13 Aralık 2024 Cuma

ABD ve İsrail Suriye'yi Nasıl Yıktı ve Buna Nasıl Barış Diyor?

(Jefferay D. Sachs’ın bu denemesi Common Dreams’ta 12 Aralık 2024 tarihinde yayınlandı.

Jeffrey D. Sachs dünyaca ünlü bir profesördür. Bu metni, Common Dreams sitesinden kopyalayıp https://www.commondreams.org/opinion/us-israel-syria  Google ile Türkçe'ye çevirttim ve kendi Bloğumda ve sosyal medyada paylaşıyorum. ABD ve İsrail'in suç ortağı ve işbirlikçisi Türkiye'dir. Makalede Edoğan ve Obama anlaşması konusunda da ilginç bilgiler var. D. K.)

Romalı tarihçi Tacitus'un ünlü dizeleriyle, "Yıkmak, katletmek, sahte unvanlar altında gasp etmek için imparatorluk diyorlar; çöl yaptıkları yere de barış diyorlar."

Çağımızda çöl yaratıp adına barış diyenler İsrail ve ABD'dir.

11 Aralık 2024 Çarşamba

Enternasyonalizmin İki Farklı ve Zıt Anlamı - Dünya durumu – Ukrayna ve Filistin

 Marksizmin kurucularının her sorunu çözmesi beklenemezdi. Onlar tarih ve toplum biliminin sadece temellerini atmaya çalışmışlar ve bu temellerin de çok küçük bir bölümünü yapabilmişlerdi. Ortada muazzam bir yapılacak işler yığını vardı.

Ancak Marksizm, o ana kadar verili tarih ve bunda çıkan genellemeler ışığında, işçi sınıfının gerekli değişimi yapabilecek bir güç olduğu sonucundan hareketle, bir bilim olarak kaderini işçi sınıfı ve mücadelelerine bağlamıştı.

Dolayısıyla bu çıkarsama da Marksistlerin dikkat, zaman ve enerjilerinin neredeyse tamamını işçi hareketine ve mücadelelerine, bunun stratejik, politik, taktik ve örgütlenmeye ilişkin sorunlarına yöneltmelerine yol açtı. Tabii bunun sonucunda, toplumsal gerçekliğin tümünü anlamaya ve açıklamaya yönelik teorinin tamamlanması ve geliştirilmesi gereken işlerinin ikinci plana düşmesine, ilerde sonra gelecek kuşaklar tarafından geliştirilmek üzere bir kenara bırakılmasına yol açtı.

5 Kasım 2024 Salı

Öcalan’ın Kısa Mesajının ve Tecridin Mantıksal ve Politik Anlamı ve Sonuçları

Bu geç kalmış bir yazıdır. Çünkü Bahçeli’nin çağrısından ve Öcalan’ın mesajından çok sonra tamamlayıp yayınlayabiliyorum.

Ama son gelişmelere, yani yeni kayyum atamaları ve Esenler Belediye başkanına yapılanlar vs., gelişmeler olmadan yazılmış, yani erken bir yazıdır.

Geç kalmanın nedenlerini kısaca açıklayalım.

Teorik çalışmalara devam edebilmek için, politik konularda yazmayı adeta kendime yasaklamama rağmen, Bahçeli’nin bilinen açıklamasından sonra, çeşitli yorumları, sahte hayalleri ve yanlış hüküm ve varsayımları okudukça, “süreç”e ilişkin bir değerlendirme yapmak ve bir şeyler yazmak gerektiği sonucuna ulaştım.

26 Eylül 2024 Perşembe

Fragmanlar (3) “Yeniden İnşa”nın Sorunları Üzerine

Önceki bölümde “Marksizm” ve “Yeniden İnşa”yı, niçin ve ne anlamda kullandığımız üzerine yazdık, ama daha ziyade politik, ideolojik, taktiksel, psikolojik kullanımlar, anlamlar ve vurgular üzerinde durduk.

