Savaşta “Düşmanın istediği koşullarda savaşı kabul etmeme ve onu kendi koşullarında savaşa zorla diye bir kural vardır. Erdoğan ve ortakları kendi açılarından tam da bunu yapıyorlar.
24 Şubat 2025 Pazartesi
Erdoğan Silahların Susmasını İstemiyor. Ne Yapmalı?
18 Şubat 2025 Salı
“Süreç” Olmayan Süreçler, Kısır Döngüler ve Öcalan’a Destek
Pek bilinmez ama, “Süreç” kavramı günlük dile ve hele Türkiye’de politikanın diline Marksistlerden geçmiştir. Marksistlerden PKK’nın ve Kürt politik hareketinin terminolojisine, oradan da “Kürt Sorunu” ile ilgili güncel politikanın diline.
Ama farklı bir anlamda. Bugünkü yaygın kullanım, sonunda bir çözüm veya çözüm arayışı bulunan veya bir çözüm olması için kat edilmesi gereken müzakereler serisi, görüşme ve pazarlıklar serisi anlamını kazanmış bulunuyor.
Bilimsel anlamıyla “Süreç”in, karşılığı olan gidiş, oluş anlamında “Proses”den, bir işlemler serisi anlamında “Prosedür”e doğru bir anlam kayması sürecinden söz edilebilir.
Tabii sadece anlam değil, bağlam kayması da yaşadı. Bilimsel ve nesnel bir kavram olmaktan çıkıp, ideolojik veya politik bir bağlamda kullanılır oldu. Hatta neredeyse sadece Kürt sorunu ve çözümü bağlamında kullanılır oldu.
11 Şubat 2025 Salı
Öcalan’ın Kaçırılışı ve “15 Şubat Komplosu” Üzerine 25 Yıl Önce Yazılmış Yazılar
(Derlemeyi İndirmek İçin Kitap Kapağının Resmini Tıklayınız)
Çeyrek Yüzyıl Sonra Bir HatırlamaBugünlerde, Öcalan’ın, kaçırılışının 25. Yılına gelen günde, yani 15 Şubat tarihinde, silahlı Mücadelenin Son Bulduğuna dair bir çağrı yapacağı söyleniyor.
O tarihte ve böyle bir çağrı olur mu?
Bilmiyoruz.
Nihayetinde bu gibi ayrıntılar veya semboller bile ince ayarlarla belirlenir.
Anca Çeyrek yüzyıl önce 1998’in son aylarından, yani Öcalan’ın Türk Devleti’nin tehditle-ri üzerine Suriye’den çıkmak zorunda kalışından beri neredeyse günü gününe yazılar yaz-mış ve gidişin analizlerini yapmıştık.
Bugün hala bu yazdıklarımızı yayınlamaya değer buluyoruz. O zaman bu gelişmeler üzerine yazanların çoğunun ise, o zaman yazdıklarının pek hatırlanmasını istemeyeceğini düşünüyoruz.
O dönemde yazdıklarımızı daha önce derlemiştik. Şimdi bu durumda ve bu günleri ve Öcalan’ın nasıl davranacağını daha doğru olarak öngörebilmek için bu yazılar bir yöntem verebilir. Bu nedenle tekrar yayınlıyoruz.
11 Şubat 2025 Salı
Demir Küçükaydın
demiraltona@gmail.com
https://demirden-kapilar.blogspot.com/
Sunuş
15 Şubat 1999’da Öcalan Kenya’da Amerikalılar tarafından Türk İstihbarat görevlilerine teslim edildi. Bundan birkaç ay önce de Suriye’yi terk etmek zorunda kalmış ve sonu esa-retle bitecek Odysseus başlamıştı.
8 Şubat 2025 Cumartesi
Sunum: Milletler ve Milliyetçilik - 9 Şubat Pazar Günü, Saat: 14.00 Yer: Yeşil Ev, Provinz Str. 103, 13409 Berlin
Milletler ve Milliyetçilik
(Uluslar ve Ulusçuluk)
Sunum: Demir Küçükaydın
*
9 Şubat Pazar Günü, Saat: 14.00
Yer: Yeşil Ev, Provinz Str. 103, 13409 Berlin
(U-Bahn Osloerstr.’den 150 veya 255 No’lu otobüsle dört durak)
(Kitap kapaklarına Tıklıyarak Kitapları İndirebilirsiniz)
*
1848 Devrimlerinin arifesinde yazdıkları "Komünist Manifesto"da
Marks-Engels, "Avrupa'da bir heyula dolaşıyor, Komünizm heyulası" diye diye başlıyordu. Ama aynı günlerde bir başka heyula da ortaya çıktı: Uluslar ve Ulusçuluk Heyulası.
Bugün "Komünizm Heyulası" ortalıkta görünmüyor, adeta unutuldu, ondan korkan yok. Ama Uluslar ve Ulusçuluk Heyulası tüm dünyayı ele geçirdi. Bugün yeryüzünde bir ulustan olmayan bir tek insan, bir ulusa ait olmayan bir karış toprak yoktur. Tüm devletler bir ulusal devlettir.
16 Ocak 2025 Perşembe
Kendine Karşı Satranç Oynamak - Özgür Politika’ya Yazılar (29 Kasım 1999 – 25 Şubat 2000)
(Kitabı indirmek için resmi veya burayı Tıklayınız)
Özgür Politika'dan gazeteye yazı yazmam için teklif geldiğinde bu alanda deneysiz olmanın getirdiği zorluklar bir yana, nasıl bir içerik ve biçimde yazılar yazmam gerektiği sorusuyla karşılaştım.
Bu ilk yazıda, karşılaştığım sorunları ve bunlar için bulduğum çözümü kısa-ca ele alayım.
Kişi olarak, nasıl tanımlanırsa tanımlansın ister hukuki olarak, ister dile ve-ya başka bir kritere göre, milliyetin de din gibi bütün siyasi anlamından dış-lanarak, kişinin bir inanç ve tercih sorunu olarak kabulünden yanayımdır.
Nasıl üç kişi bir araya gelip bir dernek kurar gibi bir din ya da tarikat kura-bilir veya isteyen dinsiz olabilirse ve bunların politik olarak, kırk üç numara ayakkabı giymekten veya bamya yemeği sevmekten daha fazla bir anlamı olmazsa, aynı şekilde üç kişinin bir araya gelip ulus kurabilmesinden veya isteyenin ulussuz olabilmesinden ve bunların hiçbir politik anlamı olmama-sından yanayım.