20 Mart 2025 Perşembe

Yanlış Sorular ve Yanlış Tartışmalar

“Soruyu doğru sormak çözümün yarısıdır” derler. Türkiye’deki muhalefet daha soruyu doğru soramıyor. Sorular yanlış olunca, cevaplar da otomatikman yanlış oluyor. Bir düşünürün dediği gibi yanlış bir hayat doğru yaşanmaz.” Yanlış sorulara da doğru cevaplar verilemez.

Yanlış sorular neler? 

Örneğin bu bir darbe midir? Bu tutuklama hukuki mi siyasi mi? Erdoğan CHP’yi Anayasa değişikliğine zorlamak için mi yaptırdı? Bu İmamoğlu sorunu mu yoksa Seçimlerin de sonu mu? Burada durur mu, yoksa yeni dalgalar mı geliyor? Vs., vs..

Bunları uzatmak mümkün.

Bunların hepsi yanlış sorulardır. Her sorunun cevabının şu ya da bu olması yapılması gerekeni değiştirmez. Çünkü somut olarak ne yapmak gerektiğine bir somut öneriye yolu kaparlar.

Maalesef tüm kamuoyu böyle yazılar yazan, yorumlar yapan gazetecilerin ve politikacıların bu yaygın bakış açısını içselleştirmiş bulunuyor.

19 Mart 2025 Çarşamba

İmamoğlu değil Adalet ve Hukuk, CHP'liler Değil Tüm Yurttaşlar, CHP BinalarınınÖnü Değil En Büyük Meydanlar, Bir günlük değil Sürekli

 CHP herkesi CHP binaları önünde toplanmaya çağırıyor. Bu parti halkın bir direniş göstermesinden korkuyor. Direniş tohumlarını daha yeşermeden yok etmeye çalışıyor. Aslında Erdoğan CHP sayesinde ayakta duruyor. 

Halbuki, öğrenciler yıllar sonra ilk kez protesto için sokağa çıkmışken yapılması gereken direnişi yaymak ve tüm yurttaşları direnişe katmak olmalıdır. 

Bunun için hedef, yer ve biçim doğru belirlenmelidir.

İmamoğlu değil, Adalet ve Hukuk

Çünkü sorun sadece İmamoğlu da değildir, esas sorun Adalet ve Hukuk olmamasıdır. İmamoğlu bu yokluğun sonuçlarından sadece biri ve en sonuncusudur.

13 Mart 2025 Perşembe

“İşte geldik gidiyoruz, şen olasın Halep şehri” Liseli Fehmi’nin (Fehmi Erbaş) Ardından

Birbiri peşi sıra ya da topluca öldürülen arkadaşlarımız nedeniyle ölümle çok erken yaşlarda tanıştık ve birlikte yaşamayı öğrendik. Yaşıtımız olan o arkadaşlarımız anılarımızda ve hayallerimizde hep genç kaldılar. Anna Seghers’in romanının adı gibi: “Ölüler Genç Kalır”.

Ama “Liseli Fehmi”, Fehmi Erbaş, ölmeden genç kalabilenlerdendi.

Yetmiş yaşını çoktan aştığında bile hep “Liseli Fehmi” olarak kalmıştı.

Ama sadece lakabıyla değil, gerçekten, son zamanlarında kanser onu pençesine alıncaya kadar, ruhça da hep genç kaldı. 

Bu genç kalış her şeyden önce devrime ve sosyalizme adanmış bir hayat sayesindeydi.

“Eski Tüfekler”in çoğunda da bedenlerinin tükenişinden önce, ruhça bu genç kalış görülebilirdi. En son aramızdan ayrılan Sevim Belli, bizlerin “Sevim Abla”sı da böyleydi.

24 Şubat 2025 Pazartesi

Erdoğan Silahların Susmasını İstemiyor. Ne Yapmalı?

PKK’nın Silahlı mücadeleye son verme ve mücadeleyi hukuki ve politik zeminlerde sürdürmeye geçişe hazır olması, Öcalan’ın çağrısının destekleneceğine yönelik son açıklamalar (PKK’nın Bildirisi, Cemal Bayık’ın Mektubu aldıklarına dair ifadeleri, dün Duran Kalkan’ın dedikleri ve en son Remzi Kartal’ın televizyon söyleşisindeki ifadeleri) silahlı mücadeleye son verilmesini istemeyenleri ve sürmesinden çıkarlı kesimleri harekete geçirmiş bulunuyor. En başta da Erdoğan ve onun devlet içindeki destekçilerini. Çünkü bunlar silahlı mücadelenin bitmesi ile ayaklarının altındaki toprağın kaymaya başlayacağını görüyorlar.

Savaşta “Düşmanın istediği koşullarda savaşı kabul etmeme ve onu kendi koşullarında savaşa zorla diye bir kural vardır. Erdoğan ve ortakları kendi açılarından tam da bunu yapıyorlar.

18 Şubat 2025 Salı

“Süreç” Olmayan Süreçler, Kısır Döngüler ve Öcalan’a Destek

Pek bilinmez ama, “Süreç” kavramı günlük dile ve hele Türkiye’de politikanın diline Marksistlerden geçmiştir. Marksistlerden PKK’nın ve Kürt politik hareketinin terminolojisine, oradan da “Kürt Sorunu” ile ilgili güncel politikanın diline.

Ama farklı bir anlamda. Bugünkü yaygın kullanım, sonunda bir çözüm veya çözüm arayışı bulunan veya bir çözüm olması için kat edilmesi gereken müzakereler serisi, görüşme ve pazarlıklar serisi anlamını kazanmış bulunuyor.

Bilimsel anlamıyla “Süreç”in, karşılığı olan gidiş, oluş anlamında “Proses”den, bir işlemler serisi anlamında “Prosedür”e doğru bir anlam kayması sürecinden söz edilebilir.

Tabii sadece anlam değil, bağlam kayması da yaşadı. Bilimsel ve nesnel bir kavram olmaktan çıkıp, ideolojik veya politik bir bağlamda kullanılır oldu. Hatta neredeyse sadece Kürt sorunu ve çözümü bağlamında kullanılır oldu.