26 Ekim 2014 Pazar

Politik Azınlıklar ve Matematik Azınlıklar

Ulus sorununda ve kavramında “azınlık” kavramının iki farklı kullanımının ve anlamının ayrılmaması her zaman büyük kafa karışıklığına ve demokrasi mücadelesinin zayıflamasına yol açar: Azınlığın politik ve matematik anlamlarının farkı.
Bu fark sadece iki farklı alana has bir fark değildir; aynı zamanda farklı ulus kavrayışlarına da karşılık düşer. Aynı zamanda bu mücadelenin de bir aracıdır.
Politik bir azınlığı yok etmenin yolu politik çoğunluğu yok etmekten geçer.
Ama matematik bir azınlık yok edilemez, adı üstünde sayısal bir azınlıktır. Bunun yolu azınlığı bir takim niceliklerle (kotalar, hasılanın bir bölümünü aktarmalar vs.) eşitlemekten geçer.
Örneğin bir ulus, bir dille (Örneğin Türk, Kürt ve Arap ulusları) bir dinle (İran veya İsrail) bir kültürle (Avrupa) vs. tanımlanmışsa, o tanımlanan dilden, dinden, kültürden olmayanlar politik olarak “azınlık” olurlar. Tanımlanan dil, din veya kültürün nüfusun çoğunluğunu oluşturması bile şart değildir. Ama genellikle, hatta kural olarak, resmi olarak tanımlanmış dil, din veya kültür vs. aynı zamanda çoğunluğun veya nüfus içindeki en büyük grubun dili, dini, kültürü ile özdeştir.

25 Ekim 2014 Cumartesi

Kobani ve Ortadoğu’da Yol ve Yordam Bulmak İçin Bir Manifesto

Aşağıdaki Program/Manifesto, 2004 yılında, yani bundan on yıl önce, “Açılım” adlı bir dergi projesine çıkış bildirisi taslağı olarak yazılmıştı.
Bu Program/Manifesto’yu Marks-Engels’in yazdığı Komünist Manifesto’ya öykünerek; onlar bugün Ortadoğu’da yaşasalar, arada geçen zamandaki olgular hakkındaki bilgi birikimine ve kavramlar alanındaki teorik katkılara da dayansalar, nasıl bir şey yazarladı diye düşünerek yazılmıştı.
Edebi bakımdan da Marks-Engels’inkine benzeyen bir uslup kullanılmaya çalışılmıştı..
O dergi girişimi başarısızlığı uğradıktan sonra, Ortadoğu İçin Demokrasi Manifestosu başlığıyla birkaç kez internette yayınlandı.
Orta Doğu’daki son gelişmeler ve Kobane Kuşatması bu programın ne kadar doğru ve hayati olduğunu bir kez daha kanıtlamış bulunuyor.
Kobane için kalpleri ve yürekleriyle Kobane’nin yanında saf tutanların yollarını şaşırmamaları için bu programın hayati önemi vardır.
Ayrıca yazılarımız ancak bu programın ışığında daha iyi anlaşılabilir.
Bu program on yıldır yok sayılmaya devam edilmektedir.

24 Ekim 2014 Cuma

Bir Resim İki Haber

Aslında görmek isteyen göz için her şey açık.
Kobane’de savaşanlar defalardır, bizim savaşçıya değil silaha, ilaca ihtiyacımız var diyor.
Ama nedense silah ve ilaç vermeyenler savaşçı yollamakta ısrar ediyorlar ve Kobane’nin sözlerini duymuyorlar.
Bugün 300 Peşmergenin geçeceği yolun belirlendiği haberlerinin mürekkebi kurumadan ÖSO’nun 1300 (Bazılarına göre 1500) savaşçısının da hemen geleceği haberleri çıkmaya başladı.
Açıktır ki bunlar IŞİD’e karşı savaşmak için değil, YPG’yi kımıldatmamak, onu kontrol altında tutmak için geliyorlar.
Günlerdir yazıyoruz. ABD’nin IŞİD’i bombalamaması, IŞİD’in tekrar saldırıya geçmesi ve dün Kobane’nin merkezini bombalaması ve aynı zamanda YPG’nin eline geçmiş bulunan Til Şer tepesini ele geçirmesi, Kobane’nin boğazına tutulmuş IŞİD bıçağının, Kobane’nin boğazına şöyle bir sürtülerek, tehdidin tekrar ifadesi, “Sen bilirsin” demektir.

23 Ekim 2014 Perşembe

Kobane Düştü

Kobane’nin askeri olarak IŞİD’in eline geçmesi, yani “düşmesi” olasılığı artık neredeyse sıfırdır. Düşse de artık düşen Kobane olmayacaktır.
Çünkü Kobane Dohuk’ta düştü. Dohuk’ta düşen sadece Kobane de değildir. Tüm Rojava düştü.
Dün Duhok’tan kötü kokular geliyor diye yazmıştık. Bugün onların gerçek olduğu ortaya çıktı.
*
Kobane’yi Kobane, Rojava’yı Rojava yapan “Toplumsal Sözleşme”si idi. Demokratik bir ulusu ve ulusçuluğu savunması idi.
Girişindeki ilk paragraf şöyle diyordu:
(…) Bizler demokratik özerk bölgelerin halkları; Kürtler, Araplar, Süryaniler (Asuri, Keldani ve Arami), Türkmenler ve Çeçenler olarak bu sözleşmeyi kabul ediyoruz. Demokratik Özerk Bölge Yönetimleri; ulus-devleti, askeri ve dini devlet anlayışını, aynı zamanda merkezi yönetimi ve iktidarı kabul etmez. (…)

22 Ekim 2014 Çarşamba

Kobane’ye Dayatılan Diyet ve Amaçlar

Kobane’de gökten inen silahlara ve tıbbi yardıma; savaşçıların birazcık olsun soluk almasına; Türk devletinin ve hükümetinin politikasının iflas etmesine sevinemeden, Duhok’tan kötü kokular gelmeye başladı.
Duhok’ta, silahların ve bombardımanın diyeti isteniyor Kobane’den ve Rojava’dan.
Nasıl?
ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü John Kirby: “Kobani’de durum hala belirsiz ve değişken. Kentin hala düşebileceğine inanıyoruz” diyor.
Bu bir durum saptaması gibi ifade edilen sözlerin anlamı şudur: Kobane ve Rojava taleplerimize hayır derse, bombardıman durur, silah gelmez. O zaman da IŞİD Kobane’de katliam yapar. Bu sözler diplomatik dille bir tehdittir.