Ama bunlar işin biçimsel yönüydü, henüz yapılmak istenen işin özüyle, metodolojisiyle ilgisi yoktu.

Olabilecek kimi yanlış anlamalara karşı bir ön alma idiler.

Şimdi ise işin daha temel ve metodolojik yanlarına girmeye çalışalım

16 Eylül 2024 Pazartesi

Fragmanlar (2) - Niçin “Marksizm”, Niçin “Yeniden İnşa”?

Marksizmin Yeniden İnşası” sözlerinden başlamak gerekiyor aslında.

Önce “Marksizm” kavramını ne anlamda kullanıyorum. Buna kısa bir açıklama getirmeli.

Ben “Marksizm”i Toplumbilim anlamında kullanıyorum.

Toplum denen varoluş biçiminin yapısını ve değişim yasalarını araştıran bilim anlamında kullanıyorum.

Marks ve Engels de oluşturdukları teoriyi “İnsan Toplumlarının” veya onun “tarihinin” teorisi olarak tanımlamışlardır.

Yani bu teorinin temel önermelerini koyanlar, yapmaya çalıştıklarını, teorilerinin konusunu böyle tanımlıyorlardı. Örneğin Engels, Marks’ın Mezarı başında yaptığı konuşmada[1] Marks’ın en önemli keşfini, böyle tanımlıyordu.

Yani, Marksizm, bir “felsefe”, bir “ideoloji”, bir “doktrin”, bir “politika öğretisi”, bir “dünya görüşü”, bir “ekonomi teorisi” vs. değildir.

12 Eylül 2024 Perşembe

Fragmanlar (1) - “Marksizmin Yeniden İnsası”nın Sorunları ve Gerekliliği Üzerine Fragmanlar

Galiba acil bir çözüm olarak fragmanlar biçiminde yazmak tek çare.

Muhtemelen binlerce yılda bir halk bilgeliği olarak şekillenmiş bir sonuç önermesi, “Hadis” denerek İslam Peygamberinin otoritesi ile iyice ağırlaştırılmış biçimiyle “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış” veya daha da özlü olarak “Sizin hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyendir” şeklinde İslam geleneğinde yer edinmiş.

Bu oldukça diyalektik önermeyi modern toplumun kavramlarıyla ve sorunlarıyla formüle edersek, kısa vadeli ile uzun vadeli, genel ile kısmi olanın, daha da genel bir ifadeyle, birbiriyle çelişen amaç ve özellikler, arasında bir denge, bir optimum çözümü arama ve bulma ilkesi olarak tanımlayabiliriz.

1 Temmuz 2024 Pazartesi

Latife Fegan’ın Anıları “Yazmasaydım Olmazdı” Üzerine Yazmasaydım Olmazdı

11 Eylül 2020 tarihinde Ragıp Zarakol’dan bir mail gelmişti:

“Aramızda kalsın... Latife’nin anılarını basıyorum... arka kapak icin 6 satırı gecmeyen kısa bir şey yazar mısın?”

Ben de şu cevabı vermiştim:

“(…) Fakat ben Latife'nin anılarını okumadım. Sadece bazı konuşmalarımız olmuştu ve bir de ilk taslağını yazmaya başladığında biraz okumuştum. Sonra değiştirmiş olmalı. Çünkü iyi bulmamış ve bunu kendisine belirtmiştim. Dolayısıyla yazacağım kısa yazı biraz körleme atış olur.”

Bunun üzerine Ragıp da:

“Senden o zaman kitap çıktıktan sonra yazı bekliyorum.” diye yazmıştı.

Ben de yazma sözü vermiştim.

Latife Fegan’ın “Yazmasaydım Olmazdı” başlıklı anıları bundan bir ay kadar sonra Ekim 2020’de yayınlandı.

Şimdi 2021 Ocak ayı

Bu yazı ile Ragıp’a borcumu ödemeye çalışacağım.

*

Ama zaten Ragıp’a borcum olmasaydı da yazardım ve yazacaktım.

