Yukarıdaki başlığa bakarak kelimelerle oynadığımız
sanılmasın. Gerçekten de sorun “Kürt Sorunu” değildir. Sorunun böyle
tanımlanması ne demokratiktir ne de bilimseldir. Sorunun bilimsel olarak doğru
tanımlanması, onu Türk Sorunu olarak
tanımlamaktan ve buna uygun somut bir programdan geçer.
Sorunların nasıl tanımlandıkları ve adlandırıldıkları ile
nedenleri ve çözümleri arasında her zaman derin ve zorunlu bir ilişki vardır.
Örneğin sorunu “Doğu”, “Güneydoğu” veya “terör” olarak
tanımlama veya adlandırma sadece basit bir adlandırma sorunu değil, aynı
zamanda nedenlere ilişkin bir tanımlama ve sonunun çözümüne ilişkin bir program
anlamına gelir. Örnekteki adlandırmaların temel yanılgısı, politik bir sorunu ekonomik, idari, hukuki veya asayiş sorunu
olarak kategorize etmesindedir. Ama politik bir sorunu politika dışı bir
sorunmuş gibi tanımlamanın ve adlandırmanın kendisi bizzat bir politik tavra,
çizgiye ve programa karşılık düşer.