27 Mart 2015 Cuma

Erdoğan Ergenekon İttifakı ve HDP’nin Yapması Gereken Hamle

Erdoğan, başkanlığa geçip tek adam olabilmek ve Ortadoğu’da düştüğü tecrit durumundan çıkabilmek için:
·         Türkiye’de toplumu germek; bunun için de Kürt-Türk çatışmasını kışkırtmak; bunun için de HDP’ye karşı provokasyonlar yapmak zorundadır;
·         Ortadoğu’da da tecritten kurtulmak için (Lojistik desteği ilen eder etmez, Obama tarafından arandı) Suudi Arabistan’ın Sünni cephesinde, doğrudan veya lojistik destekle yer alarak; Şii-Sünni çatışmasında Sünnilerin safında yer tutarak, Türkiye’yi “mezhep savaşlarının” bir alanına dönüştürmek zorundadır.
Bu iki plan birbirinden hem bağımsızdır; hem de içsel bir bağ içindedir.

26 Mart 2015 Perşembe

Birleşik Haziran Hareketi'nin içinden eleştirilerimize yönelik bir cevap

Birleşik Haziran Hareketi’nin içinden eleştirilerimize yönelik, "Devrimci Hareket" imzalı bir cevap gelmiş bulunuyor. Bu cevapta dile gelen görüşleri elbette eleştireceğiz ve ne kadar yanlış olduğunu göstereceğiz.
Ama biz abdestimizden eminiz ve fikirlerimizin gücüne güveniyoruz. O nedenle eleştirilerimize yapılmış bu eleştiriyi önce virgülüne dokunmadan olduğu gibi aktarıyoruz. (Hazirancıların daha böyle bir şey yaptığını görmedik.)
Engels'in dediği gibi: "Önce sen vur mösyö Burjuvazi"
Demir Küçükaydın
26 Mart 2015 Perşembe

25 Mart 2015 Çarşamba

HDP’ye Oy Ver - Barajı Yık - Diktatörü Durdur - Barışı Sürdür Girişimleri Ağı

Tarih bir tek oyun bile tüm Türkiye hatta Orta Doğu’nun kaderini belirleyeceği bir bıçak sırtına getirmiş bulunuyor.
Bu çok özel bir durumdur. Durumun özelliğin görmemek, görmezden gelmek ve kavramamak bile son derece olumsuz sonuçlara neden olabilir.
Bu duruma yol açan da bizzat Kürtlerin meclise girmesini engellemek için koyulan barajın kendisidir.
Bu baraj kendini koyan ve sürdürenlerin, kaderini eline almıştır. Barajı koyan ve sürdürenler başına topladığı cinleri dağıtamayan büyücüye dönebilirler. Anti demokratik baraj silahı şimdi onu koyan ve sürdürenleri vurabilir. Bizzat demokrasi ve barış mücadelesinin bir aracı olabilir.
Neden ve nasıl?

24 Mart 2015 Salı

Suphi Nejat’ın (Paramaz Kızılbaş) Anne ve Babasının Açıklaması

Bugün Nejat Ağırnaslı’nın (Paramaz Kızılbaş) anne ve babasının yaptığı bir açıklamayı aktarıyoruz. Mektupta sözü edilen ve eleştirilen anlayış ve davranışlar, bizi de rahatsız ettiği için, bu açıklamanın duyulması ve yayılmasına küçük de olsa bir katkımız olsun.
*
Suphi Nejat Ağırnaslı ( Paramaz Kızılbaş) Üzerine Zorunlu Açıklama!
Nejat'ın sevgili yoldaşları, dostları ve arkadaşları
Nejat bilindiği üzere 2014 yılının Ekim ayının 5'inde Kobane'de YPG saflarında DEAŞ çetelerine karşı savaşırken Miştenur tepesinde vurularak düşmüştü. Nejat'ın ölüm haberi" MLKP şavaşçısı" olarak kamuoyuna duyurulduğunda onun düşünsel ve teorik serüvenini en yakından bilen biz anne ve babası ve başka yoldaşları "MLKP şavaşçısı" açıklamasına itiraz etmiş ve daha cenaze töreni yapılmadan önce iki kez görüşmüş bu tutumlarından vazgeçmelerini istemiştik. Nejat'ın MLKP'li olmadığını, fikirlerinin ve Türkiye soluna yaptığı eleştirilerin muhataplarından birinin de adı geçen parti olduğunu söylemiştik. Ancak herkesin bildiği gibi Nejat'ın cenaze töreni, ölüm haberinin kamuoyunda yankısı sürerken, MLKP 'nin gösterisine dönüştürülerek, Nejat'ın temsil ettiği enternasyonal dayanışmanın daha geniş çevrelere ulaşması bir bakıma "içerilerek" engellenmiştir. 

