8 Kasım 2014 Cumartesi

Din Nedir?

Din’in ne oluğunu herkes bildiğini sanır?
Ancak din kavramınızın kendisinin bir dinin din kavramı olduğunu düşünürseniz Din’in ne olduğunu anlamadığınızı anlamaya başlarsınız.
Dinleri sembolize ettiği düşünülen yandaki resmin kendisinin bir dinin din veya dinler tanımı olduğunu hiç düşündünüz mü?
Üstüne üstlük dinsiz olmanın mümkün olmadığını, sizin sadece dininizin ne olduğunuzu bilmediğinizi anlamaya başlarsınız.
Diğer bir ifadeyle din kavramınızın dinin ne olduğunu olanaksızlaştırdığını anlarsınız.
Bunun için bir başlangıç olarak şu videoyu öneriyoruz:
Şu linki izleyiniz lütfen:
Ayrıca bu konferansla birlikte kullandığımız görsel malzeme de yararlı olabilir ve şuradan izlenebilir:
(İşte uzun yazdığımdan şikayet edenlere kısa bir yazı. Hepsi bu kadar. J)

7 Kasım 2014 Cuma

Sosyalist ve Demokratların Temel Sorunu

Ciddi devrimciler karşı tarafı suçlamazlar. Kendi hataları üzerine yoğunlaşıp kendi cephelerindeki yanlışlarla mücadeleyi başa koyarlar. Siz hiç Lenin’in, Marks’ın veya başka büyük bir devrimcinin karşı tarafı iknaya yönelik, onları eleştiren veya değiştirmeye çalışan bir yazısını gördünüz mü? Göremezsiniz. Çünkü onlar zaten karşıdadır, ortadaki bir savaştır ve onlar kendi görevlerini; çıkar ve konumlarına uygun olanı yapmaktadırlar. Onlara karşı eleştiri silahı kullanılmaz, onların siyahlarının eleştirisi yapılır. Eleştiri silahı bizim taraftakilere karşı kullanılacak bir silahtır. Güçleri değil; yanlışları, fikirleri ortadan kaldıran bir silahtır eleştiri. Bu nedenle “fıtratı gereği” eleştiri düşmana karşı kullanılamaz.
Bizler, yani sosyalistler, demokratlar görevimizi yapıyor muyuz? Esas soru budur?
Gerçekten doğru bir programı savunuyoruz muyuz? Gerçekten doğru bir stratejimiz var mı? Doğru, taktikler, örgüt ve mücadele biçimlerine sahip miyiz? Parola ve bayraklarımız doğru mudur? Zinciri sürükleyecek doğru bir ana halkayı yakalayabiliyor muyuz?

5 Kasım 2014 Çarşamba

Rojava’yı İşgal İçin Halep Bahanesi

Bu hükümet ve Erdoğan, bir punduna getirip Rojava’yı işgal etme hevesinden ve niyetinden vazgeçmiş değil.
Önceleri Kobani düşsün diye bekliyor, Kobani düşünce de, kamuoyunda oluşacak infial ve tepkiyi ve bunun oluşturacağı baskıyı kullanarak, IŞİD tehlikesini bahane ederek fiilen Rojava kantonlarını “Güvenli Bölge” adı altında işgal etmeyi; böylece Koalisyon’un desteğini almayı planlıyordu.
Kobani’nin direnişi ve sokaklara çıkan yığınlar bu oyunu bozdu.
Bunun üzerine ikinci savunma hattına çekildi.
Ve sonunda Barzani’nin aracılığıyla silah yardımına göz yummak zorunda kaldı.
Artık Kobani’de savaşanlar yeni gelen silahlarla IŞİD karşısında üstünlük kurarken ve muhtemelen bir süre sonra IŞİD Kobani’den çekilecekken Kobani’nin düşmesi artık zayıf ve uzak bir ihtimal.

4 Kasım 2014 Salı

Kürtler, Ortadoğu’nun Geleceği, Tarih ve Marksizm

Gelecek geçmişte yazılır. Geleceğin nasıl şekilleneceği geçmişin nasıl yazıldığına bağlıdır.
Bütün “mitolojik” denen söylenceler birer tarih anlatımından başka bir şey değildir ve bir toplumsal dönüşüm sonucu yerleşmişlerdir. Mitolojiye firen her kahraman, aslında yeni bir tarih yazan ve yeni bir düzenin kuruluşuna öncülük eden bir devrimciden başka bir şey değildir.  İnsanlık henüz soyut düşünme geleneğinin olmadığı zamanlarda bu dönüşümleri somut imgelerle anlatmıştır.
Bütün din kitapları aslında birer tarih kitabıdır. Tevrat çok tanrılı dinler karşısında başka bir tarih yazar. Hıristiyanlık ya da İslam, aynı tarihi alır başka bir şekilde yorumlayarak anlatır. Kuran, Tevrat’ta anlatılan ve o zamanın Arabistan’ında bilinen tarihin, başka bir ışık altında okunması ve yorumlanmasından; dolayısıyla başka bir tarih yazımından başka bir şey değildir. İslam, Kuran’la geçmişi farklı anlatabildiği için geleceği farklı kurabilmiştir.

