek organlardır. Ama bu teoride böyledir.
HDP Kongrelerinin hiçbiri böyle değildir. HDP Kongreleri özünde medyatik gösterilerdir. (Ve bu durum o sözde sosyalist Türk bileşenleri nedense hiç rahatsız etmez.)
Çünkü “bileşen hukuku” ile güya “konsensus” ile kararlar alınırmış.
Bu kılıfına uydurulmuş ifadenin anlamı şudur: kararlar Kongreden önce arka plandaki pazarlıklarda alınır.

8 Ocak 2018 Pazartesi

Demirtaş’ın Başkanlığı “İsim Tartışması” Değil; Bir Politika Tartışmasıdır

HDP organları Selahattin Demirtaş’ın tekrar başkanlığa seçilmesi sorununu bir “kişi sorunu” olarak ele almaktadır bir politik sorun olarak değil.
Ve bunu. Selahattin Demirtaş’ın başkanlığa tekrar seçilmesini öneren ve tartışanları, bir kişi sorunu tartışması yapmakla suçlarken itiraf etmektedirler.
Kaldı ki sadece “kişi sorunu” olarak da görmüyorlar, örgütün ve politikanın açılması için temel şartın Demirtaş’ın yerine başkasını başkan seçmek olduğun düşünüyorlar ve bunu açıkça yazıyorlar. İşin kötüsü ne dediklerini ve sözlerinin nereye gittiğini bile bilmiyorlar.
Somut olarak görelim.
Önce bir kısa hatırlatma yapalım, önceki yazımızın temel tezi, Demirtaş’ın tekrar seçilmesinin hukuki veya örgütsel bir sorun veya kişi sorunu olmadığı, politik bir sorun olduğu idi.

6 Ocak 2018 Cumartesi

Selahattin Demirtaş Tekrar Başkan Seçilmelidir

İki gün önce Selahattin Demirtaş’ın 11 Şubat’ta gerçekleşecek olan HDP kongresinde aday olmayacağına dair partiye ve kamuoyuna yazdığı mektup açıklandı.
Lafı hiç uzatmadan söyleyelim.
Demirtaş’ın bakanlığı sorunu hukuki ya da örgütsel bir sorun değil, politik bir sorundur.
Politik sorunlar da politik mücadelenin hedefleri ve yöntemleri olarak tartışılırlar ve tartışılmalıdırlar.
Aşağıda temellendirmek üzere talebimiz ve görüşümüz, bu konuda görüşünü hemen açıklayan Recep Maraşlı’nın da dediği gibi, Demirtaş’ı kongrede (kimsenin oyuna karışamayız ama mümkün ise oy birliğiyle) tekrar başkan seçip, ayakta alkışlamak gerekir.
Doğru politik tavır bu olabilir.

30 Haziran 2017 Cuma

#ADALET Yürüyüşü ve HDP’nin “Hal-i Pürmelâl”i

Özellikle #ADALET Yürüyüşü başladığından beri HDP’nin ne dediğini, nasıl bir politika izlediğini anlayan varsa beri gelsin.

Pervin Buldan: “#ADALET herkes için istenirse #ADALET olur. Sadece kendilerine yapılan haksızlıklar için #ADALET aramak yanlıştır. Bizler yürüyen yurttaşlarımız Kandıra’ya ulaştıklarında manevi bir karşılama yapacağız. Fakat yürüyüş Edirne’ye kadar uzatılırsa bizler de #ADALET arayışlarının samimiyetine inanarak dâhil oluruz.”

29 Eylül 2016 Perşembe

“Ermeni’yi Dövdürmeyecektik” – Başkanlık Seçimindeki İlk büyük Yanlış

Sırrı Süreyya’nın zaman zaman anlatmayı sevdiği bir mesel vardır. Bir Türk, Kürt ve Ermeni’nin kısa vadeli ve dar görüşlülükleri, kıytırık imtiyazlarının kölesi olarak bir tek zorba tarafından sırayla dövüldüklerine dair. HDP’nin, 2014 Başkanlık seçimlerinde (aslında Plebisit) yapılan ilk büyük hata da, Ermeni’nin dövdürülmesine rıza göstermeye benzer. Sonra sırayla aynı temel yanlışa dayanan yanlışlar birbirini izledi ve hala da izliyor.
Erdoğan karşısında HDP politikalarının yanlışlığı üzerine bir şeyler yazmayı düşünüyordum. Zaman zaman bir konuda yazmadan önce, daha önce neler yazmışım, nerelerde yanlışım olmuş diye bir muhasebe çıkarmaya çalışırım.
İşte böyle eski yazıları ve olayları gözden geçirirken 2014’teki “Cumhurbaşkanlığı seçimleri” denen gerçekte ise plebisiter bir başkanlık rejiminin onaylandığı dönemdeki yazılara bakınca, demokratik muhalefetin, özellikle de HDP’nin ilk büyük yanlışını bu seçimde yaptığı daha bir netleşti. İşin

