“Toplumda, "Legal" (resmî - kanunî) ve "alenî"
(açık, seçik) olduğu Anayasalara yazılmış Devletin, hemen bütün gerçek vurucu
güçleri "GİZLİ" çalışır ve işlerler. "Esrâar'ı Devlet"
denildi mi, bütün akan sular "Yeraltına" geçer. Hepsinin
"adları" açıktır : Gizli Polis, Gizli Emniyet, gizli casus, gizli
Dernek, Gizli kulüp, kapılarında "içeriye yasaktır!" yazılı daireler,
yapılar, alanlar, açıklanamaz "Buluşmalar", Toplantılar, Oturumlar,
"Örtülü ödenekler", maskeli formüller, iki yüzlü "Haberler"
bütün ilişkilere egemendir. Bütün o gizli kapaklı dünyanın topuna birden,
üzerine "Devlet Sırları" adıyla anılan "Meşruiyet" perdesi
indirilir.” (Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Halk
Savaşının Planları, 1970)
4 Nisan 2017 Salı
1 Nisan 2017 Cumartesi
İki Yıl Önce Bugün İçin de Yazılmış bir Yazı
Zaman zaman aynı tarihte çok önceki yıllarda yazılmış
yazılara bakarım. Bu, unutulmuş olayları hatırlamayı; olaylara daha geniş bir
açıdan bakmayı; öngörüler ve değerlendirmelerin isabetli olap olmadığı
bakımından özdenetimi de sağlıyor.
Bugün de daha önceki yıllarda bu gün ne konularda yazmışım
diye baktım.
İki yıl önce, tam da bu günlerde, 7 Haziran saçimleri
arifesinde “HDP’ye Oy Ver, Barajı Yık, Diktatörü
Durdur, Barışı Sürdür Girişimi” kurulmuş.
O zaman bu girişimde neden yar aldığıma dair bir yazı yazmışım.
Yazıyı okuyunca “HDP’ye
Oy Ver” yerine “Referandum’da #HAYIR
Ver” sözcükleri geçirildiği takdirde, söylenenlerin aynen bu gün de geçerli
olduğunu gördüm.
30 Mart 2017 Perşembe
İdlib ve Zarrab - Ergenekon da Erdoğan da Sıkıştı
Fazla bir yoruma gerek yok. Sadece aşağıda sözü edilen
yazılara bakmak bile yeter.
Bir süre önce, Türk devletinin, Erdoğan’ın yeni Osmanlıcı Suriye
hükümetini yıkma stratejisinden, Suriye hükümetini destekleme stratejisine
geçeceğini yazmıştık.
Bu strateji değişikliğinin nedeni yine aynı amaçtı: Kürt
anasını görmesin.
Bu değişikliğin mantıki sonucunun Idlib’i rejim güçlerine
vermek zorunda olduğunu, bunun da selefi ve cihatçıların ya tümden imhası ya da
Türkiye’ye alınmasıyla son bulacağını, her iki halde de selefi Cihatçıların Türkiye
için ciddi problem olacağını yazmıştık.
Bugün T-24’te yayınlanan Metin Gürcan’ın “İdlib
ve Türkiye'deki aşırıcı Selefi ağların evrimi” başlıklı yazı, aslında
farkına bile varmadan bu strateji değişikliğinin sonuçlarından nasıl
sakınılacağını ve bu durumda karşılaşılacak zorlukları tartışıyor.
29 Mart 2017 Çarşamba
Erdoğan İtiraf Etti: İbre #HAYIR’dan Yana
Erdoğan dün Samsun’da “toplu
açılış türeni görünümlü mitingte” (Diken)
şu sözleri ediyor:
“Gençler, 16 Nisan’da ibreyi ‘evet’ten yana döndürmeye var mıyız?”
Daha sonra sözünün nereye gittiğini fark edince “Sandıkları
‘Evet’le patlatmaya hazır mıyız?” diyerek düzeltmiş.
Bizim için burada önemli olan, bilinçsiz biçimde, kontrolsüz
biçimde söylenen sözdür.
Unutmalar, güdük fiiller, dil sürçmeleri, rastlantısal ya da
nedensiz değil; nedenleri olan olgulardır.
Erdoğan’ın bu ifadesi, kafasında, ibrenin #HAYIR’dan yana
olduğu bilgisinin veya kabulünün bulunduğunu; dikkat etmeden konuştuğunda,
kafasındaki bu kabulü farkına varmadan ele verdiğini göstermektedir.
26 Mart 2017 Pazar
Komplo “Teorileri”, Teori ve Demokrasi Mücadelesi Üzerine
Kimsenin teoriye, Marksizm’e, doğru bir politik çizgi için
teorinin önemine ilgi duymadığı bir dönemde yaşıyoruz. Kendini Marksist olarak
tanımlayanlar bile artık teoriye en küçük bir ilgi duymuyorlar.
Teori diye komplo “teorileri”nden başka bir şeyin
konuşulduğu yok. Devrimci dalganın çekildiği, kitle hareketinin gerilediği
dönemler böyledir. İnsanlarda genellikle bir aptallaşma eğilimi baş gösterir. Engels’in
“enayiler Sosyalizmi” dediği ırkçılık
ve antisemitizm; “enayiler teorisyenliği”
denebilecek komplo “teorileri” ortalığı kaplar.
Bunun görmek için Türkiye’de bir kitapçıya girip raflarda
sergilenen kitaplara bakmak yeter. Neredeyse kitapların yüzde doksanı komplo
teorileridir. Gazetelerdeki yazılar veya internette yazılara yapılan yorumlara
ise hiç değinmeye bile gerek yok. Korkunç bir aptallaşma, genelleme yeteneğinin
yitirilişi egemen dünyaya, ama en korkunç ölçüde de Türkiye’ye. Bir parça
Kürdistan ve Kürtler, orada yükselen mücadeleye bağlı olarak, bu çürüme
eğiliminden biraz kendini kurtarmış bulunuyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)