Çünkü yıllardır bu anıların yazılmasını bekliyenlerdendim ve yazılmasının teşvikçilerindendim.

Latife Fegan’ın anılarını bir “suç” gibi görenler olacaktır. Ben de onu bu “suçu” işlemeye teşvik ederlerden biriydim. Dolayısıyla “suç işlemeye teşvik”ten suçlu sayılırım. Bu nedenle de suç olarak göreceklere birkaç notum olacak elbette.

Ayrıca Latife Fegan’ın anılarında anlattığı dönemin önemli bir bölümünü ve olayları ya yakından veya uzaktan izlemiştim ya da anlattığı olaylar ve hayatlarla zaman zaman yolum kesişmişti.

24 Haziran 2024 Pazartesi

"Halka Dergi"den Arkadaşlarla Bugünkü Dünya Üzerine Söyleşi

Kuzey Kore’ye ait bir propaganda afişi.

Emperyalizm ka­vramın Hobson or­taya atıyor önce. Rosa Luxemburg’un kavramı ilk ortaya atan kişi olduğu da söyleniyor. Lenin bu kavramı geliştiriyor ve bir tez haline getiriyor. Yani sizce onların tarif ettiğin emperyalizm ile bugünkü emperyal­izm arasında nasıl farklar var? Lenin’in tarif ettiği empery­alizm bugün hâlâ güncel mi sizce?

Evet dediğiniz gibi Hobson ama Lenin esas olarak Hilferding’in dayandığı verilere dayanıyor ve onlardan çıkardığı sonuç ve yorum farklı. Rosa’nınki başka bir bağlam ve soyutlama düzeyi.

31 Mayıs 2024 Cuma

Gezi ve Sonrası Üzerine Değerlendirmeler ve Yayınlarım

 Bugün 2024 yılının 31 Mayıs’ı. Herkes Gezi ile ilgili paylaşımlar yapıyor. Ben de bu vesileyle Gezi ile ilgili yazı, kitap ve derlemelerimi bu vesileyle paylaşayım, belki birileri okur veya okumak üzere indirir diye düşündüm.
(Kitapların Hepsi EPOB ve PDF formatlarıyla şu adresten indirilebilir:
https://disk.yandex.com.tr/d/0ZtffjJxxOmk7g )

Gezi ile ilgili yazı ve yayınlarım şunlardır:

10 Mayıs 2024 Cuma

Norman Finkelstein: Filistin İçin Bir Çoğunluk Oluşturun

 Norman Finkelstein, Gazze’de siyonist devletin yürüttüğü soykırıma en doğru noktadan ve açıkça karşı çıkanlardan bir Yahudi.

Finkelstein 21 Nisan’da Columbia Üniversitesi’ndeki Gazze Dayanışma Kampını ziyaret ettiğinde orada bir konuşma yapıyor. Bu konuşmanın metnini Jacobin’den alıp, DeepL ile Türkçeye çevirip paylaşıyorum.

Konuşma ayrıca şu bakımdan da çok ilgi gekici.

Yazılarımı izleyenler biliyorlardır. Ben de hemen her zaman gerçeği savunmak gerektiğini, birleştirici, katılımı yükseltici sloganlar ve biçimler bulmak, karşı tarafı tecrit etmek gerektiğini söylerim ve örneğin, hiç bir slogan, falama, pankart olmadan sessiz ve her gün yapılacak buluşmaların (eylem olmayan eylemlerin)  Türkiye’deki dengleri değiştirebileceği gibi öneriler yaparım.

Ama çocukluk hastalığıyla malul veya aslında çocukluktan ziyade bürokratik bir beyin kireçlenmesine uğramış , kendi sektinin çıkarından ötesini göremeyen sosyalist grup ve partiler hep bildiklerini okurlar. Hiç kimseye hiç bir şey ifade etmeyen rozet sloganlarla aslında fiilen olmayan politik haklarını kullanmaya kalkarlar. Tabii tecrit olurlar ve polisin şiddeti karşısında yalnız kalırlar.

