24 Ekim 2014 Cuma

Bir Resim İki Haber

Aslında görmek isteyen göz için her şey açık.
Kobane’de savaşanlar defalardır, bizim savaşçıya değil silaha, ilaca ihtiyacımız var diyor.
Ama nedense silah ve ilaç vermeyenler savaşçı yollamakta ısrar ediyorlar ve Kobane’nin sözlerini duymuyorlar.
Bugün 300 Peşmergenin geçeceği yolun belirlendiği haberlerinin mürekkebi kurumadan ÖSO’nun 1300 (Bazılarına göre 1500) savaşçısının da hemen geleceği haberleri çıkmaya başladı.
Açıktır ki bunlar IŞİD’e karşı savaşmak için değil, YPG’yi kımıldatmamak, onu kontrol altında tutmak için geliyorlar.
Günlerdir yazıyoruz. ABD’nin IŞİD’i bombalamaması, IŞİD’in tekrar saldırıya geçmesi ve dün Kobane’nin merkezini bombalaması ve aynı zamanda YPG’nin eline geçmiş bulunan Til Şer tepesini ele geçirmesi, Kobane’nin boğazına tutulmuş IŞİD bıçağının, Kobane’nin boğazına şöyle bir sürtülerek, tehdidin tekrar ifadesi, “Sen bilirsin” demektir.

Sonunda Dohuk’ta dört bir yandan kuşatılmış Salih Müslim, daha önce reddettiği bütün koşulları kabul etmek zorunda kaldı.
Ama o da yetmedi, bir de bu anlaşmanın silah yardımıyla ilişkisi yok dedirttirildi.
Elbet biz bunu boğazımızda bıçak öyle kabul ettik diyecek hali yoktu.
“Salih Müslim, BBC Türkçe'nin "Dohuk anlaşması ve ENKS - PYD birliğinin böyle bir zamanda sağlanmasında, Kobani'ye Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından yardım yapılmasının bir etkisi oldu mu, bu bir pazarlık unsuru muydu?" sorusunu ise "Hayır hiç bir ilgisi yok. Bu tamamen ayrı bir konudur. Kürtler arası birleşme sağlanmıştır" diye yanıtladı.
Eğer öyle ise, Kobane’nin boğazına bıçak dayanmışken Duhok’ta ne arıyorsun, o işler başka zaman da yapılır acelesi yoktu derler insana.
Ama bunu demek doğru olmaz: Salih Müslim suçlanamaz. Çaresizdi.
*
Günlerdir, ABD generallerinin “Kobane düşebilir” beyanlarının bir durum saptaması değil bir tehdit olduğunu, isterse ABD’nin IŞİD’i oraya yaklaştırmayabileceğini ve tek başına YPG’nin bile böyle bir destekle ve silah yardımıyla IŞİD’i Kobane Kantonu’ndan bile çıkarabileceğini yazıyorduk.
Dünkü yazıya da şöyle başlamıştık
Kobane’nin askeri olarak IŞİD’in eline geçmesi, yani “düşmesi” olasılığı artık neredeyse sıfırdır.”
Çünkü artık ABD ve müttefikleri Türkiye ve Barzani, Kobane’yi düşürmüşlerdi.
Tahminimizde yanılmamışız.
Amerika resimlerin diliyle Kobane artık düşmeyecek garantisini verdi.
Kobane’nin düşmeyeceği bugün kocaman bir resimle dünyaya ilan edildi.
IŞİD’in ele geçirdiği Til Şer tepesi öyle bir bombalandı ki, tepe neredeyse haritadan silindi ve bu bombanın patladığı anın resmi bütün dünyaya servis edildi.
ABD böylece mesajını vermiş bulunuyor. Kobane artık düşmeyecek. Yarın bir ABD’li General Kobane’nin düşme tehlikesi yok diye bir beyanat verebilir. Ama zaten beyanata ihtiyaç da yok.
300 Peşmerge (Barzani’nin dengesi) 1300 ÖSO savaşçısı (Türkiye’nin dengesi) zaten birkaç bin olan Kobane kahramanlarını kımıldayamaz durumda rehin tutmaya yeter.
Kobane Kahramanları istedikleri kadar bizim insana değil, silaha ve bombardımana ihtiyacımız var desin. Dediklerini kimse duymaz. Duymayacaktır.
Bombardımanın resmine iyi bakın.
Bu resim ve bu şiddetli bomba, haritadan tepenin neredeyse silinmesi, IŞİD’e bir mesajdır. Burayı sana yedirmeyeceğim mesajıdır. Cengiz Çandar’ın ABD’nin Erbil’de verdiğini söylediği, siyasi Mesaj’ın bir benzeridir.
IŞİD ve başındaki eski Baas’çı subaylar, bu mesajların verdiği dili iyi bilirler.
Bu arada IŞİD’in Kobane kuşatmasına son verip geri çekildiğini de duyarsak şaşırmayalım.
*
Biz ileriye bakalım.
Şimdi kartlar yeniden karılmış bulunuyor.
1300 kişilik güçle YPG’yi baskılayacak Türkiye’nin dengesi Özgür Suriye Ordusu’nun IŞİD’çilerden pek farkı olmayan gruplardan oluştuğunu geçen hafta Fehim Taştekin ayrıntılı olarak anlatmıştı. Üstüne üstlük bunlar hepsi yarı savaş ağası yiyiciler.
Barzani’nin dengesi peşmergeler, inançsız profesyonel askerlerdir.
Özgürlük hareketi altta, halkın içinde adım adım, ilmik ilmik örgütlenebilir. Elinden alınanı tekrar kazanmayı deneyebilir.
ABD Irak’ı işgal ettiğinde, Apo Türk devletinin elinde esir iken de böyle durumlar olmuştu, bu durumlardan bu günlere gelindi.
Tabanda örgütlü olmak, üretimi elinde bulundurmak gibidir. Her zaman kritik noktada belirleyicidir.
Bütün bu elverişsiz koşullara rağmen, halkın içinde örgütlenmek, bütün bu planları uzun vadede bozabilir.
Evet, canımızı kurtarmak için, üstümüzde ne var ne yok verdik.
Ama amacımız kendi başına canımızı kurtarmak değil; ilk fırsatta bu haydutların canına okumak için ellerinden kurtulmaktı.
23 Ekim 2014 Perşembe


Hiç yorum yok: