Bu yazı serisinin ilk başlığı “Bir Devrimin Arifesinde” idi. Ama biraz düşününce “arife” (önce) sözcüğünün durumun
özgüllüğünü tam vurgulayamayacağı gördüm. Çünkü “arife” öncesi’dir. Yakın
ama hala öncesi. Halbuki bu devrimin öncesi aşıldı. Ama öte yandan tam içinde
de değiliz. Bu durumda en uygun kavram olarak “eşiği”nden başkası aklıma gelmedi. Yani ne öncesinde ne içindeyiz,
tam eşiğinde, içine giriş veya geçiş sürecinde.
Bu nüans yaklaşan devrimi anlayabilmek açısından önemli.
Çünkü üretici güçler (teknik) düzeyindeki devrimlerin gerçekleşmesi ve günlük
hayatı, toplumsal ilişkileri değiştirmesi genellikle on yıllar alır. Toplumun
sancılı veya sancısız bir biçimde bu yeni üretici güçler düzeyine ilişkin
üstyapısının yerleşmesi ve bunun için güçlerin mücadelesi daha da uzun sürer.
Örneğin neolitik Devrim’in yayılması binlerce yıl almıştır.
Hint-Avrupa dil ailesinin Hindistan’dan Atlas Okyanusu kıyılarına ve Kuzey
Denizi kıyılarına yayılışı aslında aşağı yukarı neolitik devrimin yayılışında
başka bir şey değildir. Bu yayılış binlerce yıl sürmüştür.