Aslında geniş bir kitle hareketinin oluşmasının önünde fiilen birer engele dönüşürler. Benzer şekilde en geniş kesimleri birleştirecek, karşı tarafı tecrit edecek taktikleri anlamazlar veya karşı çıkarlar.

Finkelstein de eski bir 68’li olarak çıkardığı bizimkine benzer sonuçları gençlerle, onları kırmadan, üzmeden anlatmaya çalışıyor. Okunmaya değer, özellikle sosyalistler ve sosyalistlerle benzer eğilimler taşıyan politik islamcılar açısından.

Demir Küçükaydın

10 Mayıs 2024 Cuma

1 Mayıs 2024 Çarşamba

Yazarın Kitaplarının Listesi ve Nerelerden İndirilebileceğinin Linkleri

 Yazarın Basılı Olarak Yayınlanmış Kitapları

1976 Kıvılcım Dava Savunması

1976 Emekçi ve Birikim’in Eleştirilerinin Eleştirisi

1978 İşçinin El Kitabı

1989 Birlik mi Rekompazisyon mu? (Ortak)

2004 Tersinden Kemalizm – İsmail Beşikçi Eleştirisi (Alevilik, Din, Bilim ve Politika Üzerine)

2005 Büyük Ortadoğu Projesi ve Sosyalist Strateji (Ortak)

2006 Sosyalizmin Milliyetçilikle İmtihanı (Ortak)

2007 Marksizmin Marksist Eleştirisi

2009 Bir Devrimcinin Teorik ve Politik Otobiyografisi

2010 Geleceği Geçmişten Geçmişi Gelecekten Kurtarmak – Denemeler

2013 Kıvılcımlı Sempozyumu Bildiriler (Ortak)

2013 İsmet Demir – Grevler ve Direnişler Üzerine (Anılar ve Deneyler (Ortak)

2013 Gezi Direnişi Yazıları

2015 Ortadoğu Demokrasi Manifestosu

Demir Küçükaydın'ın Sosyal Medya Adreslerinin Linkleri

 Blog (Demirden KAPILAR)

https://demirden-kapilar.blogspot.com/

*

Kısa Hayat Hikayesi

https://demirden-kapilar.blogspot.com/2017/10/kendini-tantmak-ksa-hayat-hikayem.html

*

Twitter (X)

https://twitter.com/demiraltona

*

Threads

https://www.threads.net/@demiraltona

30 Nisan 2024 Salı

Politik Mücadele ve Bayramların Sosyolojsi - 1 Mayıs - Newroz - Kurban Bayramı

İndirmek için kitap: Politik Mücadele ve Bayramların Sosyolojisi - 1 Mayıs, Newroz, Kurban Bayramı
Kitap EPUB ve PDF formatlarında şu adresten indirilebilir:

2024 1 Mayıs'ı yaklaşırken yayınladığımız bu derlemede neredeyse çeyrek yüzyıl boyunca (2000-2024) Politik ve sosyolojik bağlamları çerçevesinde 1 Mayıs, Newroz ve Kurban bayramlarını ve ayrıca genel olarak bayramları ve anmaları ele alıyoruz. Yazıların yazıldığı tarihte hem o anmaların tarihsel ve sosyolojik anlamlarını ve tarihsel eğilimlerini ele alıyoruz hem de verili durumda hangi taktik, mücadele biçimleri izlenmesi gerektiğine ilişkin öneriler sunuyoruz. 

Okunduğunda ham politik (strateji, taktikler, örgütlenme biçimleri) düzeyde, hem teorik (sosyolojik) düzeyde alışılmış yaklaşımlardan farklı oldukları ve başka türlü bakışlara kapı açtıkları görülür. Aşağıda bir fikir vermesi için, derlemenin "İçindekiler" bölümü yer alıyor. (D.K. 30.Nisan.2024) 

Mart 2000 - Newroz’un Dönüşümü

Mart 2000 - Newroz Depremi ve Türk Solu

Nisan 2000 - 1 Mayıs'ın Doğuşu, Bugünü ve Geleceği Üzerine Düşünceler

Nisan 2000 - Newroz'da ve 1 Mayıs'ta Politika

Nisan 2001 - Demokratik Cumhuriyet ve 1 Mayıs

26 Nisan 2024 Cuma

Amerika'da olanları 7 Ekim'de Yazdığımız Yazıda Öngörmüşüz: 11 Eylül mü TET mi?