19 Eylül 2016 Pazartesi

Yapı ve Politika: Cemaatlerin “Sızma” Hakkını Savunmak

Açın bakın en demokrat bilinenlerin eleştirilerine ve önerilerine, hepsi Politika’nın eleştirisine takılıyorlar ve yapıyı gündeme almayan politika eleştirisinin, bu yapının sürmesi varsayımına dayanan egemen gündeme ayaklarıyla oy vererek, zımnen ve fiilen var olan Yapı’yı savunmak anlamına geldiğini unutuyorlar.
Bir demokrat, bir devrimci ya da bir sosyalist ise Yapı’yı eleştirir, onun alternatiflerini oluşturmaya ve egemen kılmaya çalışır; tartışmayı yapı üzerine çekmeye; gündeme yapıyı getirmeye çalışır.
Bu çabalar günlük politikanın bataklıklarında debelenenlerce ve bir ömür yitirenlerce hor ve etkisiz görülebilir; ütopyacılık olarak değerlendirilebilir.
Ama uzun vadede kalıcı etkiler yaratacak olan; örneğin Gezi gibi, “yıldızın parladığı anlar”da yol açıcı olabilecek olan, her zaman böyle çabaların tortusudur.
Gezi’nin en büyük zaafı böyle bir “tortu”dan, “miras”tan, “hazırlık”tan yoksunluğu idi. O nedenle şimdi izi ve tozu kalmadı.

5 Kasım 2015 Perşembe

HDP’nin Özeleştirisi, Yeniden Yapılanması ve Demirtaş

HDP yöneticilerinden Ayhan Bilgen’in şu sözleri çok önemlidir ve yol gösterici olmalıdır:
Siyasette rakibinizin gücü sizin zaaf ve zayıflığınızın mazereti olamaz. Güçlü bir özeleştiriyle yeniden yapılanma çalışmalarına başlamalıyız. Cezaevlerinde, ülke dışında özgürlük, barış isteyenlere, fedakâr halkımıza layık sonuç elde edemedik. Toplumsal siyaset sandıkta bitmez başlar.”
Bu vesileyle “özeleştiri” ve “yeniden yapılanma” çalışmasının nasıl olması gerektiğine dair birkaç öneri yapalım ve önerilere uygun örnekleri sunalım
Birincisi, her özeleştiri aslında bir eleştiri olmak zorundadır. Çünkü özeleştiri özünde bir sorunun nedenlerini araştırmak ve ortaya çıkarmaktır; eleştiri konusu olan kişiler değil; anlayışlar, yöntemler, ilkeler, kavramlar, genellemelerdir ve öyle olmalıdır. Bizlerin kişilerle sorunu olmaz. Özeleştiri bir günah çıkarma ayini değildir.

14 Eylül 2015 Pazartesi

Olacağı Bilinen Bir Cinayetin Kroniği

Fantastik-Gerçekçi Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez’in Türkçeye “Kırmızı Pazartesi” adıyla çevrilmiş bir romanı vardır. Romanın orijinal adı “Cronica de Una Muerte Anunciada”dır;  “Olacağı Bilinen Bir Cinayetin Kroniği” ya da “İlan edilmiş (Açıklanmış) Bir Cinayetin Kroniği” diye çevrilebilir belki[1].
Roman, köydeki herkesin olacağını bildiği ve kimse tarafından olması istenmediği halde, nasıl olup da bir cinayetin engellenemediğini anlatır. Roman, birilerinin ölümü engellemek için bir şeyler yapacağını beklemenin nasıl bir kadere dönüştüğünün hikâyesidir.
Klasik trajedide, kahramanın kaderini engellemek için çabaları kaderin gerçekleşmesinin aracı olur. Bu Romandaki hikâyede ise, birilerinin bir şeyler yapacağını bekleyerek çaba göstermemesinin kendisi kaderin gerçekleşmesinin aracı olur.

1 Eylül 2015 Salı

Duran Kalkan’ın HDP Eleştirileri Üzerine

Dün birçok yerde Duran Kalkan’ın Adil Bayram mahlasıyla yazdığı, “Özeleştiri başarının anahtarıdır” başlıklı yazı yayınlandı ve  özellikle HDP’ye yönelik eleştirileri içeren kısımlar birçok yerde iktibas edildi.
Hamama giren terler” derler;  eleştiren de aynı şekilde eleştirilmeyi göze almış demektir. Biz Duran Kalkan’ın bu metninden yola çıkarak hem Duran Kalkan’ın bu somut eleştirisinin bir eleştirisini yapmak; hem de bu bağlamda HDP ve PKK hakkındaki eleştirilerimizi kısaca da olsa ifade etmek istiyoruz.
Ama önce eleştiri ve özeleştiri üzerine birkaç söz.
Sanılanın aksine eleştiri yapmak son derece zor bir iştir. Şurada yanlış yapılıyor demek, zikredilenler somut olgular bile olsa, kendi başına doğru bir eleştiri yapıldığı anlamına gelmez.