3 Kasım 2014 Pazartesi

Ciguli, Romanlar, TKP, Kobane, Kürtler ve Marksizm'in Krizi

Ciguli, Romanlar, TKP, Kobane, Kürtler ve Marksizm'in Krizi arasında ne gibi bir ilişki olabilir?
Ciguli bir Romandı. Kobane birden dünyanın gündemine gelmiş bir şehirdir, bu şehir artık Kürtlerin ve de Demokratik özlemlerin sembolü olmuştur. Ciguli’nin ölüm haberi “Kobani İçin Küresel Destek Günü” ve Peşmergelerin Kobani’ye girişiyle aynı gün gazetelerde yer aldı. Bu bir ilişki olarak görülebilir. Ama bu zorunlu ve derinden bir ilişki değildir, tümüyle bir rastlantısaldır. Bunların arasında zorunlu ve derinden bir ilişki var mıdır? Varsa nasıl bir ilişkidir? Bütün bunlar biyolojik ya da fiziksel değil toplumsal olgular olduğuna göre bunları bize ancak Tarih ve Toplum Bilimi (Marksizm) açıklayabilir? Ama Marksizmcin kendisi de bir toplumsal olay olduğundan, kendisinin teorik sorunlardaki krizi de toplumsal bir olay alarak yine Marksizm’in konusuna girer. Yani en azından hepsi toplumsal, sosyolojik (toplum bilimin alanına giren) olaylardır. Konumuz bunun ardındaki görünmez ve derin ilişkilerdir.

31 Ekim 2014 Cuma

29 Ekim 2014 - Bir Kırılma Noktasında Geleceğe İlişkin Projeksiyonlar

Aslında askeri olmaktan ziyade politik ve sembolik anlamı dolayısıyla önemli olan, Peşmergelerin Türkiye toprakları üzerinden, tezahürat nedeniyle,  “6 saatlik yolu 16 saatte alarak” Suruç’a gelişleri bir dönüm noktası veya “kırılma noktası”dır.
Dönüm veya kırılma noktalarında, var olan güçler ve hedefleri üzerine bir “durum değerlendirmesi” yapmak gerekir.
Bu dönüm noktasını mümkün kılan, her şeyden önce PKK’nın Ortadoğu’da bir güç olarak aniden öne fırlamasıydı. Elbette bu öne fırlama, uzun yıllar süren bir birikim ve mücadelenin ürünüydü.
Örneğin PKK’nın ideolojisinde ve pratiğinde tüm dillerden insanların eşitliği vurguları olmasaydı; PKK gerçekten dinler ve inançlar karşısında tarafsız olmasaydı, IŞİD’in Ezidilere, Türkmenlere ve diğer illerden dinlerden insanlara yönelik saldırıları karşısında böyle aktif ve uyanık bir çaba göstermesi, böylesine az güçlerle böylesine büyük başarılara imza atması beklenemezdi.

30 Ekim 2014 Perşembe

ABD’li Generalin Kobani Kehanetleri

Kobane Kuşatmasının başından beri yazdığımız birçok yazıda Kobane’nin düşebileceğine ilişkin ABD generalleri beyanlarının bir durum saptaması değil, birer tehdit olduğunu yazıyorduk.
Örneğin daha birkaç gün önce yazdığımız “Bir Resim İki Haber” başlıklı yazıda, şöyle diyorduk:
“Günlerdir, ABD generallerinin “Kobane düşebilir” beyanlarının bir durum saptaması değil bir tehdit olduğunu, isterse ABD’nin IŞİD’i oraya yaklaştırmayabileceğini ve tek başına YPG’nin bile böyle bir destekle ve silah yardımıyla IŞİD’i Kobane Kantonu’ndan bile çıkarabileceğini yazıyorduk.
Dünkü yazıya da şöyle başlamıştık
“Kobane’nin askeri olarak IŞİD’in eline geçmesi, yani “düşmesi” olasılığı artık neredeyse sıfırdır.”
Çünkü artık ABD ve müttefikleri Türkiye ve Barzani, Kobane’yi düşürmüşlerdi.
Tahminimizde yanılmamışız.

29 Ekim 2014 Çarşamba

Yanlış Soru: “Kobani” veya “Ayn El Arap” Kürt Şehri mi, Arap Şehri mi?