Bugün Amerika'da olanları öngörmüşüz. Daha ilk gün, 7 Ekim'de Yazdığımız Yazı bir kehanet oldu: 11 Eylül mü, TET mi? https://demirden-kapilar.blogspot.com/2023/10/11-eylul-mu-tet-mi.html

24 Nisan 2024 Çarşamba

Ermeni Katliamı ve “Sorunu” Üzerine Kırk Yıl Boyunca Yazılanlar (1980 – 2024) - Dokuzuncu Sürüm - Nisan 2024

Bu derlemede Demir Küçükaydın'ın Ermeni Katliamı ve "sorunu" üzerine 44 yıl boyunca yazdığı yazılar yer alıyor. Kitaptaki yazılardan hem yazarın konuyu ele alışındaki evrim, hem de Türkiye'de genel olarak konuya yaklaşımın evrimi izlenebilir.

Yazar hemen her durumda alışılmış ve yaygın görüşleri ve yaklaşımları da eleştirmekte, onların ilerici bir görünüm altında aslında demokratik olmaktan çok uzak olduğunu göstermektedir. Olaylara ve olgulara başka bir ışık altında bakmak isteyenlerin okuması gereken bir kitaptır.

Ermeni Katliamı geçmişe ait değildir. Ermeni katliamı üzerinden bugün ve gelecek tartışılmaktadır. Bugünkü Türkiye'nin toplumsal yapısı da ayrıca Ermeni Katlaimı olgusu görmezden gelinerek anlaşılamaz.

Dolayısıyla bu kitap demokratlar için hem bir program hem de programın arka planını oluşturan bir Tarih ve Teori de demektir.

PDF ve EPUB formatlarıyla linkten veya QR kodu taranarak indirilebilir.

https://disk.yandex.com.tr/d/fDXRFb-6wo3jrw




18 Mart 2024 Pazartesi

Tom Dowling’in Anısına

Tom’un ardından birkaç söz etmek istedim. Bunu kardeşimin eşi olduğu için istemedim. Kardeşim’in eşi olması Tom gibi bir insanı tanımama vesile olmuştur.

Tom’un bir işçi, bir öncü işçi, bir sosyalist ve bir insan olarak önemi ve değeri hakkında birkaç söz etmek istedim.

Çok istememe rağmen Tom’la yakından tanışmak mümkün değildi. Aradaki dil bariyeri buna engel oluyordu. Ama hakkında duyduklarım, evde gördüklerim, Tom’un çok özel bir insan oluğu düşüncesini bende uyandırmıştı.

Örneğin Tom’un çok zengin bir kitaplığı vardı. Yani kendini yetiştirmeş entelektüel bir işçiydi. Şu an bulunduğum yerden kitaplara bakıyorum ve gözüme ilişenlerden birkaçı şunlar:

Mario Vargs Llosa – The Notbooks of Don Rigoberto   (Mario Vargs Llosa - Don Rigoberto'nun Not Defterleri)

William Shekespare -  Julius Cesar                 (William Shekespare - Julius Cesar)

International Socialism  - 52                          (Uluslararası Sosyalizm – 52)

Norman Invasion on Ireland                           (İrlanda'da Norman İstilası)

Big History                                                    (Büyük Tarih)

The Labour Party – A Marxist History – Tony Cliff       (İşçi Partisi - Marksist Bir Tarih - Tony Cliff)

14 Mart 2024 Perşembe

Mustafa İlker Gürkan’ın (M1’in) Ardından

Birkaç gün önce Mustafa İlker Gürkan’ın oğlu, babasının Facebook hesabında şunları yazmıştı:

Merhabalar, ben Alican Gürkan. Mustafa İlker Gürkan'ın oğluyum ve buradan babamın sağlık durumunu paylaşacağım. Babam yaklaşık 2 hafta önce karaciğerinde metastaz yapmış kanser teşhisi ile hastaneye yatırıldı. Yapılan tetkikler sonucunda pankreas kanseri olduğu tespit edildi ve tedavisine başlandı ancak tedavinin yan etkileri nedeniyle tedavisi durduruldu. Şu anda Bodrum Acıbadem Hastanesinde yatmakta ve durumu takip edilmekte. Sağlık durumu ve gelişmelerle ilgili size buradan bilgi vereceğim. Görüşmek üzere.

İki gün sonra 29 Şubat’ta şu umutsuz haberi verdi:

24 Şubat 2024 Cumartesi

24.02.2024 Tarihli Metin Yüksel ve Deniz Gezmiş’i Anma Toplantısına Mesaj Taslağı

 Bir süre önce sayın Eliaçık’tan şöyle bir mesaj aldım:

(“Metin Yüksel'in vefatı 23 Şubat Deniz Gezmiş'in doğumu 28 şubat'mış bu ikisini birleştirerek şubat ayının son haftasında bir anma toplantısı düzenleyeceğiz” “5-10 dakika video mesaj”)

Bu notlar o toplantıya yollanacak video içindir. Tabii konuşma bu notlardan farklı olabilir. İnsan konuşmanın akışı içinde unutabiliyor ve bir de süre sınırlaması var. Bu nedenle de bazı bölümleri atlamak veya kısa kesmek zorundaydım.

*

Deniz Gezmiş ve Metin Yüksel’in ortak noktaları, doğum ve ölüm tarihlerinin bu rastlantısal yakınlığından ibaret midir?

Deniz 68’li bir “Marksist Leninist”, Metin Yüksel 78’li bir “Politik İslamcı”.

Bunların bir ortak noktası olabilir mi?

Yüzeyden bakınca öyledir.

Ama özüne girince ilişki tam tersine döner.

Bilim görünenle değil, görünenin ardındaki özle, ortak noktalarla ilgilenir ve öz genellikle kendi zıttı biçiminde görülür. Örneğin bizler yerimizde dururuz güneş hareket eder, ama özde durum tam tersidir. O yerinde durmakta, bizim dünyamız dönmektedir.

Ben burada hemen görünmeyen, ama derinde, özdeki bazı ortak noktalara dikkati çekerek bugün ve yarın için bazı sonuçlar çıkarmak istiyorum.

25 Ocak 2024 Perşembe

Cumhuriyet’in İlanı Nedir?

Cumhuriyetin ilanı, Mustafa Kemal'in (Müslüman burjuvazinin ve devlet sınıflarının katledilen ve malları yağma edilen Hıristiyanlara karşı savunmasını örgütlemesinin aracı olan) Meclis'e karşı Bonapartist bir darbesi ve Osmanlı padişahlarında bile olmayan yetkilerle kendini donatması, Padişahsız bir padişahlık düzenine geçişidir.

Cumhuriyet'in İlanı, daha geniş ve tarihsel bir ölçekte, sosyolojik olarak, ta Sümerlerden beri gelen, Roma ve Bizans'tan ve bir ölçüde de Pers Uygarlığından devralınan devlet yapısının, aynı kalmak için değişmesi, kendini çağın koşullarına adapte etmesi, aynı özü, yani mutlak ve her şeyin üzerindeki devleti yaşatmak, devlet sınıflarının egemenliklerini sürdürmek için, kendini modernleştirmesidir. Dolayısıyla Cumhuriyet’in ilanı aslında kapitalizm öncesinin bir yapısının kendisini sürdürmesinin bir aracıdır. Bu nedenle zerrece demokratik bir karakter taşımamıştır ve taşıyamaz.