10 Mart 2015 Salı

HDP’nin Barajı Aşmasının Örgütsel Sorunları ve Çözümü Üzerine

Bu seçimler ikinci bir Kobani Zaferi olmak zorundadır. Ama zafer öyle kolay gelmez. Dişle, tırnakla, terle ve savaşlarda kanla kazanılır.
Kobani Zaferinde, Kürt Özgürlük Hareketi en kıvrak ve esnek taktikle, dengelerdeki en küçük çelişkilerden yararlanarak Türk Hükümetini ve IŞİD’i tecrit edip, aynı zamanda tüm güçlerini Kobani Savaşına yığarak (Yani Türkiye ve Kürdistan’ın şehirlerinde sokağa çıkıp, Türk Hükümetinin direncini kırarak.) neredeyse umutsuz bir durumdan, (birkaç gün daha yardım gelmeseydi cephane de bitmişti ve neredeyse bir imha kaçınılmazdı) bir zaferle çıktıysa; bu seçimlerde de aynı esnekliği ve güç yığılmasını başarmak zorundadır.
Ama taktik esneklikler, bir noktaya yoğunlaşmalar vs. yetmez, bunlar olmadan hiçbir şey olmaz ama sadece bunlarla da bir şey olmaz. Milyonlarca insanın görünmeyen fedakârlıklarını, enerjilerini harekete geçirmek gerekir. Bu ise her şeyden önce canlı ilişkiler, iş ve güç birlikleri, yani örgütlenme demektir.

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Seçim Sonuçlarının Anlamı Üzerine

Seçimler geçti, sadece günlük basındaki yazarlar değil, neredeyse bütürn sosyalistler ve Marksistler de seçim sonuçlarının değerlendirilmesiyle meşguller. Bu değerlendirmeler okununca, görünen, herkesin kendi politik beklentilerine ve duruşuna göre seçim sonuçlarını yorumladığıdır. Bunda da anlaşılamayacak bir yan yoktur. Hepimiz nasıl aynı zamanda, aynı dünyada veya ülkede yaşıyor ama görüp yaşadığımız aynı olaylardan nasıl tamamen farklı sonuçlar çıkarıyorsak, seçim sonuçları karşısında da farklı olmaz. Aynı rakamlar herkes için farklı anlamlara sahiptir.
Peki, niçin öyledir? Esas soru budur.
Bu sorunun cevabı ise seçim sonuçlarında değil; toplumsal gerçekliğin derine inen analizlerinde ve o analizlerin dayandığı metodolojide bulunabilir.
Biz olayların görünen yüzüyle uğraşmıyoruz. Onu merak edenler, etrafı doldurmuş yüzlerce yazara bakabilirler.

27 Temmuz 2014 Pazar

Kara Delik

Herhangi bir gidişin (prosesin, sürecin) sonuçlarının kendini ortaya çıkaran koşullar ve nedenler üzerindeki karşı etkisinin incelenmesi diyalektiğin özüdür. Ama bunun için de öncelikle evrenin bir şeyler toplamı değil bir süreçler karmaşası olduğuna dair bir kavrayış gereklidir.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve fiili bir başkanlık sistemine geçişini veya bu seçimlerin olası sonuçlarını da bu yöntemle ele almak gerekir.
Elbette Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması, bir kişinin yerine başka bir kişinin gelmesi; aslında çok farklı olmayanlar arasındaki bir değişim olarak görülebilir. Gerçekten de Gül veya İhsanoğlu, dünyaya bakışları Erdoğan’dan çok farklı kişiler değildirler.
Ancak bu seçim kişilerin değil de farklı iki yapının; dolayısıyla bu yapılara ilişkin politikaların seçimidir.
Böyle bir durumda, ezilenlerin seçime adayların kişilikleri ve eğilimleri olarak değil, onların temsil ettiği veya hedeflediği yapılardan hangisi bana daha geniş hareket olanakları sağlar diye bakması gerekir.

24 Temmuz 2014 Perşembe

Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Boykot

Devrimciler ve sosyalistler, tam da seçimlere fazla bir değer vermedikleri için, seçimlerle değil gerçek kitlesel mücadelelerle önemli toplumsal değişiklikler sağlanabileceği için; seçimleri gerçek mesajlarını iletmek için bir imkân olarak gördükleri için, kime oy verileceği sorununda geniş bir taktik esneklik gösterirler.
Ama “gerçek mücadeleler alanlarda verilir, sokaklarda verilir”; “hiç birine mecbur değiliz” deyip de ondan sonra boykot çağrısı yapmak, aslında seçimlere fiilen çok büyük bir değer atfetmekten başka bir anlama gelmez.
Tam da büyük bir önem atfetmediğimiz için, seçimleri, bizlere daha fazla hareket alanı sağlayacak; karşı tarafı zayıflatacak veya hareket alanını küçük de olsa daraltacak taktik hamleler için iyi bir imkân olarak görürüz.