Önce bir anekdot.
Saraybosna’nın kuşatıldığı, eski Yugoslavya’nın parça parça olduğu yıllarda, Hamburg’a da epeyce bir eski Yugoslavyalı savaştan kaçarak mülteci olarak gelmişti. Bunlardan bazılarının çalıştığımız taksiye müşteri olarak bindikleri olurdu.
Bir gün yine genç birisi bindi, kırık Almancasından, tipinden ve aksanından eski Yugoslavya’dan geldiği anlaşılıyordu. Zaten gitmek istediği yer de, limandaki gemiden yapılmış mülteci yurtlarıydı ve orayı dolduranların ezici çoğunluğu eski Yugoslavya’daki savaştan kaçanlardı.
Genç müşteriye, nereli olduğunu sordum. Saraybosna dedi.
Peki, nesin diye sordum?
Hırvat mı (Batı Roma ile uygarlığa geçmiş, Katolik Güney Slavı mı?), Sırp mı (Doğu Roma, yani Bizans ile uygarlığa geçmiş, Ortodoks Güney Slavı mı?), Boşnak mı? (Ne doğu ne Batı Roma’nın uygarlaştıramadığı (Bogomil) Osmanlı ile uygarlığa geçmiş Müslüman (Bektaşi) Güney Slavı mı?)
Genç “Saraybosnalıyım” dedi.

Barzani’nin Yorumcuları Barzani’nin Kobani’yi Nasıl Düşürdüğünü Anlatıyor

Geçen hafta, hem bir uyarı olarak hem de olan bitenin özünü vermek için “Kobani Düştü” başlıklı bir yazı yazmıştık.
Birçokları, özellikle Barzani'ye yakın olanlar, bizi “Kürtlerin arasına nifak sokmak”la itham ettiler.
PKK’ya yakın olanlar ise sanki hiç böyle bir şey yokmuş da biz kendi hayal hanemizden yazıyormuşuz anlamına gelen yorumlar yaptılar.
En hafif eleştiriler, “durumu abartmak” veya “amacını aşmak” biçimindeydi.
Aslında her şey ortadaydı. Çok basit hem de Kobani'dekiler Silah ve ilaç istiyorlar; sözüm ona Kobane’ye Yardım etmek isteyenler de olmaz ille de silahlı güç (Peşmerge veya ÖSO) diyorlardı.
Bu arada İŞİD saldırılara devam ediyor. Asker yollamak isteyenler silah yollamaktan imtina ediyor. Nedense onun ikmal yollarında ABD’nin uçakları fazla etkili olamıyor ve IŞİD her gün biraz daha güçlü olarak Kobani’nin son nefes borusuna yükleniyordu. Kobane de mecburen yavaş yavaş dilini değiştiriyor; asker yollanmasının mücadeleyi güçlendireceğini söylemeye başlıyordu.

27 Ekim 2014 Pazartesi

Bedir Gazvesi’nden Kobani Kuşatması’na - Küçük Ama Büyük Savaşlar

Bugün dünyada ve Türkiye’de en önemli olay Kobani’dir.
Neden?
Örneğin Brezilya’da Seçimleri İşçi Partisi adayının kazanması; Almanya’da Irkçı holiganların salafistleri bahane ederek alanları doldurması veya Validebağ’da İstanbul’un son soluk borularından birini daha tıkamak ve yeni rant alanları yaratmak için AKP iktidarına karşı İstanbulluların, tıpkı Gezi öncesinde olduğu gibi sabaha kadar soğuk ve yağmur altında beklemesi gibi daha saymakla bitmeyecek, yüzlerce gelişme, olay ve direniş sıralanabilir.
Kobani’deki savaş bunların hepsinden daha önemlidir.
Keza Irak’ta IŞİD’e karşı kimi şehirlerin Kürtler veya Hükümet güçlerince ele geçirildiğini duyuyoruz. Veya tarsinden IŞİD’in bazı yerleri ele geçirdiğini okuyoruz. Oralarda savaşan güçler çok daha büyük niceliklere tekabül edebilirler. Daha büyük şehirler kazanılmış ve kaybedilmiş olabilir.
Ama onların hiç birisi, dünya tarihsel önemi bakımından Kobani ile kıyaslanamaz.
Çünkü Kobani’deki savaş nitelik olarak bütün bu mücadele ve savaşlardan farklıdır.
Hatta Kobani’deki savaş bu farkın korunup korunamayacağını belirleme savaşıdır.
Askeri bakımdan Kobani küçücük, bir birkaç kilometre eninde ve boyunda bir kasabadır. Orayı savunanların sayısı taş çatlasa birkaç bini de geçmiyordur. Zenginlikleri, coğrafi ve stratejik bir önemi de yoktur.