23 Mart 2015 Pazartesi

Newroz İzlenimleri; Seçimler ve Müftüoğlu’nun Dile Detirdiği Eğilimler

Her yıl Newroz’a gidip Kürt Özgürlük Hareketi’nin son durumu hakkında nicel ve nitel birtakım doğrudan izlenimler edinmeye çalışırım.
Bunlar elbet tamamen öznel gözlem ve değerlendirmelerdir. Bu niteliğini unutmamak gerekir.
Ama yorum ve tepkileri almak ve başkalarının gözlemleriyle karşılaştırmak için bir kapı açmak, bir olanak yaratmak ve daha genel ve daha doğru bir fikir sahibi olmak için yine de izlenimleri yazmak ve paylaşmak gerekiyor kanımca.
*
Newrozlara son yıllarda hep İstanbul’da Kazlıçeşme’de katılıp izleme olanağım oldu.
Kazlıçeşme alanı 170.000 metrekare imiş. Bu alan tamamen dolduğunda, metrekareye bir kişi üzerinden hesaplansa gelen gideni eklenip; tuvalet, satıcı, sahne gibi alanlar düşülse vs. azami 200.000 kişilik bin Newroz olacağı düşünülebilir. Geçen yıl, bu hesapla 200.000 kişilik bir Newroz olduğunu tahmin etmiştik.

22 Mart 2015 Pazar

Birleşik Haziran Hareketi ve Newroz

Aşağıda tam 15 yıl önce Türk Sosyalistlerine ve özellikle ÖDP’ye ilişkin yazılmış birkaç yazı yer alıyor. O yazılarda 15 yıl önceki Newroz ve 1 Mayıs vesileleriyle, Türk sosyalistleri ama özellikle de bugün BHH’nın esas gövdesini oluşturanlardan ÖDP ve çizgisi Newroz ve 1 Mayıs bağlamlarında eleştiriliyor.
Birleşik Haziran Hareketi’nin iki ana damarından biri olan ÖDP’nin, bunca yılda en küçük bir ilerleme bile kat etmediği; Kürt özgürlük hareketine karşı en ince yöntemlerle mücadeleye devam ettiği yazılar okununca apaçık görülüyor.
BHH  ve Bileşenlerinin bugün ne yaptığı ve nasıl bir politika izlediğini görmek ve bunu eleştirmek için ayrı bir yazı yazmaya bile gerek yok.
Bu yazıları okuyarak biraz hafıza tazelemekte yarar var.
Bu vesileyle hala BHH saflarında yer alan; diğer yandan da kişi olarak HDP’ye oy vereceğini söyleyenlere bir çift söz.
Bu çizginizi Birleşik Haziran Hareketininin açık ve net bir çağrısına dönüştürmek için bastırınız. O açık bir tavır almadığı takdirde protesto ediniz ve ondan ayrılınız. Aksi takdirde o politikanın gerçek niteliğinin görünmesini engelleyen basit araçlar olmaktan öteye gidemezsiniz.

20 Mart 2015 Cuma

Öcalan’ın Yarınki Mesajı Üzerine Öngörüler

Yarın, 21 Mart 2015 Cumartesi günü, Diyarbakır’da, Newroz’da Öcalan’ın mesajı okunacak.
Öcalan’ın mesajları çok önemlidir.
Çünkü bunlar sadece Ortadoğu’nun en canlı ve dinamik hareket ve örgütünün liderinin örgütüne ve hareketine yönelik mesajları değildir; aynı zamanda hem genel olarak Türkiye’deki halklara; hem de Ortadoğu’daki halklara; hem de hükümet ve devletlere yönelik mesajlarıdır.
Bunlar bürokratik ve usulden mesajlar değildir; verili durumda taktik bir hamle oldukları kadar ve esas olarak gelecekteki hedefler ve stratejilerin genel bir kanavasını çizerler.
Öcalan’ın okunacak mesajı hakkında hiç bir şey bilmiyoruz
Ancak kanımızca şimdiye kadarki gözlemlerden bazı çıkarsamalar yapmak yine de mümkündür.
Böylece neyi ne kadar tanıdığımızın bir sağlamasını da yapabiliriz.

