“Allah’tan başka
tanrı yoktur!”
Her kabilenin (komünün) kendisinden geldiğine inandığı “put”unun
(toteminin) olduğu bir toplum yapısı, Sasani ve Bizans imparatorluklarının
çürümesi nedeniyle tıkanmış Orta Yol’dan
(İran üzeri) Güney Yolu’na (Hint
Okyanusu) kaymış dünya ticaret yolları üzerindeki, Cidde limanının antreposu
Mekke ve Medine şehirlerinde her yerde olduğundan daha fazla var olan iktisadi
ilişkilerle çelişki içindeydi. Bir yanda o zamanın ölçüleriyle dünya ticareti,
diğer yanda kendi kabilesinden ötesini görmeyen, her birinin ayrı hukuku olan,
her kabilenin birbirine düşman ve kan davalı olduğu bir toplumsal yapı.
Allah’tan başka tanrı olmadığını söylemek, bu toplumun,
artık onun yaşama ve gelişmesi önünde katlanılmaz bir engel haline gelen
kandaşlığa, yani totemlere, putlara dayanan üstyapısını parçalamak, onun yerine
tüm insanların aynı tanrının yarattığını, dolayısıyla eşit ve kardeş olduğunu söylemek, hepsini aynı hukuka bağlamak anlamına geliyordu.