19 Mart 2015 Perşembe

Tanıl Bora’nın İsmet Demir Üzerine Yazısı ve Düşündürdükleri

Birkaç gün önce, İsmet Demir’in ölüm yıldönümüydü. Aslında anmaları pek sevmem ve özel bir durum yoksa da gitmemeye çalışırım. Anmak gerekiyorsa bunu kendi meşrebimce yapmaya; anmayı bir teorik veya politik çalışmanın bir vesilesi olarak değerlendirmeye çalışırım. Ama anmanın kendisini bir politik eylem olarak gören anmalardan uzak durmaya çalışırım, her zaman bunu başaramasam da.
Yine öyle, İsmet Demir’in ölümünü vesile bilerek İsmet Demir üzerine bir yazı yazıp, yazı içinde, epeydir üzerine düşündüğüm bir konuda yazmayı; işçi sınıfının en alt kesimlerinin mücadelelerinin görünmez ve bilinmeyen sürekliliğe de dikkati çekmeyi düşünüyordum.
Bu bağlamda, neredeyse yarım yüzyıl boyunca, 1960’lara kadar TKP’nin tabanını oluşturan Çingene veya Roman işçiler ve yine bu bağlamda Hikmet Kıvılcımlı; sonra 1950-60’ların Şantiyecileri (ki çoğu Alevi ve Kürt’tü) ve bu bağlamda İsmet Demir ve nihayet bugünün Geri Dönüşüm İşçileri ve bu bağlamda da Mendillioğlu’na doğru; belki kendilerinin bile bilmediği ve farkına varmadığı görünmez bir çizginin; bir “ruh yakınlığı”nın varlığına dikkati çekmek istiyordum.

18 Mart 2015 Çarşamba

Erdoğan Doğru Söylüyor: “Kürt Sorunu” Yok! Ama Türk Sorunu Var

Yukarıdaki başlığa bakarak kelimelerle oynadığımız sanılmasın. Gerçekten de sorun “Kürt Sorunu” değildir. Sorunun böyle tanımlanması ne demokratiktir ne de bilimseldir. Sorunun bilimsel olarak doğru tanımlanması, onu Türk Sorunu olarak tanımlamaktan ve buna uygun somut bir programdan geçer.
Sorunların nasıl tanımlandıkları ve adlandırıldıkları ile nedenleri ve çözümleri arasında her zaman derin ve zorunlu bir ilişki vardır.
Örneğin sorunu “Doğu”, “Güneydoğu” veya “terör” olarak tanımlama veya adlandırma sadece basit bir adlandırma sorunu değil, aynı zamanda nedenlere ilişkin bir tanımlama ve sonunun çözümüne ilişkin bir program anlamına gelir. Örnekteki adlandırmaların temel yanılgısı, politik bir sorunu ekonomik, idari, hukuki veya asayiş sorunu olarak kategorize etmesindedir. Ama politik bir sorunu politika dışı bir sorunmuş gibi tanımlamanın ve adlandırmanın kendisi bizzat bir politik tavra, çizgiye ve programa karşılık düşer.

17 Mart 2015 Salı

Marksizm’e Karşı Marks; İslam’a Karşı Kuran

Ordular savaşı ile sınıf savaşının çok temel iki farkı vardır.
Birincisi, ordular savaşında başlangıçta iki ordu da eşit konumdadırlar, biri yenik olarak savaşa başlamaz; yenen ve yenilen savaşın sonunda ortaya çıkar. Sınıf savaşında ise, ezilenler, alt sınıflar daha baştan yeniktirler.
Bu nedenle sınıflar savaşında hep baştan yenik olanların binlerce yıllık tecrübesinden süzülmüş mücadele biçimleri kullanır ezilenler: altta güreşmek ve karşı tarafın gücünü kendisine karşı kullanmak.
Uzak Asya “sporları” diye bilinenler aslında büyük ölçüde bir sınıf mücadelesinin partileri, tarikatlarıdırlar. Bunların kökeninde de karşı tarafın gücünü ona karşı bir silaha dönüştürmek; üzerine yığılan karın ağırlığı altında bükülmek ama kırılmamak vardır. Aynı özellikleri böylesine fiziksel biçimlerde değil ama daha ince biçimlerde bütün sınıflı toplumların ezilenlere yol göstermiş partilerinde (tarikatlarında) görmek mümkündür.